Tahmin ettiğim gibi Claire her zaman tam saatinde evimin önüne gelmişti. Aslında babasıyla birlikte gelmişti. Arabaya binip ufak selamlaşmanın ardından sessizliğe gömüldük. Sessizlikten faydalanıp kulaklıklarımı takıp klasik müziklerle kendimi biraz rahatlattım.
Kamp yerine geldiğimizde Claire kampın ne zaman biteceği hakkında babasına bilgi veriyordu. Çünkü kampta saçma bir kural vardı 'teknolojik aletler kullanılmayacak' Claire babasıyla konuşurken etrafa göz attım uzun ağaçlar,susuzluktan kurumuş çalılar,ve hayvana ait olduğunu tahmin ettiğim kemikler vardı. Çok mu aramışlardı burayı? Diye düşünmeden edemedim.
-Sonunda gitti. Claire ' in kolumu dürtmesiyle ürktüm.
-Burayı bulmak için baya zaman harcamış olmalılar.Sence de biraz tuhaf bir yer değil mi? Diye bir soru yöneltti Claire 'e
-Çocuklar burayı tuhaf bir yer olduğu için seçmişler zaten. Çok eski bir hikâyesi varmış diye duydum.
-Claire 'in söyledikleri daha çok ürkmeme sebep olurken yaz ayında bile bu ormanın bu kadar soğuk olması ilgimi çekmişti. Peki buranın hikayesi ne?diye sordum.
-Çok önceden birkaç arkadaş grubu şu anda bizim yaptığımız gibi bu ormana kamp yapmak için gelmişler gecenin bi vakti hepsi ateşin etrafında korku hikayeleri anlatırken etraftan ses gelince herkes korkmuş. Başta bunun korku hikâyelerini anlatan çocuğun başından çıktığını sanmışlar ama çocuğun da surat ifadesinden korktuklarını anladıklarında bunun bir oyun olmadığını anlamışlar. Birkaç kişi ormana bakmaya çıkmışlar geri döndüklerinde apar topar eşyalarını toplamaya başlamışlar. Herkes onlarla dalga geçerken,onlar kimseye aldırmadan eşyalarını toplayıp arkadaşlarını uyardıktan sonra ormandan uzaklaşmışlar. Bu olaydan bir süre sonra tuhaf davranan iki arkadaş geceleri uyuyamadıklarını ve kafalarının içinde garip konuşmalarının olduğunu söylüyorlarmış. Bu olayı kim anlatıyorsa anlattığı kişide de aynı şeyler görülüyormuş. Bu olayı ilk yaşayan iki arkadaştan biri kısa süre sonra nedeninin bilinmediği bir şekilde odasında ölü bulunmuş. Polisler nedenini bir türlü bulumamışlar. Otopsiden de hiçbir şekilde sonuca ulaşamamışlar. Polisin kafasını karıştıran asıl olay ise duvarlara kime ait olduğu bilinmeyen kanlı yazılar varmış. Duvarda 'rahatsız edilmeyi sevmem' yazıyormuş. Olay da çözülemeyince konu kapatılmış ve kimse bu konu hakkında konuşmamış.
Claire ' in hikâyesi üzerine bu yerden bir kez daha tırstım ve bir soru daha yönelttim:
-Kimse bu konu hakkında konuşmuyorsa bu bilgilere nerden ulaşmışlar peki?
-Günlük. İki kişi arasından biri insanlara değil bir günlüğe yazmış. Ama günlük yazan kişi öldükten sonra günlük ortadan kaybolmuş. O günlüğün hâlâ bu ormanda bir yerlerde olduğuna dair söylentiler var.
-Başka soru sormadım. Sessizce kamp yerine ulaştığımızda Linda ' da oradaydı.
LİNDA ' DAN
-Sonunda gelebildiniz sizi beklemekten ağaç oldum burda.
-Geldik işte. Dedi Lisa bana sarılarak suratı bembeyazdı. Hasta olduğundan şüphelenip soru sordum.
-Lisa sen iyi misin?
-Ha? Ben mi evet iyiyim.
Üstüne gitmemeye karar verdikten sonra kalacağımız çadırı gösterdim. Onlar eşyalarını yerleştirirken onlara Jake'le konuştuğumu söyleyecektim. Onlar eşyalarını yerleştirdikten sonra onlarla sakin bir yere geçip anlatmaya başladım.
-Kızlar sakin olmanız kaydıyla size bir şey anlatacağım.
-Bir şeyin falan yok değil mi? Dedi Claire. Surat ifadesinden de anladığım kadarıyla endişelenmişe benziyordu. Daha fazla uzatmadan lafa girdim.
-Ben Jake'le konuştum ve ona onu sevdiğimi söyledim.
Kızlar önce şaşırıp sonra heyecanla çığlık atarak boynuma atladılar.
Nasıl? Ne zaman? Nerde? Nasıl tepki verdi? Kızların peş peşe gelen sorularının üzerine anlatmaya başladım.
-Bugün kampta onu yalnız görür görmez biraz yanıma gelmesini rica ettim o da geldi. Ben direk konuya gitince önce afalladı sonra 'sen kimsin?' Dedi. Tabii salak kafam önceden tanışmak gibi mantıklı bir konuşma yapamamıştı. Benim Linda diye tanıttım kendimi o da güldü. 'Ben de Jake zaten tanıyorsun' dedi ve tekrar gülümsedi. Sonra onu çağırdıklarında özür dileyerek gitti. Ama kızlar çok tatlıydı. Hele onun o derin mavi gözleri yakından baktığında daha etkileyiciydi. Onun kokusu etrafımı sararken kendimi sanki bambaşka bir yerdeymişim gibi hissettim. Kızlar galiba ben gerçekten aşığım.
Kızlar beni dinledikten sonra tekrar içtenlikle sarılıp tebrik ettiler. Kampa doğru ilerlediğimizde neredeyse herkesin burada olduğunu görebiliyordum.
LİSA'DAN
Kampa geldiğimizde Luke'un elindeki kağıda bir şeyler yazdığını gördüm. Yanına gidip ne yaptığını sorduğum da tahmin ettiğim gibi o kağıdın bir yoklama kağıdı olduğunu öğrendim. Bu kampta sonunda birinin mantıklı bir şeylerle uğraşması içimi rahatlatmıştı.
Kampın yakınlarındaki bir göle doğru gidip müzik dinlemeye başladım. Evet teknolojik aletler yasaktı ama müzik dinlemenin ve fotoğraf çekmenin bir zararı olmazdı. Burası gerçekten tuhaftı ama bu tuhaflıkta nedenini bilmediğim bir şekilde ilgimi çeken şeyler vardı. Ormanı biraz dolaşmak üzere ayaklandığım sırada Claire ve Linda yanıma geldiler. Linda:
-Hey nereye böyle?
-Ormanı biraz dolaşacağım.
-Ben de geliyorum
-Ben de. Claire ' de son sözü söyledikten sonra bir şey söylemeden ormanı dolaşmaya başladık. İleride dikkatimi bir şey çektiğinde biraz daha dikkatli baktığımda onun küçük bir çocuk olduğunu gördüm. Sanırım kaybolmuştu. Kızlara söyleyip çocuğun olduğu tarafa döndüğümde çocuk ortadan kaybolmuştu. Hep birlikte o tarafa giderken Claire konuştu.
-Lisa emin misin burası oldukça boş bir alan ağacı geçtim doğru düzgün çalılık bile yok.
Claire haklıydı burası oldukça boş bir alandı. Ama orada bir çocuk gördüğume emindim.
-Neyse hava kararmaya başladı. Yavaş yavaş kampa gitsek iyi olur. Linda ' nın sözü üzerine kamp yerine doğru yöneldik. Bir süre gitmeye devam ederken bu sefer konuşan Claire oldu.
-Kızlar sizce de size garip gelen bir şeyler yok mu? Biz bu yolu daha önce yürümüştük.
Biraz dikkatli bakınca fark ettim o çocuğu gördüğümüz yere geri gelmiştik. Ama imkânsız gibi bir şeydi çünkü biz o yolun aksi yönünde yürüyorduk. Kızlar telaşlanmaya başladığında etraftan bir çığlık sesi duyduk. Hızlı adımlarla nereye gittiğimizi bilmeden yürürken sabah gördüğüm çocuğu tekrar gördüm. Çocuk koşmaya başladığında kızlarla onun peşinden koşmaya başladık. Durduğumuz da karşımızda eski bir ev vardı. Salakça bir şey yaparak o eve girdik. İçerisi oldukça eskiydi. İşin garip yanı planı oldukça farklıydı. Odaları yoktu bir yatak ve bir masa vardı en garip olan ise masanın üstünde bulunan eski bir defterdi.
-Kızlar bu iyi bir fikir değil lütfen çıkalım burdan.
-Linda haklı Lisa buradan derhal çıkmalıyız.
Hiçbir şey söyleyemeden koşarak oradan çıktık. Olabildiğince uzağa koşmaya devam ettik. Sonra bizi aradıklarını sandığımız seslerin olduğu yöne koşmaya devam ettik. Yine yanılmamıştım. Bizimkileri gördüğümde rahatlamıştım. 'Linda nerde?' Jake'i sorusuyla etrafa baktım ama o burada değildi gerçekten yoktu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçiş
Mystery / ThrillerO ev, o ruh, o olay. Daha sayabileceğim birçok şey. Sadece, ama sadece bir görüntü hayatımı bu kadar değiştirebilir miydi? Yoksa bu hayatın bana olan ihaneti miydi? Sorular, çok fazla sorular vardı. Aklımın bir köşesi hep gördüklerine inanıyordu ya...