***
Adımlarımı hızlandırıp ormanın yanındaki evime girmiştim.
Nereden çıkmıştı şimdi o çocuk ,oysa daha yapıcaklarım vardı .
Herneyse , Adam şanslı demekki . En azından bir mezarı olucak
Hızlı adımlarımla evime girip üzerimdeki deri ceketi bir kenara fırlatmıştım. Kendimi koltuğa atıp elimi saçlarımın içine geçirmiştim . Geriye doğru tarayıp ayaklarımı oynatmaya başlamıştım .
Parmağımı dudaklarıma yaklaştırıp tırnağımı yemeye başlamıştım.
Evet . Bu ilkti genelde ben kurbanlarımı burda öldürür burda parçalara ayırır ve yakardım . Yine aynıydı, yine öldürmüştüm ama lanet oğlu gelmişti. Harbi o nasıl bulmuştu burayı ?
Arkamda hiçbir kanıt bırakmasamda yinede ormana yakındım alanı daraltarak bu bölgeyide arayıcaklardı büyük ihtimal
1 hafta önce temizliğimi bitirmiştim bu iyidi, sadece dolapta bir kaç insan eti parçaları vardı ama dolabada bakmazlar diye düşünüyorum .
Aklıma bir anda gelen şeyle ayağa kalkıp siyah deri ceketimin içindeki et parçasını almıştım. Arkama dönüp mutfağa doğru ilerleyip tezgaha bırakmıştım . Ardından bir bıçak alıp poşetten çıkarmıştım . Elime bir tencere alıp içene koymuş ve ocağı yakıp biraz haşlanmasına izin vermiştim.
Dolaba yönelip içinden bir büyük tabak çıkarmış ve et'e yakışacağını düşündüğüm sosları dökmüştüm. Elime bir kaşık alıp karıştırdığımda ocağın ateşinide kapatmıştım aynı zamanda
Eti tencerenin içinden çıkartıp doğrama tahtasına alıp uzun ince bir şekilde kesmiş ve hepsini karışık sosların içine dökmüştüm .
Hepsini karıştırıp bir saklama kabına koyup dinlenmeye bırakmış ve tekrar dolabı açıp içinden içecek şeyler çıkartıp bir bardağa doldurmuştum . İçeceğime birazda buz atıp arkama dönmüş ve mutfaktan çıkmıştım.
Salona doğru adımlayıp masanın üstündeki kitabımı aldım ve elimdeki soğuk içeceği masaya bırakıp kendimi koltuğa bırakmıştım . Koltuğa yayılıp ayağımı masaya uzattığımda kitabımı açıp okumaya başlamıştım.
▪︎▪︎▪︎
Yükselen kapı sesiyle gözlerimi aralamıştım. Kitap okurken uyuya kalmıştım heralde.
Elimdeki kitabı koltuğa bırakıp gözlerimi ovmuştum. Aklıma gelen şeyle gözlerimdeki ellerimi çekip ayağa kalkmıştım.
Birini beklemiyordumki ben ee ozaman kim gelmişti ?
Düşüncelerimi bir kenara bırakıp hızlı adımlarımla kapıya adımlamış ve kapıyı açmıştım. Açmamla merdivende oturmuş ağlıyan sarı saçlı bir genç olduğunu görmüştüm.
Kapıyı açmamla dolu olan gözleriyle bana dönmüştü . Ayağa kalkıp bir şeyler anlatmaya çalışırken gözlerim titreyen ellerine kaymıştı .
Eliyle geride ağaca yaslamış olduğu adamı gösterdiğinde afallamıştım. Onu nasıl buraya kadar getirmişti o ?
Bakışlarımı tekrar ona diktiğimde hala bir şeyler anlatmaya çalıştığını görmüştüm . Kendime gelip hızlıca ayakta durmakta zorlanan genç'in kolundan tutmuştum . Ama kolundan tutmamla bayılması bir olmuştu. İçimden bir siktir çekip mecburen kucağıma alıp içeriye girmiş ve onu koltuğa bırakmıştım.
Elimle yavaşça yanağını tokatlayıp uyanması gerektiğini söylüyordum ama uyanmıyordu . İç çekip ayağa kalmıştımki yanağında gördüğüm kızarıklıkla duraksadım . Yavaşça yanağına dokunduğum halde yanağı kızarmıştı , teni çok hassastı sanırım .
Gözlerimi bedeninde gezdirip iyi olup olmadığına bakmıştım. Ayağından gelen kanları gördüğümde koltuğa oturup pantolonunu yukarıya doğru sıyırmış ve kanın kaynağına bakmıştım. Cidden nasıl becermişti bunu ?
Yerimden kalkıp ilk yardım çantasını almış ve tekrar salona geçmiştim. Koltuğa oturup dizinin altındaki kanayan bölgeye yöneldim bir pamuk ve oksijenli suyla temizlemeye başladığımda yaranın derin olmadığını ama büyük olduğunu görmüştüm.
Yavaş yavaş tampon hareketlerle etrafını temizleyip yarayı iyice sarmıştım . Dizine kadar sıyırdığım pantolununu aşağıya doğru sargının üstünden geçirip ayak bileğine kadar çektiğimde bileğindeki morluğa takılmıştı gözüm . Buraya gelirken ayağı burkulmuş olmalıydı .
İlk Yardım çantasından bir krem çıkartıp ayak bileğine sürmeye başlamıştım. Baş parmağım ve orta parmağımla kremi sürmeye başladığımda ağzından küçük bir inleme çıkmıştı. Daha yavaş olarak morarmış olan bölgeye sürüp kremin kapağını kapatmış ve ilk yardım çantasının içine koymuştum.
Çantayı alıp yerine koymuş ve tekrar salona yönelmiştim. Salona girdiğimde elinle başını tutan genç'i farketmem çok sürmemişti.
Bakışları beni bulduğunda yerinde irkilmiş ve koltukta geriye gitmişti. Ben ise onu korkutmamak için yerimde durup konuşmaya başladım.
Yoongi-- iyimisin ?
Sakin bir şekilde konuştuğumda genç bakışlarını başka yöne doğrultarak düşünmeye başlamıştı. Hatırlamış olucakki hızlıca bakışlarını bana çevirip ayağa kalkmıştı. Aniden ayağa kalkmasıyla yüzünü buruşturmuştu ama o umursamadan hala yürümeye çalışmıştı.
Topallayarak dış kapıya doğru adımlayıp dışarı çıktığında bir çığlık sesi yükselmişti.
Gözlerimi sıkıca kapatıp geri açtığımda arkama dönüp hızlı adınlarımla dış kapıdan çıkmıştım. Çıkmamla sarı saçlının o böceğin baş ucunda hıçkırarak ağladığını görmüştüm.
Olduğum yerde göz devirip esnediğimde aynı zamandada arkamı dönmüştüm. Eve gidip derin bir uyku çekme hayali aklımda dört dönerken arkamdaki sarı saçlının seslenmesiyle düşüncelerimden sıyrılmıştım.
Jimin-- yardım et !
Jimin-- nolur yardım et ! K-kan kaybediyor
Ah, ciddimiydi yoksa benle dalgamı geçiyordu o sarı . Anın şokunda olmalı yoksa o adamın ölü olduğu morarmış ve buz gibi olan teninden belli olacağını düşünüyorum .
İçimden küfürler savurup arkamı döndüğümde hızlı adımlarımla yürüyüp salya sümük ağlıyan sarının yanına gitmiştim . İfadesiz bir şekilde nabzını kontrol edip gözlerimi ağlamaktan kızarmış olan gözlerine doğrultup konuşmaya başlamıştım.
Yoongi-- ölmüş .
***
Ara ara atarım böyle
