3 yıl önce:
-Hyung, mavi gömleğini bana versene." Jungkook'un dediği şeyle üstüme geçirdiğim mavi gömleğe baktım. Jungkook fark etmiş gibi hafifçe sırıttı. "Sana kırmızı daha çok yakışıyor ama hyung. Hem Namjoon Hyung daha çok beğeniyor öyle."
-Kapa çeneni Jungkook." Üstümdeki gömleği hızlıca çıkartıp Jungkook'a attım. Dolaptan çıkarttığım kırmızı gömleğimi ve ceketimi üstüme geçirirken Jungkook kahkahalara boğulmuştu.
-Seni öldürmemem için tek bir sebep söyle." Dediğim şeyle Jungkook üstüne giydiği gömleği hızlıca düzeltip aynada saçlarına da baktıktan sonra kapıya yöneldi. "Çünkü beni çok seviyorsun, geç kalma bak Namjoon Hyung seni çok özler."
-Jungkook!" Bağırıp arkamdaki yastığı ona doğru fırlatırken kapıyı çoktan kapatıp gitmişti.
Sinirlerimi bozmakta üstüne yoktu ve bir de bundan zevk alıyordu. Ben ona yapacağımı bilirdim.
Üstüme giydiğim kıyafetlere son bir kez baktıktan sonra saçlarıma da son halini verdim. Masamın üstündeki gözlüğümü de alıp dışarı çıktım.
Bugün Jungkook'un doğum günüydü. Namjoon da bunun için bir mekan kiralamıştı. Kutlama işini tamamen kendisinin halledeceğini söyleyip bir de sürprizi olduğunu eklemişti.
Jungkook'a göre bu sürpriz kesinlikle benimle ilgiliydi. Namjoon'la aramızda bir şeyler var gibiydi ve onun buna bir isim koymak isteyebileceğini söylemişti Jungkook.
Haklı yanları vardı. Elbette aramızda bir şeyler vardı. Daha doğrusu Namjoon için bu daha netti ama ben onun kadar emin değildim.
Güven sorunlarım vardı. Namjoon'la küçüklükten beri arkadaştık elbet, sonradan bu arkadaşlık biraz patron-çalışan olayına dönmüştü ama yine de işin bir boyut ilerisinde neler olabileceğini kestiremezdim. Şu ana kadar hep tehlikeli anlar yaşamıştık, işin romantik olan kısmı benim için yeni bir deneyim olacaktı ve buna hazır mıyım emin değildim.
Bulunduğumuz apartmandan çıkarken kapıda bekleyen arabaya doğru yöneldim. Camları siyahtı, içeride kim vardı göremiyordum. Araba kapısını açtığımda içeride Jungkook ve Namjoon'dan başka birini görmeyi beklemiyordum.
-Çok geç kaldık Hyung hadi." Jungkook'un dediğiyle araba kapısını kapatırken Namjoon arabayı çalıştırdı. "Gidiyoruz."
Arabada ilk birkaç dakika sessizlik devam ederken sessizliği bozan kişi hiç tanımadığım siyah saçlı çocuk olmuştu.
-Merhaba, sizinle tanışmamıştık. Ben Taehyung." Dikiz aynasından arkadaki heyecanlı çocuğu gözlemlerken başımı salladım. "Hoseok."
-Jungkook çok bahsetti de sizden." Eliyle ensesindeki saçlarını düzeltti. "Merak ediyordum ben de bayağı. Böyle arabada biraz garip oldu ama."
-Boş ver Tae, böyle daha samimi bence." Jungkook'un elinin Taehyung'un koluna dokunduğunu gördüm. "Hem Hoseok Hyung'um biraz fazla soğuktur. Pek sıcak bir karşılama bekleme."
-Ne alaka?" Namjoon sonunda konuşmuştu, dikiz aynasından Jungkook'a baktı. "Hoseok gayet de sıcakkanlı birisi."
Jungkook Namjoon'un bu dediğine kahkaha atarken onu umursamamayı seçtim. Namjoon'a dönüp çok hafifçe gülümsedim.
Namjoon, bu gördüğü gülümsemeye karşılık dişlerini gösterir bir şekilde gülerken hemen önüne döndü. Biraz yanakları kızarmıştı, bu haline güldüm, kimse görmesin diye cama doğru dönmüştüm.
Yarım saatlik bir yolculuğun ardından Namjoon bir mekanın önünde arabayı park etti. Arabadan indiğimizde geldiğimiz yeri inceledim.
Dışı yeşil ve kırmızıyla boyanmış duvarlarla kaplı olan mekanın giriş kapısında sarı ışıklarla süslenmiş bir yol bulunuyordu. Jungkook ve Taehyung önden girişe yönelirken ben Namjoon'u bekledim. Onu beklediğimi fark etmesin diye yavaş yavaş yürüyordum ama bu yaptığım gözünden kaçmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouvaille
FanfictionHayatı boyunca Kim Namjoon tarafından yönlendirilen Jung Hoseok; en çok aradığı kişinin o olduğunu bilmeden aşık olmuştu.