Bir odanın içerisinde, karşılıklı Kim Seokjin ve Namjoon'la oturmak çok garip hissettiriyordu. Yaklaşık on dakikadır sessizlik içerisinde Kim Seokjin'in delici bakışlarına maruz kalırken ellerimi göğsümde birleştirdim. İkisinden biri konuşana dek susacaktım.
Neyse ki sessizlik daha fazla devam etmedi ve Namjoon konuştu.
-Evet, toplanma amacımızı öğrenebilir miyiz?" Bana bakmıyordu, direkt Seokjin'le göz teması içerisindeydi. Gözlerimi kıstım.
-Aa evet o konu..." Hafifçe öne doğru eğildi. "Aslında Hoseok'la görüşmem daha doğru olurdu." Namjoon kaşlarını çatarken yerimden hafifçe doğruldum. Biraz ilgimi çekmeyi başarmıştı. "Nedenmiş o?"
-Seninle konuşacağımız kadar konuştuk çünkü Namjoon, bıktım yüzünü görmekten artık." Namjoon'u boş verip bana döndü. "Anlaşmadan haberin var diye düşünüyorum."
Gözlerimi tamamen Seokjin'e dikmiştim. Diyeceklerini duymak için bekledim. Cevap vermemi bekliyordu, ona bu fırsatı vermeyecektim. Kendini çok önemli biri gibi görmesini istemiyordum.
Seokjin anlamış gibi güldü. "Pekala, haberin var." Biraz daha öne eğildi, aramızdaki mesafeyi kapattı. "Anlaşmayı istersen değiştirebilirim."
Gözlerim açılırken Namjoon'un yerinde kıpırdanması dikkatimi çekmişti. Elimi çenemin altına koydum. "Nasıl değiştirebilirsin?"
Sorduğum soruyu cevapladı. "Araziyi alacağım demiştim." Arkasına yaslandı. "Vazgeçtim. Sadece seni istiyorum. Benimle çalış."
Namjoon direkt atıldı. "Bunu kabul etmediğimi biliyorsun." Seokjin onu hiç umursamıyordu. "Jungkook'la beraber gelip yanımda olursun, benim için çalışırsın."
Dediği şeyle odada bir kahkaha sesi duyuldu, kahkahayı atan kişi elbette bendim. Seokjin'in kaşları çatılırken Namjoon halinden memnun gözüküyordu.
Onu bırakmayacağım zannediyordu. Yanılıyordu.
-Kabul etmiyorum." Ayağa kalkarken ikisine de baktım son kez. "Birbirinizi yiyebilirsiniz çünkü artık ikinizden birine de bağlı değilim."
Kapıdan çıkarken bir kavganın çıkacağını biliyordum, umrumda değildi. İstediklerini yapabilirlerdi. Onların şahsi çıkar uğruna yaptıkları hiçbir şeyde yoktum, kimsenin malı değildim ve kimse beni hiçbir şey için zorlayamazdı.
...
Jungkook'un odasına yavaşça göz atıp kendi odama geçmiştim. Bugünün yorgunluğunu üstümden atmam gerekiyordu. Odama girip direkt kendimi yatağa attım.
Birkaç saatin ardından kapımın açılma sesini duydum. Tepki vermeden bekledim.
-Gittin sanmıştım." Namjoon'un sesini duymamla sırtımı kapıya döndüm. Onunla hiç uğraşmak istemiyordum ama gideceğini de zannetmiyordum.
-İkinizden birine bağlı değilim artık derken neyi kastettin?" Cevap vermedim. Elimi yastığımın altına koyup uyumaya devam etmeye çalıştım.
Ne yazık ki rahat vermeyecekti.
Yatağın ucunun çöktüğünü fark ettim, oturmuştu. Yorganımı çekti üstümden, tekrar uzanmak istediğim an kolumdan tutup kaldırdı beni. İtiraf etmeliyim ki böyle bir hamle beklemiyordum.
-Yapma şöyle." Gözlerimi devirdim. "Git bana olan aşkını başka bir yerde yaşa Namjoon."
Güldü, gülümsemesinden nefret ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouvaille
FanfictionHayatı boyunca Kim Namjoon tarafından yönlendirilen Jung Hoseok; en çok aradığı kişinin o olduğunu bilmeden aşık olmuştu.