HATIRLATMA
Bizi ayırmaya çalışan kişilerin bağırışları gür bir sesle kesilmişti.
"Ne oluyor burada!"
.
.
.
Gelen sesle oraya doğru döndüğümde gördüğüm kişiyle kalbim korkuyla atmaya başlamıştı. Bu adamın burada ne işi vardı?
Mustafa Kaya.
Hayatımı mahveden, ömrümün en kötü yıllarını geçirmemi sağlayan kişiydi.
Arkasından Hakan'ın da gelmesiyle herkes sıraya girmişti.
Korkak herifler.
Bakışları Emirhan ve benim üstümde gezinirken Mustafa'nın gözleri hala benim üstümdeydi.
Sonunda ağzını açmaya tenezzül eden Hakan'ın "Emirhan ve Mutlu hemen odama!"
"Bu kaçıncı! Ben size bu yetimhanede kavga istemiyorum demedim mi?"
"Müdürüm hepsi Mutlu'nun suçu ilk o bana saldırdı!" Emirhan'ın sözleriyle sinirli bakışları bu sefer bana döndüğünde elimde ki kalemle kağıda yazmaya başlamıştım.
"Bana iğrenç imtihanlarda bulunan ve olayı başlatan oydu"
Gösterdiğim yazıyı okuduğunda ellerini başının arasına alırken sakinleşen sesiyle "Emirhan sen odana gidiyorsun. Bir daha bir olaya karıştığını görmeyeceğim. Mutlu sen burada Mustafa'yla bekle. Ben birazdan geliyorum."
Hayır.
Paçasını kurtardığına sevinen Emirhan'ın hızlıca odadan çıkmasıyla Hakan'da masasının üstünden aldığı telefonla odadan ayrılmıştı.
Lanet olsun. Hayır istemiyorum.
"Hala hiç değişmemişsin. Eskisi kadar güzelsin."
Midem bulanıyordu. Yüzümde ki ifade nasıldı bilmiyorum ama kaşları çatılırken bana doğru yaklaşmıştı.
"hadi ama neden öyle bakıyorsun? Seninle çok güzel iki yıl geçirdik. Abim iki yıllığına eğitime gittiğinde seninle hep ben ilgilendim."
...
"Sessizlik demek. Doğru ya zaten istesen de konuşamazsın."
Elime aldığım kağıda hızlıca yazarken ondan olabildiğince uzaklaşmıştım.
"Neden geri geldin? Benden uzak dur. Yaptığın her şeyi polise anlatırım."
Yazdıklarımı okuyunca yüzünde alaylı bir ifade belirdi.
"Hım demek polise söylersin. Peki sana kim inanır? Yetimhane de senin için şahitlik yapabilecek bir kişi söyleyebilir misin bana? Ya da üzerinden altı yıl geçmiş olayı anlattığın zaman sana kim inanır. Ayrıca merak etme buraya tatil için geldim. Demek Şanlı'ların kayıp çocuğu çıktın. Onlara bir şey anlatmaya çalışırsan ne olacağını biliyorsun değil mi?"
Çok özür dilerim Melek...
Hepsi benim suçumdu.
Elimde ki kağıdı alıp sinir bozucu bir yavaşlıkla yırtıp çöpe attı.
Hiçbir şey yapamadım, hiçbir şey yapamazdım.
Kapı tekrar açıldığında içeri Hakan girdi. Hala ayakta olan bana bakıp "neden oturmadın?" diye sorduğunda benim yerime Mustafa konuştu.
"Bende dedim ama oturmak istemedi. Büyüdükçe daha da saygılı bir çocuğa dönüşmüş kardeşim."
Dediği her kelime daha da tiksinmemi sağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessizliğin Sesi
Teen FictionKonuşamıyordum. Bu bir kusur değildi. Bu bir sınavdı ve ben bu sınavı kazanmadan bitmeyecekti. Sessizliğimin sesi oldum. Gerçek dostlar edindim. Hayatım çok iyi olmasa da gülebiliyorum. On beş yaşında olacakları bilmeden.