Bölüm 8

603 50 4
                                    

"Neden konuşamıyorsun?"

"Dilin yok mu senin?"

"senin sesini cadılar mı çaldı?"

"deniz kızı gibi sihir mi yapıldı sana?"

Küçük Mutlu, ilk kez okula başlamıştı ve konuşamamasıyla ilgili bir çok soru duymuştu ama o cevap veremezdi ki...

"Gidin lan başımızdan." yaşına rağmen Mutlu'yu bir abi edasıyla koruyan Kerem'in bağırmasıyla küçük çocuklardan bazıları kaçarken bazıları hala sorular sormaya devam ediyordu.

"yani sen yarım çocuk musun?" sorulan soruyla Melek'in soruyu soran kızın saçlarına yapışması bir olmuştu. Altı yaşlarında olabilirlerdi ama hepsi birbirleri için her şeyi yapardı.

"Benim Mutlum yarım çocuk değil! O bizden daha farklı. Bu güzel bir farklılık seni pis cadı. Pamuk Prensesi zehirleyen cadıya benziyorsun!" Melek karşısında ki kızın saçlarının kopmasını umursamadan çekmeye devam etti.

Anaokuluna yeni başlayan Elif'se diğer kızı kendince dövüyordu.

Küçük Mutlu, Melek'in yanına gidip yavaşça onu yanına çektiğinde gözlerinin içine baktı. Bunun ne demek olduğunu dördü de biliyordu.

Kerem'in kucağında tepinen Elif'e şaşkınlıkla baktı.

"sende bu yaşta nasıl bir güç var?"

"vay tabiy güçlüyüm men"

O sırada sınıfa öğretmenleri girdi. Ağlayarak yerde yatan kıza baktı.

"Neler oluyor burada?" ağlayan kızın "öğretmenim Melek bana vurdu." demesiyle kadının bakışları Meleğe dönmüştü.

"Neden arkadaşına vurdun Melek?"

"Öğretmenim sınıftakiler Mutlu'yu konuşamadığı için ikide bir değişik sorular soruyor. O kız Mutlu'ya yarım çocuk dedi." Melek'in sinirli sinirli dedikleriyle Kerem'in kucağında ki Elif hızlıca atlayıp öğretmenin yanına gitti.

"abimin kocaman biy kalbi vay öyetmenim."

"O yarım değil." Üç çocuğa baktı kadın.

Bu dört çocuğun hiç ayrılmamalarını istedi. Elif'e bakıp gülümsedi.

"Evet abinin kocaman bir kalbi var. Biz şimdi abi ve ablalarla konuşacağız sende sınıfına git tamam mı?"

"tamam." paytak paytak sınıftan çıkan kızın gidişiyle bakışları yerde yatan kıza gitti. Onu yavaşça kucağına altı ve sırasına oturttu. Bir yerinde yara var mı diye baktıktan sonra sorun olmadığını anlamasıyla herkesin yerlerine geçmesini sağladı. Tahtanın önüne geçti ve sorusunu sordu.

"Kimler Mutlu'yla konuştu?" sorusuyla birlikte bütün sınıfın parmağının kalkmasıyla derin bir nefes aldı.

"Çocuklar bazılarımız bizden farklı doğarlar. Bu yarım olduğu anlamına gelmez. Onlar özeldir. Siz konuşamadan annenize acıktığınızı söyleyebilir misiniz?"

hayır sesleri yükseldi.

"Mutlu ise özel bir çocuk. Konuşmadan anlatabiliyor derdini. Alfabeyi öğrendiğinde daha da rahat anlatacak. Sonra özel çocukların dilini öğrenecek."

"Yani Mutlu sihirli kitaplardan mı geldi?" küçük çocuklardan çıkan soruyla hoca gülümsedi.

"Mutlu bizim dünyamızın özel çocuğu." dedikleriyle bütün küçük çocuklar önce özür diledi sonraysa Mutlu'ya hayran oldu.

Keşke her çocuk çocukluğundaki gibi masum kalabilseydi ama zamanla birlikte insanlar acımasızlaşıyordu.

.

Sessizliğin SesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin