BÖLÜM 2:DÜŞMANLARIMIN UĞRUNA

28 4 2
                                    


               Olabileceğiniz şeyi olmak için asla geç değildir~George Eliot

Bir bir arabaları sollayarak hızla Adliyeye doğru ilerledim. Yaklaşık yarım saat sonra Adliyenin önüne geldiğim de derin bir nefes aldım. Yan koltuktan gözlüğümü ve çantamı alarak arabadan indim. Gözlüğümü kafama taktıktan sonra Adliyenin giriş kapısına doğru yürümeye başladım. toplantı odasına doğru ilerlerken herkes tek tek

"hoş geldiniz Savcı Hanım"

"hoş geldiniz Ahu Hanım"

Diyordu. Baş Savcı olmasam daha doğru hem Savcı hemde Baş Savcı Engin Akdemirin kızı olmasam kimse yüzüme bakmazdı. Hayat ne kadar acınasıydı, değerli bir makamın olmadan kimse seni ciddiye almıyordu. Babam her zaman 'olduğunun en iyisi ol' derdi o zamanlar bunu pek anlamazdım, iyiliğimi veya beni düşündüğü için söylediğini varsayardım. Ama gerçek bam başkaymış, bunu şimdi anlıyorum. Babam kariyer hayatında çok zor zamanalar yaşamıştı. İstediği yere gelebilmek için hep ders çalışırdı. Çok iyi bir durumumuz yoktu. Olan durumumuzda sadece babamın kitaplarına ve faturalara yetiyordu. Bu yüzden annem evlere, iş yerlerine temizliğe gidiyordu. Çok kavga ederlerdi ama birbirlerini seviyorlardı. Bir dönem neredeyse hiç bir şeyimiz kalmamıştı, babamın psikolojisi bozulmuştu. O kadar yoksulmuşuz ki artık babam musluktan süt aktığını görmeye başlamış, annemde bıkmış beni de babamı da bırakıp gitmiş. Bir yönden anneme de hak veriyordum yoksulsun kocanın psikolojisi bozuk çocuğun aç tam delirme noktasına gelmiş. Babam, annem gittikten sonra daha da kötüleşmiş teyzemde eşine yani enişteme götürmüş. Eniştem psikolog olduğu için ilaçlarla ve bir kaç seans ile düzelmişti tabi bu 1 sene kadar sürdü ve tekrardan ders çalışmaya başladı. Bir hukuk bürosunda işe girmiş ve eve para getirmeye başlamıştı yavaş yavaş ilk önce kendimizi, arabamızı, evimizi değiştirdik. Bende okumaya, babamın dediği gibi olduğumun en iyisi olmak için ders çalışmaya ve kendimi geliştirmeye başladım.

Bunları bir kenara koyup emin adımlarla toplantı odasının kapısını açtım. Herkes bir anda ayaklandı. Oturmaları için elimle işaret ettim. Bu sırada Deniz sandalyemi çekmiş oturmam için bekliyordu. Sandalyeme oturdum, üstümdeki kabanı ve çantamı Denize uzattım, onun koymasını bekledikten sonra gözlerimi karşımdaki orta yaşlı çoğunluğu erkek olan insanlara baktım. Sessizliği çaprazımdaki orta yaşlı adam bozdu.

"hoş geldiniz Ahu Hanım"

"hoş bulduk" derin bir nefes alıp konuşmaya başladım. "öncelikle hepiniz hoş geldiniz. Bildiğiniz üzere yaklaşık 2 ay önce babam Baş Savcı Engin Akdemir vefat etti hepimiz çok üzgünüz ve bu konuyu konuşmak istemiyorum. Adliyede genel kontrol babamdaydı ve artık bende. Yani çok da bir şey değişmeyecek açıkçası. Ama hepinizi temin ederim ki babamın yapmadıklarını yapacağım. Babamın da dediği gibi, ''her zaman olman gerekenin en iyisi ol benden bile iyi olman gerekiyorsan ol'' belki babam bazılarınıza yeteri ciddiyeti vermedi daha başka söylersek eğer, sizlerle yakındı benden bu yakınlığı beklemeyin. İşinizin en iyi halini yapın bir sorun olursa gelir söylersiniz. Şimdi Deniz dosyayı verir misin?"

Yaklaşık bir saat kadarda önemli davalar ve babamın ne kadar iyi bir Savcı olduğunu konuştuktan sonra ayaklandım herkes de benimle beraber ayaklandı. Tam kapıdan çıkıp odama gidecekken bir ses beni durdurdu

"Bir dahaki toplantıda daha erken gelin Savcım. Malum bizim de işimiz gücümüz var bu kadar bekletilmenin bir sebebi olmalı" ellerimi yumruk yapıp sıktım ve sakince arkamı döndüm

"Avukat bey yanlış duymadıysam eğer bu toplantıyı siz istemişsiniz ben istemedim. Gelip veya gelmemek benim kararım yanlış mıyım? Bir daha ki sefere mail olarak sorununuzu bildirirsiniz." adama doğru yürüyerek tekrar konuşmaya başladım "Ve ayrıca işim dışında bana karşı laubali bir şekilde konuşan insanlara laf anlatmaktan nefret ederim." diğer insanlara dönerek "TOPLANTI BİTMİŞTİR. Sorusu olan mail olarak atabilir"

Hukuk-İ  AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin