"Her korkan kaçmaz. Ama her kaçan korkar" ~Özdemir ASAF
ATEŞ YÜCELOĞLU ANLATIMINDANYILLAR ÖNCE:
İçimdeki korku ve endişeyle gözlerimi araladım. Odam hala karanlıktı, gecenin bir yarısı ne olmuş olabilirdi ki? Küçük bedenimi yatakta doğrulttum. Yatakta oturur vaziyetimden kalkarak ayaklandım. Gözlerimi açamama rağmen nedensizce bir kalkma dürtüsü vardı içimde. Sanki öğreneceklerimin orada olduğunu biliyormuşum gibi... Kapıya doğru ilerledim. Kapının kolunu parmak uçlarıma çıkarak zar zor açtım. Koridorun ışığı gözlerimi acıtsa da koridorda ilerlemeye başladım.
Merdivenlere geldiğimde nefesimi tuttum ve bir adım attım ve bir adım daha bir adım daha... merdivenlerin sonuna geldiğimde nefesimi verdim. Doğruca sesin geldiği yöne, salona doğru ilerledim. Kapının yanındaki duvara yaslandım. Uykumu kaçıran bu sesin nedeni Annem ve dayımın oldukça hararetli konuşmasıydı.
-Barlas ablacım yapma etme. Sen gidersen ne olacak? Ateş çok üzülecek hem ya bir şey olursa?
-Abla çok abartıyorsun sadece 1 2 sene. Hem Mehmet yanınızda olacak Ali de korumlar da var. Zaten telefonla konuşacağız.
-Barlas zaten Engin gitti öldü mü kaldı mı bilmiyorum. Ya sende dönemezsen.
-O adamın adını hala ağzına alıyorsun ya. Neyse yarın gidiyorum olabildiğince hızlı olacağıma söz veriyorum. Sende üzülme artık, gitmem lazım.
Annem dayıma sarıldı sanki bir daha göremeyecekmiş gibi.
-Tamam ama her gün arayacaksın.
-Tamam ablam söz.
Dayım nereye gidiyordu? Annem neden babamın adını ağzına almaması gerekiyordu? Babam ölmemiş miydi kafamdaki sorular bitmiyordu. Annem bana neden yalan söylemişti mesela? Annem dayım için neden bu kadar korkuyordu?
Soğuk soğuk terlemeye başlamıştım neden benden saklamışlardı? Belki küçüktüm evet ama babamın nerde ne yaptığını bilmeye hakkım vardı. Daha da önemlisi yaşayıp yaşamadığını bilmeye hakkım vardı.
Çıplak ayaklarımın yere yaptığı sesi aldırmadan koşar adımlarla odama çıktım. Belki de ilk defa kendimi bu kadar çaresiz hissediyordum. Kollarım belki de ilk defa bu kadar çok titriyordu. Çok korkmuştum Annemden, dayımdan ve bir de... Öldü sandığım babamdan...
GÜNÜMÜZ: ATEŞ YÜCELOĞLU
Genç adam masada oturan sinirli insanları aldırmadan masadan kalktı. Kapıdan bir hışımla çıktı. İçindeki siniri gözlerinden ve kanayana kadar sıktığı parmaklarından belli oluyordu. Odasına giren Genç adam büyük bir hızla kapıyı çarptı. Kapının çıkardığı ses ile herkes Genç adamın sinirli olduğunu anlamasını sağlamıştı.
Genç adam nerdeyse saatlerdir bakmadığı telefonunu eline aldı. Binlerce mesaj gelmişti. Ve hepsi tek bir isimle alakalıydı... Baş Savcı Ahu Alev AKDEMİR. Genç adam hızlıca odasındaki televizyonu açtı neredeyse her kanalda Akdemir vardı. Baş Savcının babasının adını birkaç defa duymuştu Genç Adam. Ama kim neden öldürmüştü ki?
Genç savcının söyledikleri kulaklarında yankılanıyordu Genç adamın. Kim öldürmüştü ki Genç savcının babasını? O mu öldürmüştü yoksa? ne yapacağını ne düşüneceğini bilmeyen genç adam, telefonunu ve paltosunu alıp odasından çıkış yaptı. Şirketin merdivenlerinden bir indi. Genç adam Şu an neredeyse yerin yedi kat altındaydı. Bir kapıdan girdi. Burası şehrin en iyi silah eğitim ve atış poligonuydu. Genellikle polisler ve bazı avukatların geldiği bir alandı. Genç adam içeri girdi onu iri yarı bir koruma karşıladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hukuk-İ Aşk
Chick-LitEscobar ve Safkan'ın hikayesi... Doğru bilinen yanlışlar... Yanlış bilinen doğrular. Geçmişin karanlık yüzü bu ikiliyi birleştirebilecek mi ? Bir tarafta babası'nın katilini arayan en ülkenin en başarılı ve genç savcısı Ahu Alev Akdemir. Bir tarafta...