⚜️Ruh, arar durur yitip gitmeyeni.
"Mehtap neden bu kadar insanı sessizliğe iter ana ?"
Uzandığım sedirde başımı yana çevirip Atike Anaya bir bakış attım. O ise gaz lambasının cılız ışığında gözlüğünü takmış elindeki örtü ile uğraşıyordu.
Bana gözlüklerinin üzerinden bakıp yeniden işe döndüğünde konuşmaya başladı.
"İnsan yalnızca mehtapta sükut etmez. Bazen anlaşılmak istediği için susar, bazen de anladığı şeyin büyüklüğünden."
Onun bu derin sözlerinden sonra yeniden ona bakamadım. Bazen öyle iki kelam ediyordu ki hiç bir şey diyemiyor sadece sessizliğe gömülüyordum tıpkı söylediği cümledeki ikinci sebepten dolayı.
Hayat, bana ummayacağım bir fırsat tanımıştı ve bu fırsat bana hiç ummadığım kapıları açıyordu. Hayret edilesiydi ama ben gün geçtikçe sanki daha da fazla olmam gereken yerdeymişim gibi hissediyordum.
Ah birde Zağnos Paşayla tanışabilsem.
Amma çok az kalmıştı. Hem de çok az.
"Peki seninki hangisidir kızım?"
Atike Ana'nın sorusuyla gözlerimi ona çevirdim. Ayın ışığı daha da belirgin bir şekilde gözlerime vururken dudağımın kenarı ile hafif tebessüm ettim. Bu içimi döktüğüm bir tebessümdü.
"İkincisidir ana. İkincisi..."
O söyleyeceğim şeyi biliyormuşcasına benden tarafa dahi bakmamıştı.
Biraz daha yıldızları izlemiştim ki bir süre sonra uyuyakalmıştım. Karanlık önce zihnimi ele geçirdi sonra da yüreğimi...
...
Ertesi gün çarşıya aktara gitmek için yola çıktığımda gözlerimle bir yandan da tanıdık bir sima arıyordum. Amir'i göremeyeceğimi bildiğimden belki Duhayı görürüm umuduyla öylece düşmüştüm yola.
Birkaç aktar gezdikten sonra en sonunda kumaşçıları gezmeye başladım. Peçeli bir çok kadın da vardı etrafta onu nereden anlayabilirdim ki. Muhtemelen o da peçe takmıştı.
Rıhtıma giden yolu gördüğümde dayanamayıp o yola saptım. Adımlarım gittikçe hızlanırken etrafımdaki kalabalığın azaldığını gördüm. Bu kez ahalinin çok olmadığı tarafına çıkmıştım belli ki.
"Nereden gelir, nereye gidersiniz ?"
Kulağıma çalınan tanıdık cümleyle olduğum yerde durdum. Başımdaki örtüyü peçe yaparak kapattığımda seslerin geldiği yöne doğru yavaş adımlarla ilerledim.
"Hayy'dan geldik Hu'ya gideriz."
Başımı köşeden biraz uzattığımda onları görebilmiştim.
Cevap veren adam elindeki ruloyu diğer adama uzattı.
Diğeri de hızla alırken elini göğsüne götürüp vurdu.
"Sağ olasın Emir Çavuşu, tez dönesin."
Emir Çavuşu giderken o da ardını kontrol edip gitti.
Ayaklarım o adamı takip etmem gerektiğini ısrar ederken peşine düşmüştüm bile.
Adam öyle hızlı gidiyordu ki bir ara koşar adımlarla takip etmiştim. Nihayet etrafını kolaçan edip bir binanın önüne geldiğinde bende sanki oradan geçiyormuş gibi ilerliyordum.
Peçemi sıkıca tutup devam ettim.
Adam benim geçmemi bekleyip kapıyı çaldığında arkamı dönmemek için zor duruyordum. Lakin yavaş adımlarla ilerledim. Bir yandan da arkama doğru pür dikkat kesilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbin Aynası
Tiểu thuyết Lịch sửİnsan, aramak için doğmuştu. Aradığını bulduğundaysa ölmek için yaşayacaktı.⚜️ Biri Fatih'e hayran, diğeri Fatih'in askeri.. Fetihlerin en güzelinde buluştu kalpleri.. Güneş, yeniden İstanbul toprağında parıldadığında Devleşen bir devlet vardı ya...