"Hangisi?"Belirsizlik benim dudaklarımdan dökülürken beklenen işaret gelmişti.
Bu işaret Rumeli Hisarından boğaza doğru uçmaya başlayan bir Zağanos kuşuydu.
İşte şimdi savaşın soluğu çok yakınımızdaydı.
Amir, dikkatle kuşu izlerken onun aklındaki şeyi merak ediyordum. Arka arkaya üç gemi geliyordu ve hangisi olduğunu nereden bilecektik? Ayrıca planın tam içeriğini bana da anlatmamıştı. Aklım karışık bir şekilde limana yaklaşmakta olan gemilere baktım.
Öyle bir hizayla geliyorlardı ki.
Sanki...
Zihnimde beliren görselle saatin akrep ve yelkovanını düşündüm. Aynı açı şimdi tam gözlerimin önündeydi.
Gemiler limana 14:53'ü gösteren bir açıyla yaklaşıyordu. Bunun yalnızca farklı bir bakış açısı olabileceğini düşündüm. Başka bir anlamı mümkün olamazdı sanırım.
Belki de olurdu, mümkün değil diyebilecek bir konumda değildim çünkü yaşadıklarım gerçekten olağanüstüydü.
"Az kaldı..."
Amir'in sesiyle yeniden ona baktım.
"Neden bekliyoruz? Gemiler limana yanaşmak üzere."
Amir, sessiz bir şekilde aynı yere bakmaya devam etti. Zağanos kuşuna.
"Şimdi."
Elimden tutup hızla merdivenlere yöneldi.
Adımları o kadar hızlıydı ki ona uyum sağlayamıyordum. En sonunda döner merdivende düşecek gibi olduğumda beni belimden yakaladı ve merdivende dönerek aşağıdaki basamağa bıraktı. Onun bu çevik ve ani hareketi hayretle ona bakmama sebep olurken bir kaç saniye içinde toparlanıp onunla beraber inmeye başladım.
En sonunda kapıdan çıktık ve yokuş aşağıya limana doğru hızlı adımlarla yürümeye başladık.
Limana yaklaştığımızda aniden Amir'in koluna girdim. Dikkat çekmek en son yapacağımız şey olmalıydı.
"Sıradan bir karı koca olarak gözükmek daha iyi olacaktır."
O da başını yana çevirip bana baktı. Ve iyi düşündüğümü belli eder bir şekilde başını hafifçe salladı.
"Doğru dersin."
Biraz daha yürüdükten sonra nihayet limandaydık.
Devasa gemilerden ilki durup demir atmıştı.
Amir, dikkatle gemiye ve inenlere bakarken bende etrafımıza bakıp şüpheli birinin olup olmadığını kontrol ediyordum.
Her şey normal gözüküyordu.
"Biraz daha yaklaşmalıyız."
Amir'in sözleriyle biraz daha yaklaşmaya başladık.
"Aradığın şey ne?"
Demiştim ki gözlerim yaklaşmakta olan diğer gemiye kaydı. Bu gemi diğerlerine göre biraz daha farklıydı. Üzerinde anlamını bilmediğim küçük semboller vardı.
"Bu gemi Venedikten."
Amir, Venediğin Bizans'a yardım ettiğini biliyordu lakin gemide ne taşıdığını bilmiyordu. Büyük ihtimal bunu öğrenmek için görevlendirilmişti.
"Zincir..."
Dudaklarımdan istemsizce dökülen sözcüğü Amir de duymuştu.
Bana kaşlarını çatmış ne demek istediğimi anlamak istercesine bakarken cümlemi tamamlamadan edemedim. Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes alarak açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbin Aynası
Ficción históricaİnsan, aramak için doğmuştu. Aradığını bulduğundaysa ölmek için yaşayacaktı.⚜️ Biri Fatih'e hayran, diğeri Fatih'in askeri.. Fetihlerin en güzelinde buluştu kalpleri.. Güneş, yeniden İstanbul toprağında parıldadığında Devleşen bir devlet vardı ya...