Azra' nın söyledikleriyle durdum. Beni öpmesi hoşuma gitmiş miydi ki? Başımı ellerinden kurtarıp önüme baktım.
"Ben eşcinsel olduğumu sanmıyorum." diyebildim. Tekrardan. gerçi bu konuda kararsız hissediyordu. O anlık öpücük aklımı karıştırmıştı.
Hem bu hiç aklıma gelmedi. Gerçi bir erkeğin bana dokunmasını da istemiyorum. Sanırım.
"İnsanların duyguları karmaşık ve değişkendir. Sen ölsen de belirsiz kalmaya devam eder. Tabi öyle kalmasına müsaade etmeyip kendini isteklerini tanımaya çalışırsan başka. Kimse seni istemediğin bir şeye zorlayamaz. Ne Selen ne de bir başkası beraber olmanız konusunda sana ısrar ederse ve başa çıkamayacağın bir noktaya gelirsen şunu sakın unutma; Senin üç ablan, iki abin ve her şeyden önce seni seven anne, baban var. Yalnız çözmene gerek yok. Yaptığın şey büyük bir suç dahi olsa biz senin yanındayız." dedi Azra.
Yüzüne bakıp "Beni tanımıyorsun bile. Neden bu kadar ilgilisin ki?" dedim. Güldü.
"Deniz ve ben ikiziz. Pamir ve Demir de öyle. Açelya doğduğunda Pamir ve Demir de küçük bir erkek kardeşleri olmasını istediler. Sen doğana kadar bebeklerin ikiz olduğu bize söylenmemişti. Hem bir tane daha kız kardeşim olmasını çok istemiştim. Açelya 1 yaşına girdiğinde annemiz sen ve Mert' e hamile kalması planlıydı ama senin doğumun tamamen bizim için süprizdi. Çok güzel bir süprizdi. Sen kanımızdan canımızdansın." dedi.
"Peki Duru?"
"Onunla beraber çok zaman geçirdik. Hastalığında, yaralandığında, korktuğunda hep yanındaydık. Kanımızdan değil ama saçının teline zarar gelse kendimi suçlarım. Biz onun hep yanındayız. Şimdi seninde yanında olmak istiyoruz. Büyük bir ailenin olmasını sende seviceksin. Eminim." dedi.
Arada kalmıştım. Selen' e karşı nasıl davaranıcağım konusunda ve bu aile konusunda. Başımı cama çevirdim.
"Ter temiz bir sayfa açalım. Henüz çocuk sayılırsın. Sana yaşadığın kötü anıları unutturamayız. Seni sen yapan yaşadığın anıların. Fakat bunları geride bırakıp önündeki yaşama odaklanmalısın. Geçmişle vakit kaybetme Tomris. Olanla, ölmüşe çağre yok. Ama geleceğin sana iyi şeyler getirmesini sağlayabilirsin." dedi.
Haklıydı. Hemde çok haklı. Gerçi bunları söylemesi kolaydı.
**********
Tomris olgun ve akıllı bir kızdı. Fakat hâlâ bir çocuktu ve her çocuk samimi bir ailede yaşamak ister.
İçten içe arzu duyduğu sevgiyi, sakin ve stressiz yaşam önüne altın tepside sunuluyordu. Tek yapması gereken almaktı.
Gerçi bunları söylemek kolay. Boşu boşuna üzülerek kendini yetişkin olmaya zorlayarak geçirdiği yılları geride bırakması bu kadar kolay olmayacaktı.
Araba asfalt yolu tepelerken ikiside sessizdi. Azra' nın söylediği eşcinsel evlilik yapan akrabalarını düşünüyordu.
İstemsizce kısa süre önce yanlarında yaşadı insanlarla kıyaslıyordu. Hakan değil eşcinsel evlilik yapmak, eşcinsel aktorlerin yer aldığı filmleri izlediğinde bile sorun çıkartıyordu.
Tomris' in hem eli, hem de kalbi ağrıyordu. Başını Azra' ya çevirdiğinde yola odaklanmıştı.
İçinde, Selen' in onu öptüğünü gördüğü için ufak bir utanç vardı.
"Sen.(tereddütle) Sen de kızlardan hoşlanıyor musun?" diye sordu.
Azra sorduğu soruyla anlık Tomris' e baktı.
"Bir kız arkadaşım var. Nerdeyse bir senedir beraber yaşıyoruz. Normalde onunla beraber Almanya da yaşıyordum." dediğinde bir soru daha sordu.
"Nasıl anladın?"
Azra sırıttı. Tomris farkında olmadan Azra' ya alışıp güvenmeye başlıyordu.
"Lisenin ortalarında. Sevgilisinden ayrılan bir arkadaşımın çok üzüldüğünü gördüğümde canım yanmıştı o an onu çok sevdiğimi anladım. Önce yakın arkadaş olduğumuz için böyle olduğunu düşünmüştüm ama öyle değildi ve bir adım attım. Amacım teselli etmekti ama o an hislerime engel olamayıp onu öpmek istedim ve..." diyip durdu. O an aklına gelmişti. Uzun vadede pek güzel devam eden bir anı değildi.
Tomris meraklı biri değildi ama merak etmişti.
"Ve?" dedi.
"Ve onu öptüm. Karşılık verdi. İki sene sevgili kaldık. Sonra da terk edildim." Tomris şaşkınlığını gizleyemeyip "Nee!" dedi.
Azra açık kumral, mid boy katlı saçlı; kehribar renkli, büyük gözlü ve kaşında piercingle, biraz maskülen havası olan genç bir kadındı. Sporla uğraştığı için düzgün fiziği ve nazik, sadık güvenilir oluşu onu o zamanki sevgilisi için bulunmaz hint kumaşıydı.
"Sorun bende miydi bilemem ama özel hayatıma saygısı olmadığı için tartıştık ve o da 'Ayrılalım' dedi. İtiraz etmedim."
"Keşke ayrılmasaydık dediğin oluyor mu?"
"Hayır. Evli dahi olsan bir özel hayatın olmalı. Tüm yaşantını ona adarsan sonunda ya aklın parçalanır ya da bedenin." dedi.
"Sence onunla sevgili olmalı mıyım?" dedi. Tomris sorduğu soruya bir anlığına şaşırdı. Önceden olsa asla böyle bir soruyu sorma cüretinde bulunmazdı.
"Eski aklım olsaydı hem aynı sınıfta hem de arkadaşım olan biriyle çıkma derdim ama şu an ki aklımla sana akışa bırakmanı tavsiye derim. Gençsin sevmek sevilmek senin de hakkın. Hayat hiç kimseyi beklemez."
"Senin 'derslerine odaklan boş ver sevgiliyi falan.' demen gerekmiyor mu?" diye soran Tomris' le Azra kahkahayı patlattı.
"Nitelikli insanlar aynı anda pek çok şeyi birden yaparlar. Sevgililik ve okul hayatını bir arada yönetemediğini gördüğümüzde müdahale etmeyi tercih ederiz." dedi.
Tomris tek kaşını anlık kaldırıp indirdi. Konuşmaya devam etmeyip yolu izlediğinde eve gitmediklerini fark etti.
"Nereye gidiyoruz?" diye sordu.
"Hastaneye." cevabı onu tatmin etmeyip
"Neden?" diye sordu bu defa. İçinden çok mu soru soruyorum acaba? Diye geçirdi.
"Elini bir gösterelim. Güzel bir yara merhemi ve bolca pansuman için malzeme alalım. Uslu durursan beraber dışarda yemek yeriz ve ya elini kullanmada zorlan miyorsan?"
"Yaramaz olduğum söylenemez."
"Evden kaçmandan belli oluyor."
"Hafta sonu arkadaşlarımla buluşmadığım sürece evden çıktığımda bana kızmazlardı."
"Arkadaşların kötü insanlar mıydı?"
"Sadece 'aile dostu' olan kişilerin çocuklarıyla sosyalleşmeme izin verilirdi."
dediği şeyle Azra içinden tonla küfür savurdu. Duru' nun da böyle bir evde büyüyor olabileceğini düşünüp daha çok sinirlendi. İçinden ' Yaşadığın yaşamı Duru yaşasaydı böyle güçlü kalamazdı. Hem ihmal edilip dayak yemiş hem de sosyal yaşantısı olmasına müsaade edilmeseydi Duru kesinlikle depresyona girip intihar ederdi ya da hastalanıp ölürdü.' dedi.
"Evet kesinlikle öyle olurdu." diyen Tomri' le yoldan bir anlığına gözünü ayırdı.
"Be-"
"Sesli düşünüyordun. Önemi yok çünkü bende böyle düşünüyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ah! Benim yaralı kalbim.
Jugendliteratur"Hastanede bir karışıklık olmuş. Doğduğun gün ordaki bebeklerden sorumu bir hemşire sen ve bir başka bebeği yanlışlıkla karıştırmış. Hasta yatağında hastaneyi arayıp her şeyi itiraf etti." dediğinde dualarımın kabul olduğuna sevinemedim bile. Bir i...