33

406 44 18
                                    

"Bence Bucky'nin demir kolunu sana takmalıyız."

Pietro konuşunca Daisy kahkaha atmıştı, herkes görevdeydi ve ikisi kulede kalmıştı. Daisy'e bakıcılık yapması içinde bacağı alçıda olan Pietro'yu bırakmışlardı, aslında Pietro bakıcılık yaptığını sanıyordu ama ayağı alçıda olan biri bakıcılık yapamazdı. Bu yüzden Daisy ona bakıcılık yapmış oluyordu ama Pietro bunu kabul etmiyordu.

"Hem onunda sol kolu."

Pietro inatla konuşunca Daisy gülerek elindeki patlamış mısırları onla fırlatmıştı, Pietro yanındaki yastığı kendine siper ederken bağırmaya başladı, Daisy onun bu haline güldü, konuşacağı sırada mutfakta kalan telefonu çalınca Daisy hızla ayağa kalkıp koşmaya başladı, ayağa kalkamadığı için söyleyen Pietro'ya dil çıkarıp önündeki koltuğun üzerinden atlayıp mutfağa girdi. Tezgahtaki telefonunu eline aldı ve hızla aramayı açıp nefes nefese konuştu.

"Efendim?"
"Sen koştun mu?"

Tony'nin sesini duyunca derin nefesler alırken gülmeye başladı ve konuşmaya başladı.

"Telefonum mutfakta kalmış, bende arama kapanmasın diye acele ettim. Tekrar rehbere girip seni aramakla uğraşamazdım."
"Senin bu tembelliğin kimden bulaştı acaba?"
"Bilmem? Mutfağa gitmeye üşendiği için saatlerce su içmeyen senden bulaşmış olabilir."

Daisy konuşunca Tony'den bir süre ses gelmedi, kız güldü ve tekrar konuşmaya başladı.

"Yaşlılığından dolayı kalp krizi geçirdin galiba?"
"Hah! Kalp krizi geçiremeyecek kadar genç ve yakışıklıyım."
"Kalp krizide zaten Tony çok yakışıklı bu yüzden ona zarar vermeyelim diyordu."
"Sen kırıcı olmaya başladın küçük hanım."

Daisy mutfaktan çıkarken kahkaha attı.

"İşin şakası canım, alınma."
"Biz bir kaç saate orada olacağız... Tanrı aşkına bi dur Peter!"

Tony bağırınca Daisy onların bu haline gülmeden edemedi, Peter sırasının hemen gelmesini istiyordu anlaşılan.

"Her neyse, Peter'a veriyorum."
"Tamam, görüşürüz. "

Telefondan kısa süreliğine ses gelmeyince Daisy kendini koltukta eski yerine attı ve kafasını geriye atıp Peter'ı bekledi.

"Diana?"
"Hey Pete."

Peter o an kalp krizi geçirdiğini hissetti, kızın her sesini duyduğunda böyle hissetmesi normal miydi bilmiyordu ama beyaz ışığı görüyor sonra her şey normale dönüyordu.

"Sen nasılsın? Pietro canını sıkıyor mu?"

Peter sorularını sıralarken kızın derin nefes aldığını duydu, Pietro'nun canını sıktığı düşüncesi aklını kurcalarken kızın neşeli sesini duydu.

"Pietro bana Bucky'nin demir kolunu çalmamızı söylüyor, sol koluma takacakmış."

Peter duyduğu şeyle kahkahasını tutamamıştı, Steve ve Wanda'nın bakışları ona dönerken kahkahasını durdurmaya çalıştı. Böyle bir fikir sadece Pietro'dan çıkardı.

"Böyle bir fikir sadece ondan çıkabilirdi."
"Kesinlikle! Ayrıca çok sıkıcı olmaya başladı, Steve gibi sürekli söyleniyor."
"Steve her şeye söyleniyor mu?"

Peter konuşunca Daisy sanki çocuk onu görüyormuş gibi kafasını sallayıp konuşmaya başladı.

"Yaşlı teyzeler gibi."

Pietro elini kalbinin üzerine koyarken Daisy ona güldü ve Peter'ın dediklerine odaklandı.

"Çalışmaların nasıl gidiyor?"
"Pietro uyurken güzel, uyanıkken her şeyi sorup merak ettiği için laba girmesini yasakladım."
"Mantıklı bir karar olmuş."

Daisy güldü ve derin nefes aldı, gerçekten sıkılmıştı ve onların gelmesine ihtiyacı vardı.

"Daisy, iyi olduğuna emin misin?"
"Evet, iyiyim."
"Canını sıkan şey ne?"
"Sıkıldım, hemde fazlasıyla."
"Ms. Stark yarım saatlik yolumuzun kaldığını söylüyor."
"Sonunda."
"Şimdi kapatmam gerekiyor, birazdan orada olacağız."
"Tamam Peter, bir yere kaçmayacağım merak etme."
"Ms. Stark'ın Jarvis'ten seni izlediğini unutma."

Daisy babasının inadına göz devirirken Peter tekrar konuştu.

"Kapatıyorum, seni seviyorum."

Peter'ın söylediği şeyle Daisy'nin yüzüne gülümseme yerleşirken o da konuştu.

"Bende seni seviyorum. "

Arama kapanınca Daisy derin nefes alıp gözlerini kapattı, üç gün ona aylar gibi geldiğinde kendini sorguladı, onlara nasıl böyle bağlanmıştı? Ulaştığı sonuç ise bu kadar olayı onlarla birlikte atlatmasına bağladı. Telefonu tekrar çalınca kaşlarını çattı, Peter onu ikinci defa aramazdı. Telefonun ekranındaki yazıyı görünce yutkunamadığını hissetti, sakin kalmaya çalışıp aramayı açtı ve konuştu.

"Harry?"

Kısa süre karşıdan cevap gelmeyince aramayı sonlandıracaktı ki yıllardır arkadaşı olan çocuğun sesini tanıyamamıştı. Harry'nin sesi yorgun, yıpranmış ve çatallaşmıştı. Onun sesinden her türlü şeyi çıkarabilirdi şu an, dedikleriyse Daisy'nin duymayı beklemediği şeylerdi.

"Daisy... Yardımına ihtiyacım var."

OscorbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin