kırk dördüncü bölüm

175 25 13
                                    

Sabah Tony Peter'ın odasına girdiğinde çocuğun hala uyuduğunu gördü.

Yavaş adımlarla yatağa gittikten sonra oğlunun saçlarını okşayarak uyanmasını söyledi.

Tabi Clint'in dünkü koğuş baskını gibi olan uyandırmasından sonra böyle bir şeyi beklemeyen Peter şaşkınlıkla tek gözünü açtı.

Karşısında Tony'i gördüğünde pek de şaşırdığı söylenemezdi.

"Günaydın," dedi Tony büyük bir sevecenlikle. "Hadi kalk duşunu al da bir an önce okula gidelim. Müdürden izin aldıktan sonra tüm günü beraber geçirebiliriz."

Peter başını sallayıp ayağa kalktı. Banyoya gidip kısa bir duş aldıktan sonra üstünü giyinip salonda, koltuğa oturmuş onu bekleyen Tony'nin yanına gitti.

Yaşlı olan onu gördüğünde ayağa kalkarak "Gidelim mi?" diye sordu.

Peter onayladıktan sonra asansöre bindiler ve aşağı indiler. İkisi de siyah audi arabaya bildikten okula varana kadar tek kelime etmedi.

Vakit epey erken olduğu için okulda pek kimse yoktu. Hızlıca müdürün odasına giderken koridorda neyseki kimseyle karşılaşmadılar.

Müdürün odasına girdiklerinde yaşlı adam karşısında Tony Stark'ı görünce olduğu yerde kaldı.

Daha sonra kendine gelip hızla ayağa kalktı.

"Hoşgeldiniz Bay Stark"

Tony adamı kısaca selamladıktan sonra kolunu Peter'ın omzuna atarak koltuğa oturdu.

"Peter için mi gelmiştiniz, akrabası mısınız?" diye sordu müdür.

Tony Peter'a kısa bir bakış attıktan sonra "Tam olarak sayılmaz" dedi. Peter'ın kolunun altında rahat bir nefes verdiğini hissedebiliyordu.

"Peter benim çok yakın bir arkadaşımın oğlu. Sizden bir günlüğüne izin almak için geldik."

"Tabi sorun olmaz ama bunun sürekli olmaması iyi olur. Peter okulumuzdaki en iyi öğrencilerimizden biri ve bu durumun aynı şekilde ilerlemesini isteriz"

"Eminim dersleri iyi olmaya devam edecektir. Siz merak etmeyin."

Ayağa kalkarak Peter'ın omzuna pat patladı. "O halde biz artık gidelim, hadi Pete"

Müdürle Tony el sıkıştıktan sonra dışarı çıktılar ve hızlıca arabaya binip yola koyuldular.

"Nereye gitmek istersin, evlat?"

"Aslında bu hafta bilim fuarı olduğunu duydum. İstersen göz atabiliriz." dedi Peter çekingen bir tavırla.

Tony'nin nelerden hoşlandığını pek bilmiyordu ve babasının bir bilim insanı sayıldığı gerekçesiyle bilimsel şeyleri seveceğini düşünüyordu. 

"Ah, hadi ama bilimi sevdiğini biliyorum ama bugün sadece eğlence günü. Fuara yarın gidebiliriz."

Peter onaylarken Tony sinemaya gitmeyi teklif etti.

Bunu kabul eden Peter internetten iki tane dijital bilet satın almak için siteye girerken  bir yandan da hangi filmlerin vizyonda olduğuna bakıyordu.

(Zaman atlama)

İkisi filmi izledikten sonra lunaparka gitmeye karar verdiler

"Filmi beğendin mi Pete?"

"Harikaydı! görsel efektler ayrı bir güzeldi. Özellikle aksiyon sahneleri en iyisiydi"

"Katılıyorum, özellikle son sahne çok iyidi."

"Değil mi ama keşke sonunda mutlu olsalardı. Bir arada kalsalar daha iyiydi."

"Her zaman mutlu sona ulaşılmaz Peter. Asıl önemli olan geçtiğin yoldur."

Sohbet ede ede lunaparka geldikten sonra Tony ve Peter birçok oyuncağı denediler ve birlikte eğlenceli zaman geçirdiler.

Şimdi ise ikisi de boks makinesinin başındaydı. Tony makul görülecek derecede iyi bir skor yakalarken Peter bıyık altından gülmekle meşguldü.

"Şimdi sıra benim" dedi sırıtarak.

Parmaklarını gevşettikten sonra bir iki kere sıkıp açtı ve yumruk yaptığı eliyle makinaya vurdu.

Tabi kazanmak istemenin verdiği istekle biraz fazla sert vurmuştu ve makina şu anda kullanılamayacak derecedeydi.

Birkaç görevli gelip beş altı metre öteye savrulmuş aleti düzeltmeye çalışırken Tony şokla oğluna baktı.

Peter mahcup olarak gülümserken "Pardon elimin ayarı kaçtı da" diye mırıldandı.

Yan taraftaki operatörün "Senin eline de ayarına daaa" diye söylendiğini duyabiliyordu.

Neyseki Tony Lunapark işletmecisine yüklü bir miktarda para ödedi.

Lunaparktan çıktıktan sonra cheeseburger yemeye gittiler. Bir yandan cheeseburgerlerini yerken bir yandan da bugün hakkında konuşuyorlardı.

Akşam olduğunda ikisi kuleye gitmek için arabaya bindi.

"Bugünü sevdin mi, evlat"

"Evet, her şey için teşekkürler, Tony"

"Teşekkür etmene gerek yok"

İkisi geri kalan yolu müzik eşliğinde sessizce geçirdi.

Bugün onlar için hem eğlenceli hemde değerli bir gündü.

YEARNING [irondad story]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin