o gece

169 20 16
                                    

Aradan biraz zaman geçti, sohbet falan ettik. Birazda düğün hakkın da konuştular, ben susuo telefonumla ilgileniryordum tahaki niki'den soru gelene kadar.

"Numarani versene sunoo, okulda bir şey olursa sana ulaşırım." dedi?? Bende ofladim ve numaramı verdim. Jay hyung bana dönüp " Sunoo senden bir şey istiyeceğim, ni-ki ye biraz ders çalıştırır mısın lütfen? Dersleri hiç sallamıyor" Hmmmmmm, kabul edeceğim çünkü aklımda mükemmel plan var"Olabilir aslında. Çok iyi ders çalıştırırım , abim bu çabamı çok iyi bilir."

dedim ve abime göz kırptım. Jungwon hyungum tabiki güzel bir yutkurukla cevap verdi. Biraz daha sohbet ettik falan. Abimler yeni tuttukları eve geçti,beni ni-ki ile yanlız bıraktılar.

"Sunoo parka gidelim mi ? Markete uğrarız ve bir kaç yemek alıp,senin evden kitapları falan alırız?"
"Olur ni-ki bakalım ne kadar ders çalışabiliyorsun , ve bana ne kadar başa çıkabileceksin çok merak ediyorum. Hadi gidelim, hm?"

Ni-ki elini bana uzattı, biraz şaşırdım ama elini tuttum. Bu ne hız ya, daha yeni tanıştık ki. Ben söylene söylene arabanın yanına ulaştık.

"Sunoo bey yan koltuğa oturur musunuz?" diyip kapımı açtı. Tabi bende dururmuyum ;
"Siz nasıl isterseniz bay Ni-ki bey!" diyip koltuğa oturdum. Ni-ki arabayı çalıştırdı, yol sessiz ve sakın geçti. Bir marketin önünde durdu , cüzdanını çıkartıp içinden bir kart çıkartıp elime tutuşturdu.

"Hadi sunoo , ben üşendim bir kaç yiyecek al ve gel bekliyorum." ya hadi ama bu haksızlık , çok kötüsün of. Oflaya oflaya da olsa markete girdim.

Raf reyonlarında gezinmeye başladım, bir sürü yiyecek vardı. İlk defa Amerika'ya geliyorum , pek fazla yiyecek bilmesem de. Bir kaç atıştırmalık alıp parasını ödeyip, merketten çıktım. Arabaya bindim.

"Neler aldın sunoo?" ani sorusuna yanıt olarak, garip garip ni-ki ye baktım. Yeniden yola koyulduk. Yol bu sefer de sıkıcı geçti.

"Hey sunoo geldik uyan!" ani sesle irkildim. Hemen sağıma soluma baktım. "Hey sunoo , korktun mu?" evet çok korktum anne...

"Hayır korkmadım, geldik mi?" ni-ki iç çekip; "Ooo sen uyyordun geleli nerdeyse 2-3 saat oluyor." şaşırdım " Neden uyandırmadın?". "Hiç, canım istemedi". "Hava kararmış istersen yarın ders çalışalım, bu gün yıldızları izliyelim mi?" Ni-ki biraz düşündü ve beni başıyla onayladı.

Ni-kiyle eşyaları koyup, arabadaki örtüyü yere serip uzandık. Ve gözlerimiz o parlak, güzel mi güzel yıldızlara döndü. Çok parlaklar ,sade ve zarif.

Bir süre yıldızları izledik. Yıldızları en son tam 8 sene önce 10 yaşında'yken izlemiştim. O zamanlar abim 16 yaşındaydı, abimle evin çatısında yıldızları izledik tahaki o yangına kadar...

Gözlerim dolmaya başladı, ni-ki bana döndü (hissettim) "Gel , sarıl" ona doğru döndüm, hiç uzatmadan sadece sarıldım.

"Neden ağlıyorsun sunoo?" daha fazla ağlamaya başladım. "Gel sana bir hikâye anlatayım, ve ağlamanı durdur. Teselli etmekte kötüyüm özür dilerim." dedi ve derin bir nefesle konuşmasına koyuldu "Bir çocuk var mış, çok enerjikmiş. Ama ailesi enerjik olmasını hiç sevmemiş, çocuk ailesi ona soğuk davransa da hep onlara sıcak davranmış. Bir gün saat gece iki suları, çocuk uyuşmadığı için babasının odasına gidip babasına sarılıp sabaha kadar uyumuş. Sabah uyandığında ise her yerde kanlar varmış, çocuk çok korkmuş ve hemen polisi aramış. Polisler eve gelmeş ve çocuğa, babasının onun yanında vefat ettiğini ve daha erken arasaymış babasının yaşacağını söylemiş.".

"Ni-ki peki sorna nolmuş?". "Hm, bu günlük bu kadar yeter , bakıyorum ağlaman geçmiş.". "Evet, geçti." Ni-ki hafifçe beni yan tarafa ittirdi, bende rahatsız ettiğimi fark edip hemen yana kaydım.

"Hadi artık sunoo, yemekleri yiyelim." aa evet doğru unuttum, hemen yiyecekleri çıkarttık ve yemeye başladık.

Bölüm sonu umarim begenirsiniz

Lessons seven days a weekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin