Bir zamanlar ben de bir ölümlüydüm..
Nefes alan, nefes veren..
Eti ve kemiği ayrılmamış, bedeninden hayat enerjisi olan ruhu alınmamış bir yaratıcımın aciz kuluydum...
Ama ben de diğer herkes gibi öldüm..
Sadece benden geriye yaratıcıma ruhum ve...
(geçmiş). . . . Söylesene beni yaratan ben nerde hata yaptım? Bir şeytana kalbimi vererek mi yoksa kendime bir şans tanıyarak mı? Lütfen bana bir şeyler söyle!! Sen herşeyi en iyi bilensin nolur söyle bana ben naptım neden yaptım nasıl düzelticem Yoluna girecek mi kaderim. lütfenn acı çekmemem için bana bir işaret göster... Sen en merhametlisin! Bağışlayıcısın.. Yalvarırım bana bir şeyler söyle Ben neden hep acı çekiyorum Her konuda... İnsan en güzel olan aşk duygusunda bile bu kadar acı çeker mi? Hani insanın karnında kelebekler uçuşturuyordu? Kalbini deliler gibi attırıyordu? Beynine karşı gelip ruhun ve kalbinle birlikte bu duygu selinde yürüyordun.. Gözyaşlarımın özlem için akacak olması gerekmiyor muydu? Yalvarırım aciz kulun olarak bana yol göster!!! Her şey o günden sonra başladı Tüm bu dert.. Tüm bu saçmalık.. O gün.. Bana beni sevdiğini söylemişti. Beni. Beni.! Şu koskaca hayatımı nefret dolu geçirdiğim adam ve onunda bana aynı duyguları hisseden adam En büyük düşmanlarımdan. Olan o adam ne olduda bu güzel duyguları hissettiğini anlayamadığım insan.. Bana nasıl aşık olmuştu.. Biz çok farklıydık.. O elma. Ben armut.. O siyah. Ben beyaz. Liste böyle uzar gider. Sorun şu ki bana senin bir oyun oynadığı sanmıyorum.. Şu an düşünüyorum da sen belki bunu vermenin nedenide Hayatım için bir işaret olacağını düşünüyorum.. Hah Daha demin yalvarıyordum.. Ne kadar da değişik bir kulum.. Saatler öncesine kadar kendimi yırtarcasına kadar ağlarken şimdi gülüyorum.. Daha dakikalar öncesine kadar bu aşkı istememek için çırpınırken duran gözyaşlarım gibi ben de sakinleştim .. Ama içimde çok büyük bir korku var.. Bu aşk beni öldürmekten daha beter edicek gibi.. Şimdi tekrardan ağlamaya başladım.. Ey yaratıcım.. . . . . . Köşkün kapısı sonuna kadar açılmış tüm günbatımı olduğu gibi Bekleme salonuna heybetlice vuruyordu.. Kocaman eski Osmanlı mimarisi olan bir salondu.. Boğazın en güzel noktasında olan bir köikün salonuydu.. Duvarları pembe. Yerleri beyaz.. Kızılın ve turuncunun tüm tonu Özenle paketlenmiş yüzlerce Kara güllerin üzerine Yağmıştı.. Göz kamaştırıcı bir manzaraydı Hıçkırıklara rağmen . Boğazdan gelen tüm serin rüzgarlar kapının içinden girip Salonu kaplayan gülleri okşuyor Bir yandan ise ağlamaktan kızaran güzel bir yüze soğukluk veriyordu.. Tüm salonun içine kadar güller ve hediyeler özenle yerleştirilmişti.. Hepsi sadece bir insana affedilmek için canına kıyılmıştı Kara güller.. Pırlantalı kolyeler, yakut küpeler, safir yüzükler.. Hediye dolu kırmızı kutucuklar Aşk ve özür dolu mektuplar. . Yanan narin mumlar.. Ve Arasında ağlayan zarif bir sultan.. Hepsi bu eski salondaydı.. Bembeyaz gelinlik gibi elbisesiyle Yaratıcısına yalvarıyordu.. Tüm güzel güllerin içinde.. Koltuk gözyaşları ile ıslanmıştı.. Bedeni soğuğa aldırmayarak ;yerde uzanmıştı. .. Her zaman ki haliydi genç kadının ama bu sefer etrafını Çiçek kokuları kaplamıştı.. Tekrardan başını kaldırdı. Tüm ışıkların altında ona gönderilmiş hediyelere ve çiçeklere baktı.. Her şey onun içindi.. Tüm bu aşk dolu hikayeleri ile kaplanmış güller ve tatlı hediyeler.. Demek aşk buydu.. Sevilmek. Sevmek.. Önem. Saygı.. Değer.. Nice şeyler Diye düşünüyordu.. Koltuğa biraz daha yaslandı. Küçük kafasını diğer yana çevirdi. boğaza bakan Fransız kapıları Sonuna kadar açılmıştı.. Tüm manzara olduğu gibi lavanta renginde ki irislere doluyordu.. Dışarısı günbatımınla Allah'ın cennetten bir köşesine benziyordu. Yine Güzelim İstanbul'u çok güzeldi.. Huzurlu bir akşam ve martı sesleri.. . . . . Yaratıcım bana yarın vereceğim kararda yardım et..
Türkiye.....
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.