(geçmiş).
.
.
.
Söylesene beni yaratan ben nerde hata yaptım?
Bir şeytana kalbimi vererek mi yoksa kendime bir şans tanıyarak mı?
Lütfen bana bir şeyler söyle!!
Sen herşeyi en iyi bilensin
nolur söyle bana
ben naptım
neden yaptım
nasıl düzelticem
Yoluna girecek mi kaderim.
lütfenn acı çekmemem için bana bir işaret göster...
Sen en merhametlisin!
Bağışlayıcısın..
Yalvarırım bana bir şeyler söyle
Ben neden hep acı çekiyorum
Her konuda...
İnsan en güzel olan aşk duygusunda bile bu kadar acı çeker mi?
Hani insanın karnında kelebekler uçuşturuyordu?
Kalbini deliler gibi attırıyordu?
Beynine karşı gelip ruhun ve kalbinle birlikte bu duygu selinde yürüyordun..
Gözyaşlarımın özlem için akacak olması gerekmiyor muydu?
Yalvarırım aciz kulun olarak
bana yol göster!!!
Her şey o günden sonra başladı
Tüm bu dert..
Tüm bu saçmalık..
O gün..
Bana beni sevdiğini söylemişti.
Beni.
Beni.!
Şu koskaca hayatımı nefret dolu geçirdiğim adam
ve onunda bana aynı duyguları hisseden adam
En büyük düşmanlarımdan.
Olan o adam
ne olduda bu güzel duyguları hissettiğini anlayamadığım insan..
Bana nasıl aşık olmuştu..
Biz çok farklıydık..
O elma.
Ben armut..
O siyah.
Ben beyaz.
Liste böyle uzar gider.
Sorun şu ki bana senin bir oyun oynadığı sanmıyorum..
Şu an düşünüyorum da
sen belki bunu vermenin nedenide
Hayatım için bir işaret olacağını düşünüyorum..
Hah
Daha demin yalvarıyordum..
Ne kadar da değişik bir kulum..
Saatler öncesine kadar kendimi yırtarcasına kadar
ağlarken şimdi gülüyorum..
Daha dakikalar öncesine kadar
bu aşkı istememek için çırpınırken duran gözyaşlarım gibi ben de sakinleştim ..
Ama içimde çok büyük bir korku var..
Bu aşk beni öldürmekten daha beter edicek gibi..
Şimdi tekrardan ağlamaya başladım..
Ey yaratıcım..
.
.
.
.
.
Köşkün kapısı sonuna kadar açılmış
tüm günbatımı olduğu gibi
Bekleme salonuna heybetlice vuruyordu..
Kocaman eski Osmanlı mimarisi olan bir salondu..
Boğazın en güzel noktasında olan bir köikün salonuydu..
Duvarları pembe.
Yerleri beyaz..
Kızılın ve turuncunun tüm tonu
Özenle paketlenmiş yüzlerce
Kara güllerin üzerine
Yağmıştı..
Göz kamaştırıcı bir manzaraydı
Hıçkırıklara rağmen .
Boğazdan gelen tüm serin rüzgarlar kapının içinden girip
Salonu kaplayan gülleri okşuyor
Bir yandan ise ağlamaktan kızaran güzel bir yüze soğukluk veriyordu..
Tüm salonun içine kadar güller
ve hediyeler özenle yerleştirilmişti..
Hepsi sadece bir insana affedilmek için canına kıyılmıştı
Kara güller..
Pırlantalı kolyeler,
yakut küpeler,
safir yüzükler..
Hediye dolu kırmızı kutucuklar
Aşk ve özür dolu
mektuplar. .
Yanan narin mumlar..
Ve
Arasında ağlayan zarif bir sultan..
Hepsi bu eski salondaydı..
Bembeyaz gelinlik gibi elbisesiyle
Yaratıcısına yalvarıyordu..
Tüm güzel güllerin içinde..
Koltuk gözyaşları ile ıslanmıştı..
Bedeni soğuğa aldırmayarak ;yerde uzanmıştı. ..
Her zaman ki haliydi genç kadının ama bu sefer etrafını
Çiçek kokuları kaplamıştı..
Tekrardan başını kaldırdı.
Tüm ışıkların altında ona gönderilmiş hediyelere ve çiçeklere baktı..
Her şey onun içindi..
Tüm bu aşk dolu hikayeleri ile
kaplanmış güller ve tatlı hediyeler..
Demek aşk buydu..
Sevilmek. Sevmek.. Önem.
Saygı.. Değer..
Nice şeyler
Diye düşünüyordu..
Koltuğa biraz daha yaslandı.
Küçük kafasını diğer yana çevirdi.
boğaza bakan Fransız kapıları
Sonuna kadar açılmıştı..
Tüm manzara olduğu gibi
lavanta renginde ki irislere doluyordu..
Dışarısı günbatımınla
Allah'ın cennetten bir köşesine benziyordu.
Yine Güzelim İstanbul'u çok güzeldi..
Huzurlu bir akşam ve martı sesleri..
.
.
.
.
Yaratıcım bana yarın vereceğim kararda yardım et..Türkiye.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaratıcı ve Yaratılanlar (Countryhumans)
ParanormalBir zamanlar ben de bir ölümlüydüm.. Nefes alan, nefes veren.. Eti ve kemiği ayrılmamış, bedeninden hayat enerjisi olan ruhu alınmamış bir yaratıcımın aciz kuluydum... Ama ben de diğer herkes gibi öldüm.. Sadece benden geriye yaratıcıma ruhum ve...