18

567 42 3
                                        



Bahçenin köşesinde arkadaşlarıyla oturan bedeni izliyordu uzaktan Atlas. Dağılmıştı. Neredeyse bir hafta geçmişti son konuşmalarının üstünden.

Geçen sürede iki kez konuşmaya çalışmıştı ama öyle bakıyordu ki kendisine, yaklaşamamıştı bile yakınına. Bir süre daha bekleyecekti, belki öfkesi zamanla dinerdi. Belki..

Cezalandırıldığı şeyi hatırlayamadığı için kendisine öyle kızıyordu ki. Uğur'un bu konuda katı olduğunu biliyordu. Belki de daha ağırdan almalıydı. Çok belki vardı bu hikayede.

Bir haftada çökmüş gibiydi. Yemeklerini yemiyor, su içmeyi unutuyordu. Oysa Atlas su içmeyi gereğinden fazla önemserdi, günlük liste bile tutardı kendisine.

Kahve saçları her zamankinden daha dağınıktı. Parlak yeşilleri yorgun bakıyordu. Kan kırmızı dudakları solgunlaşmıştı. Konuşmuyordu, gülmüyordu. Güney ve Koray olayları öğrendiklerinden beri üzerine gitmemişti Atlas'ın. Onlar için Uğur'un çocuğu dövmeden bırakması bile bir mucizeydi çünkü. Ya da daha kötüsü olmadan...

Yine aynı buğulu bakışlarla izlerken sevdiğini uzaktan, onun nefret dolu siyahları parlaklığını yitirmiş yeşillerine temas etmişti. Özlem dolu bakışlarını ayıramamıştı Uğur'dan.

Göz altları morarmıştı. Uykusuz mu kalıyordu? Çok mu çalışıyordu yoksa? Siyah saçları kısalığını koruyordu. Üzerine giydiği siyah kazak kolundaki dövmelerini gizliyordu. Bakışlarını yeniden yüzüne çıkardığında kendisine bakmayı kestiğini görmüştü. Başını eğdi üzüntüyle. Çok kötüydü. Haykırarak ağlayası vardı ama sesi çıkmıyordu. Ağlayacak enerjisi bile yok gibiydi.

Kesik bir nefes verip sınıfa çıkmak için ayaklandığında bir anda kalktığından mıdır başı dönmüştü. Sarsıldığında yanındaki arkadaşı fırlayıp kolundan yakalamıştı. "Lan oğlum. İyi misin?"

Dengesini güçlükle koruduğunda elini saçlarına daldırıp başını ovmuştu. "İyiyim Koray. Sınıfa geçiyorum ben."

"Bana da söylesene lan o zaman ne yapayım tek başıma yer mantarı gibi burda" Önceden olsa buna gülecek çocuk hiçbir mimik göstermeden okula yürümeye başlamıştı. Kendisini uzaktan izleyen sevdiğinden habersiz.


Koray ve Güney'i atlatmıştı Atlas. Onları da bu haliyle üzdüğünün farkındaydı. Bencil biri değildi, onları yormak istemiyordu. Kulaklıklarından yükselen parça kendisini daha da drama sokarken ayak ucuna bakarak yürüyordu.

Tam önünde duran bir çift ayakkabı yolunu kestiğinde başını kaldırmıştı yavaşça. Gördüğü bedenle kasılıp birkaç adım gerilemişti. Kulaklıklarını tek seferde çıkartıp sertçe önündeki adama bakmıştı.

"Sinirlenince çok seksi olduğunu söylemiş miydim?"

"Ne istiyorsun Savaş?" Savaş gözünü karartmış gibiydi. Şimdi de ara sokaklarda mı kendisini kıstırır olmuştu? Ne yapmaya çalışıyordu? Korktuğunu belli etmemek için duruşunu dikleştirdi. Sadece eve gitmek istiyordu.

"Neden böyle konuşuyorsun? Sadece karşılaştığım arkadaşıma selam veriyorum." Demişti kendisinden uzun ve yapılı olan çocuk sırıtarak.

"Sen benim arkadaşım değilsin." Atlas'ın buz gibi tonu Savaş'ın sırıtışını genişletmişti.

"Orası kesin. Biz arkadaş olamayız." Kendisine öfkeyle bakan çocuğa doğru bir adım attığında gerilemişti Atlas.

"Uzak dur Savaş. Ne istiyorsun bilmiyorum ama benden, hayatımdan uzak dur." tane tane baskılayarak söylediği şeylerden sonra arkasını dönüp geldiği yerin tersine doğru yürümüştü.

Seviyor Sevmiyor -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin