21

520 33 2
                                    



Güney'in arkadaşı görüntüleri netleyebilse de hiçbir şey çıkmamıştı. Plakalar çalıntı bir arabaya aitti. Yarı yolda araba değiştiriyorlardı ve kayıtlar kayıptı. Polisler bile bunu yapan kişiyi merak etmişlerdi. Fazla titizdi. Düşündükleri her şeyi çoktan düşünmüştü.

Atlas'ın kaybolmasının üstünden otuz dört saat geçmişti. Polisin elinde hiçbir şey yoktu. Küçük bir ipucu bile. Güney ve Koray bir şey yapamayacaklarının bilincine varmış sayılırlardı. Konuşmuyorlardı. Anlaşmalı bir sessizlik içindeydiler.

Tüm bunlar yaşanırken hazır bomba gibi dolaşan Uğur, yerde ağzından kanlar dökülen bedene bir tekme daha atmıştı. "Konuş lan!"

Elleriyle destek alarak ağzındaki kanı tükürmüştü yere. "Onu asla bulamayacaksın."

Bunun üzerine ardı arkası kesilmezce çocuğu döven bedeni güçlükle uzaklaştırmışlardı Cevahir ve Ecevit. Savaş'ın en yakınlarından olan çocuğu yakalayıp depoya getireli saatler oluyordu. Uğur ağzına sıçmıştı çocuğun ama hiçbir şey söylememekte kararlıydı.

"Bu pezevengin ailesi falan yok mu? Araştırın çabuk." Diyerek öfkeyle Recep'e doğru bağırdığında oturduğu sandalyeden ayaklanmıştı Recep. "İlgileniyorum abi." diyerek kan kokan depodan koşar adımlarla çıktığında Recep, derin bir nefes almıştı temiz havayla.

Uğur çıldırmıştı. Atlas'ın arkadaşlarıyla konuştuklarından beri kendi uyumayıp yemediği gibi diğerlerini de uyutmamıştı. Sormaya bile korkuyorlardı yıllardır sevip saydıkları adama.

Cebinden telefonu çıkartıp numaraları tuşladıktan sonra kulağına götürdü. "Cengiz. Kardeşim sana işim düştü birini araştırıverir misin çok acil."

"Oo Recep. Arar mıydın beni sen?" Oflamıştı. "Cengiz sonra dertlenirsin Uğur abi katil olacak acele et." Cengiz'in şaşkınlığı sessizliğine yansımıştı.

"Tamam kekem hallediyorum hemen at bilgileri. Anlat sonra ne oluyor." Recep hızlıca mesaj atıp isteksizce depoya dönmüştü yeniden.

Yarım saat sonra gelen mesajları Uğur'a gösterdiğinde eline bulaşan kanı yıkamadan yerinden kalkmıştı dövmeli olan. Yerde ölü gibi yatan çocuğun yakasından kaldırdığı gibi sandalyeye doğru fırlatmıştı. Telefon ekranına şişik kanlı gözleriyle bakan çocuğun yüzüne yaklaştırmıştı sonra.

Ekranı gören çocuk paniklediğinde Uğur omzundan tutup bastırmıştı sandalyeye doğru. "Konuş."


"Hiçbir şey yemiyorsun. Böyle olmaz ama."

"Siktir git Savaş." dediğinde Atlas oflamıştı Savaş. Bağlı ellerini çözmeden mutfağa taşımıştı çocuğu. Bir şey yememekte kararlıydı ama. "Sana zarar vermek istemiyorum Atlas."

Gülmüştü Atlas. Kızarmış gözlerini kendisine ilgiyle bakan Savaş'a çevirmişti sonra. "Bana verdiğin zararı görmüyor musun?"

"Aç kaldığında sızlanmanı dinlemem." diyerek çocuğu kucaklamıştı. Debelenen bedeni sıkıca tutup odasına geri taşımıştı. Yatağa koyup bağlı bileklerinden yeniden yatağa kelepçelediğinde geri çekilmişti.

"Savaş lütfen bırak beni nolur bırak." Diye çaresizce yine yalvarmıştı Atlas. Savaş şimdiye kadar bir şey yapmamıştı ama diken üstündeydi. Gözüne saatlerdir minicik bir uyku bile girmemişti.

"Birlikte çok mutlu olacağız."

"Senin ve benim zamanım bitti anlıyor musun bitti. Biz diye bir şey yok artık olamazda. Bu kadar hayatsız olamazsın ya olamazsın!" diyerek çırpınmıştı sinirle Atlas.

Seviyor Sevmiyor -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin