§ Türkiye'nin Gözünden §
Katilin konuşmasının ardından 1 gün geçmişti. Herkes 'fazladan toprak' kelimesini duyunca tanıdığına ihanet etmişti, lakin biz yine birdik, beraberdik.
Bana saldıran olmazsa bende saldırmayacaktım. Sonuçta annemin bana öğrettiği buydu; "Eğer dökülecek kan varsa kan dök, aksi takdirde dökülen kan cinayete dönüşür."
Biz koridorda kendimize sarılarak, her 10 saniyede arkamızı kontrol ede ede ilerliyorduk. Aniden karşımızda bize doğru baltayla koşan Finlandiya vardı. Biz hemen duvarın yanına gittik.
Ama haksızlıktı, biz silahsızdık!
Bir anda baltayı bize fırlattı ve Almanya'yı kılpayı sıyırarak yanına saplandı. Almanya korkmuş bir şekilde baltaya baktı.
Finlandiya'nın arkasında beliren İsveç ise elindeki bıçağı İtalya ile bana doğru sallıyordu. Bıçağı İtalya'ya doğru saplamaya çalıştığında İtalya bıçağı iki eli ile tutup sıktı. Ama İsveç benim bile beklemediğim bir hareketle bıçağı elleri ile kavrayan İtalya'yı umursamayıp bıçağı aniden yukarı doğru sallayınca İtalya'nın göğüsünden çenesine doğru derin bir kesik oluştu.
Birden İsveç'in kafası koptu ve Finlandiya'nın başına balta saplanınca yere düşen Finlandiya'nın arkasında Almanya belirdi.
Almanya dizlerinin üzerine çökmüş, dolu gözlerle ellerini kulaklarının arasına alıp "Babama benziyorum, ben kötü biriyim, yeminimi bozdum." Gibi şeyler sayıklamaya başladı. Ve aniden yerde kafası kopmuş İsveç'in elindeki bıçağı alıp boynuna götürdü.
Türkiye: Hey hey hey hey! Ne yapıyorsun sen?! Kendine gel Almanya mantıklı düşün.
Almanya: Yeminimi bozdum, babama benzemeyecektim. Eğer kendimi onun gibi hissedersem başkalarına zarar vermemek adına kendi canıma kıyacağıma yemin etmiştim.
Türkiye: Bunu yapmak zorunda değilsin. Ayrıca Nazi'ye benzemiyorsun bir kere! Sen masumsun, sen sadece kendini savunmak için öldürdü-
Almanya: NEİN! NEİN! NEİN! NEİN! ANLAMIYORSUN. KENDİNİ SAVUNMAN İÇİN BAŞKASININ CANINA KIYMAYA GEREK YOK AMA BEN YAPTIM!
Diyip elindeki bıçağı boynunun biraz önüne hizaladı.
Almanya: Es tut mir leid... (Özür dilerim)
Bıçağı aniden boğazına saplaması ile etraf hem İtalya'nın hemde Almanya'nın kanı ile kan göletine döndü. Ve ben izlemek dışında hiçbir şey yapmadım. Belkide suç bende ha?
Almanya'nın kanı bulaşmış bıçağı elime aldım. Bıçak her ne kadar kanla kaplı olsa bile kan olmayan kısımlardan gözlerimin yansımasını görebiliyordum. Bekle... ben ağlıyor muyum?
Yanağıma dokunduğumda hissettiğim ıslaklık ile afalladım. Bıçağa tekrar baktığımda belki benim de ölmem gerekiyordur diye düşündüm. Tam bileğimi keseceğim sırada katilin asıl amacının bu olduğunu hatırlayıp aniden bıçağı fırlattım ve ellerimle kulağımı kapatıp bağırmaya başladım.
Türkiye: Ç̵̢͍̩̦̞͙̻̥̦̩̮̯̹͈̤͔͎̭̓͑̀̚I̸̛͓̍̒̄̉́́̊̓̀̏̇̀̋̓̊̋͊͑͝͝K̵̨̧̨̡͚̰͇͚̙̻̫͇̩̯͇͇̺͙̑́̿͛̒͒͗̾̍̿̽̽́̚̚Ỉ̴̧̖͚͕̮̖̫̮̐̔̋͂̉̎̓̈́͌̃̾̿̈́͌̈̓͆̐̔N̸̲̞̻̱͋͆͋̆̃̀̓̍̄̾͊͌̕͘͜ ̴̨̟̱̯̰͓͕̗̯͓̳̠̦̜̟͖̹͜͜͠K̴͈͍͓̣͎̞̰͔͇͓̻͕̹̠̥̪̯̺͚̦̗̪̅̃͋́̀̒̈́́̐́͗͒̋͆͒̍̇͆̊̓͜͠Ä̵̡̧͕̠͇̬͙͉̭̖͔̞̬́̌̏̈́́͑͛͌̎̋̌͋̔͗̀̀F̶̜͚͎̳̥͙̺̜̰́̒͗́͗̾̈́̀̑̓̈́͊̅͋͂̌͛̆̇̈̆͠͝͝Ȃ̵̛̞̭͓̪̞͈̹̒̒̀̂͋̏͊̇̾͂͑̉̀̀̾́͗̚͘̚M̷̨̝͓͍̳̙̟͖̳̝̝̗̦͖̘͗͛̈́̓͒͛̇̏̍̄̕͝͝D̴̙͓̹̻̠͔̙̣̩̖͊̓͛̈́͊̎̄̀̐̿͗̆͂͛́̋̚͘͝A̷̦̬̯̐̅̄̿̐̈́͒̓̈̔́̃̔͆̌̎̃̄̾͐͘̚̚͘͝N̷̨̖̦̰͔̄̅̿́͋̅̈́̈́́̎̿̄̎̌̋͂͠ ̸̨̡̨̱̘̖͕̣̜̼̜̺̜̤̺͍̘͚͈̫̱͇͚͇̀̓̄̒̋͂́͑̏̇̿̔̂̄͆͐̏̆̓̈́̕̚Ḩ̶̨̨̲̼͕̩͇͙̖̥̖̝̝͙̻͕̟̦͕̓̆͊̒̃̀͌̓̔̈́̃͝E̴̡̡̦͇̲͉̲̟̳̠̥̲̋̈́͗͐͊͗̌̋͛̔̀̓̕̕͠M̸̮̗̤̀E̶̮̩̦̲̜̹̭͕̩͖͙̙͖̟̋̄̇̈͆̋̊̍̈́̀̿̿́͘ͅŅ̴̪̗̭̝̻͙͖̮̣̱̰͎͍͇̼͙̻͙̝͉̰́̕ͅ!̴̡͚̹̹͖̭̙̱̰̪̼̹͚̖͒̌̀͗̀́͐̏̓͌́̑̽̿̋͑̍͘͜͝
Sanki düşüncelerimin beni terkedeceğini sanıp deli gibi bağırmaya kafamı duvarlara vurmaya başladım. B-bu çok fazlaydı. Dayanamıyordum.
Bir tarafta kafasız yatan İsveç, başına balta saplanmış Finlandiya, kansızlıktan ölen İtalya ve bıçakla boynu delinmiş 5 dakika geçmesine rağmen boynundan hâla oluk oluk kan akan Almanya. Sevdiklerim, arkadaşlarım hatta düşmanlarım bile tek tek gidiyordu.
O kadar fazla ağladım ki uykum gelmişti. Bir anda gözüm kapandı.
Bir odadaydım. Tepemde büyük bir pencere vardı ve içeriyi ay ışığı o pencereden aydınlatıyordu. Etrafıma baktığımda büyük, kristallerle donatılmış bir yerdeydim. Birden etrafta sis oluştu. Ve sisin içinde bir figür belirdi.
Osmanlı: Nasılsın Türkiyem?
Türkiye: Pekte iyi olduğum söylenemez, ama sorduğunuz için çok müteşekkirim sultanım.
Birden anneme sarıldım.
Türkiye: Seni çok özledim anne, beni neden bıraktın?
Osmanlı: Özür dilerim yavrum, öyle olması gerekti..
Hem ağlıyor hemde annemin kokusunu içime çekiyordum. Küçüklüğümde dahil ağladığımda asla bana "Sen erkeksin, erkek adam ağlamaz." demedi. Aksine canım yandığında bana ağlamamı ve ona içimi dökmemi isterdi. Bu sebeple annemle hem anne-oğul hemde dostluk ilişkimiz vardı.
Türkiye: Beni yanına alamaz mısın anne?
Osmanlı: Haşa! Ağzından çıkanı kulağın işitir mi? Ölmek mi istersin?
Türkiye: Ama ben çok yoruldum. Dinlenmeme izin ver.
Osmanlı: Ayılman gerek Türkiye.
Türkiye: Seni daha yeni bulmuşken bırakamam anne! Neden uyanmamı istiyorsun?
Osmanlı: Ana sözü dinle yavrum.
Gözümü açtığımda karşımda Fransa ve İngiltere vardı. Ellerinde de bıçak bana dik dik bakıyorlardı. Fransa'nın İngiltere'nin kulağına söylediği beni kendime getirerek gerçekliğe dönmemi sağladı.
"Kurtuluş Savaşı'nda alamadığımız topraklara şimdi sahip olmaya ne dersin hayatım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aramızdaki Hain-Countryhumans
Ficción históricaTAMAMLANDI Türkiye; Amerika'dan aldığı bir davet üzerine baloya gider fakat işler değişir ve baloda bulunan cesetle beraber Türkiye ve ekibi öldürülmeden katili bulmak ve hayatta kalmak zorundadırlar.