Daisy, Sebastian'nın dediğine gülerken çoktan üst kata çıkmışlardı. Odaya girdiklerinde Daisy çoktan Sebastian'nın kucağında uyumaya başlamıştı. Yavaşça yatağa yatırıp üzerini örttü, kısa süre kızı izledikten sonra yaptığı şeyi fark edip odadan çıktı. Aşağıya indiğinde şişelerden geçilmediğini gördü, derin nefes alıp boş şişeleri çöpe attı dolu olanlarıda dolaba geri koydu.
Koltuğa geçtiğinde duran telefonu gördü, Chris'e mesaj atmalı mıydı? Eli telefona giderken yaptığının doğru olup olmayacağını düşünüyordu. Chris'in endişelenmesini istemezdi, kendisinden de mesaj atamazdı. Ne diyecekti? Ben kardeşinin yanına geldim, sarhoştu ve bende onu odasına götürüp yatırdım mı? Bunu kesinlikle demeyecekti bu yüzden telefonun ekranını açtı, şifresi olmayan telefon hemen açılırken şifre olmamasına sevinmişti. Hızla mesajlara girip Chris'i buldu, kayıtlı olma şeklini görmezden gelmeye çalışarak sarhoş olduğunu, nerde olduğunu ve şarjının bitmek üzere olduğunu yazıp telefonu tamamen kapattı.
Yavaşça koltuğa uzandığında bir süre tavanla bakıştı, Sebastian Stan bile olsanız tavanla bakışmak kaçınılmaz oluyordu. Şu an burda olmaması gerekiyordu, kızın onu değilde Chris'i aramış olması gerekiyordu. Düşünürken gözleri kapanıyordu, çok fazla düşünmenin kendisine iyi gelmediğini düşünüp gözlerini kapattı.
Kız gözüne gelen aydınlıkla gözlerini açtı, etrafa bakındığında odada olduğunu gördü. Tamam, kız kesinlikle buraya ne zaman geldiğini hatırlamıyordu. Sarhoş uyuduğunu unutup hızla yataktan kalktı, vücudundan çıkmayan alkol boş midesinde sallanırken odadan çıktı. Koridorun diğer ucundaki merdivenlere gözünü kısarak baktıktan sonra derin nefes aldı, merdivenlere doğru koşmaya başladı. Hızını alamayıp merdivenlerden hızla inerken koltukta yatan kişiyi görünce durmak istemişti ama ayağı kayıp yere düşmüştü.
Sebastian duyduğu sesle irkilerek uyandı ve hemen ayağa kalktı, yerde yatan kızı görünce kahkaha attı ve ona doğru ilerledi.
"Ah... Tam bir küçük çocuksun."
Daisy yana doğru atıp kendini sırtüstü pozisyona gelmişti, ellerini iki yana doğru açık dururken kısık gözlerle Sebastian'a bakıyordu. Onun gerçekten burda olup olmadığını anlamaya çalışıyordu, ya çok sarhoştu ve onun hayalini görüyordu ya da gerçekten burdaydı. Eliyle hızla Sebastian'nın ayağını tutmak için hamle yapınca Sebastian ne olduğunu idrak edememişti. Kız gerçekten onun burada olduğunu anlayınca hızla ayağa kalktı, dengesini sağlamaya çalışırken konuşmaya başladı.
"Gerçekten burdasın..."
Kafasını kaldırıp mavi gözlerin içine baktı, kendini inandırmaya çalışarak konuştuktan sonra endişeyle konuşmaya başladı.
"Neden burdasın?!"
"Sakin ol Diana, beni sen çağırdın."
"Siktir ordan..."Sebastian ağzını kapatınca sesi boğuk çıkmıştı, kızın küfür etmeyeceğini anlayınca elini geri çekti.
"Chris yerine niye seni arayayım?"
"Bu sefer yanlışlıkla değil, bilerek aradın."Kız elini alnına vururken bunu bir daha yapmaması gerektiğini not etti kendine.
"Lmao, yoksa abinin arkadaşıyla konuşman yasak mı?"
Sebastian alayla konuşunca Daisy ona yandan bir bakış attı, onun bu olaydan zevk alması birazcık ama çok az biracık sinirini bozuyordu. Sinirle onun omzuna vurup konuşmaya başladı.
"Kimse benim kimle görüştüğüme karışamaz."
Sebastian'nın bakışları ise öyle mi dersin? diyor gibiydi. Kız gülünce Sebastian'da güldü, yavaşça koltuğa doğru ilerlediler ve oturup ayaklarını masaya uzattılar.
"Tamam, belki Chris birazcık karışıyor olabilir."
Daisy konuşunca Sebastian kafasını geriye atarak güldü, o gülmeye devam ederken kız yanındaki kumandayı alıp televizyonu açtı. Açılan magazin sayfasında kendini görünce küçük dilini yutacak gibi olmuştu, Black Widow'un castından bahsediyorlardı. Hızla ayağa kalkıp telefonuna bakındı, Sebastian'nın yanında olduğunu görünce hızla onun üzerine eğilip telefonunu aldı. Hızla doğrulurken düşecekti ki Sebastian belinden tutup onu kaldırdı. Telefonu açıldığında düşen bildirim sesleriyle birlikte yüzünü buruşturdu.
"Sikeceğim ama."
"Bu kadar ağzı bozuk olamazsın."Sebastian kızın telaşına keyifle gülerken konuşunca kız ona yandan bir bakış atmıştı. Kız gelen ilk aramayı açıp kulağına koyduğunda annesinin sesini duydu.
"Daisy Diana Evans! Her yerde seni arıyoruz! Hemen eve geliyorsun!"
"Anne... Teknik olarak ben artık 27 yaşındayım. Bana karşı biraz daha sevgi dolu ve sakin olabilirsin."Sessizce konuşunca annesinden bir süre ses gelmemişti, kız konuşacakken bu sefer babasının sesini duydu.
"Daisy, artık eve gelir misin? Akşam kutlama yapmak için güzel sebeplerimiz var."
Annesinin aksine babasının sakin sesini duyan kız babasının sesiyle bedenine yayılan rahatladığı hissetmişti.
"Tamam, geleceğim baba."
"O zaman akşam görüşürüz Daisy'm."
"Görüşürüz."Daisy kapatacakken babasının sesini tekrar duydu.
"Seni seviyoruz Daisy."
"Bende seni baba."Aramayı kapatıp telefonu koltuğun diğer tarafına fırlattı, kendiside eski yerine geçerken bir süre sessiz kaldılar. Daisy bir önceki sabahtan sonra bir şey yemediğini fark edince derin nefes alıp kafasını Sebastian'a çevirdi, kızın kendisine baktığını fark eden Sebastian'da yavaşça kıza doğru döndü. Daisy dişlerini göstererek gülümsedi ve konuşmaya başladı.
"Acıktım."
Sebastian önce şaşkınlıkla durdu ve sonra kahkaha attı.
"Yemek yapardım ama çok başarılı olduğum söylenemez."
Daisy ayaklarını sallarken konuşunca Sebastian gülmeyi kesti, kız bakışlarını ona çevirip bakınca konuşmaya başladı.
"Kahvaltıya gidelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
High
Teen Fiction"Kalbimi kırdın." Daisy kahkaha attı, Sebastian kesinlikle drama queen bir insandı, kız gülmeye devam ederken göz kırptı ve konuşmaya başladı. "Alışırsın." *İlk bir kaç bölüm texttir *Yaş farkı ve cinsellik içermektedir