(17) "Yağmur Yüreklim"

101 79 9
                                    

"Ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu

gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş

tedirgin gülümser çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var

çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili

hiç bir anı tek başına yaşayamazlar her an ötekisiyle birlikte her şey onunla ilgili"

Atilla İlhan

┅┅┅┅┅┅┅༻❁༺┅┅┅┅┅┅┅

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

┅┅┅┅┅┅┅༻❁༺┅┅┅┅┅┅┅

Gözlerimi araladığımda yüzüme vuran güneşin ışığı gülümsememe neden oldu. Burnuma gelen kokular sanki huzurun kokusuydu. Beni saran kolların sahibine döndüğümde ışıkta parıldayan sarı saçlarını gördüm. Elimi uzatıp saçının tutamlarına dokunduğumda gözlerini araladı. Ela gözleri kehribar rengine dönmüştü. Kusursuz yüzü yakından daha gösterişliydi. Gülümseyerek havadaki elimi tuttu ve avuç içime dudaklarını bastırdı. Daha sonra belimdeki eliyle beni kendine çekti ve kollarının arasında aldı. Saçlarımı öptü ve defalarca kokladı. Evet saçlarım vardı. Hafifçe geri çekildi ve saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Saçlarım gün ışığında volkan gibi parlıyorlardı. Bu her neyse eşsiz ve büyülü bir histi.

"Bana güvenmeni istiyorum" diyen Adin'e boş boş bakıyordum. Gülümsedi ve "Her şeye ve herkese rağmen Beste" dudaklarını alnıma yasladığında gözlerimi kapadım. "Güvenmeni istiyorum" diye mırıldandı. Bir ses kulağımı tırmalamaya başladığında kaşlarımı çattım. Bir türküydü ama adı aklıma gelmiyordu.

"Son vapur da ayrıldı limandan. Son tren içimi çizipte geçti"

"Bir bir ışıkları söndü odaların. Kapılar gözlerini uykulara kapadı"

"Yarim, yağmur yüreklim. Uyuyor musun?"

"İçimde kırılıp kalır ağlayan sesin. Susar yüreğimde yüzün, soluğun susar." ses artık daha da net geliyordu. Derin bir nefes alıp uyandığımda bir yatakta olduğumu gördüm. Kafamı yanımdaki koltuğa çevirdiğimde Adin'in kafasını yatağa yaslayıp türkü söylediğini gördüm.

"Sarınıp yarama gitsem, çare değil ki. Yüreğimde yangın çıkar, bu şehir yanar" sesinin etkileyici bir güzelliği yoktu ama elimi tutup uyumam için türkü söylüyordu. İşte bu etkileyiciydi.

Elimi hareket ettirmiş olmalıyım ki kafasını kaldırıp bana baktı. Diğer elini çenesine koydu ve yatağa yasladı. Türküye kaldığı yerden devam ederken yatakta hafifçe doğruldum.

"Oy dilsizim, oy gülmezim, yağmur yüreklim. Oy çiçek bakışlı yarim, rüzgarım benim" gözlerindeki derin anlam giderek çoğalıyordu.

"Sensiz yaralıdır zaman, yıllar yaralı. Sararır içimde hüznün, ömrüm sararır" sertçe yutkunduğumda elimi kaldırdı ve rüyamda öptüğü gibi avuç içimi öptü.

Mahru |yenilgi| •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin