(19)"Nefes" -Final-

91 63 8
                                    

Hepinize merhaba bugün final bölümüyle son kez mahrunun satırlarında beraberiz. Bu kitap kendimi geliştirmem açısından çok çok önemliydi. En güzel tecrübem oldu. Yeni kurgularla yeni dünyalarla ve yeni karakterlerle yeniden buluşmak dileğiyle iyi okumalar ♡

Yıldıza tıklayıp oy verirsen sevinirim ♥︎
______________________________________

5 yıl sonra

06.12.2029

Beste

"Kuzey! Yemeğini unuttun" koşarak mutfağa girdim. Hazırladığım sandiviçi Kuzey'in eline tutuşturdum. Çantasına yerleştirdi.

"Yenge çok fazla abartmıyor musun?" dediğinde kaşlarım çatıldı. Üzerindeki montun fermuarını çektikten sonra "Neyi?" diye sordum.

"Çocuk değilim ben" gülümseyip saçlarını karıştırdım.

"Benim için öylesin" dediğimde yüzünü buruşturdu.

"Okuldaki herkes neden dalin koktuğumu soruyor" kollarımı göğüsümde birleştirdim.

"Kimmiş onlar" gözlerini devirdi ve nefesini verdi.

"Önemli olan bu mu sence" hafifçe eğildim ve bozduğum saçlarını düzelttim.

"Kızların dalin kokusunu sevdiğini bir dergide okumuştum" dedim ve imalı bakışlarımı gönderdim.

"Bundan banane" bakışlarım işe yaramamıştı.

"Eminim Elif de seviyordur" dudakları hafifçe aralandı.

"Seviyor mudur?" diye sorduğunda gülümsedim.

"Bugün saçlarını koklamasını iste" dediğimde o da gülümsedi.

"Sen bir tanesin" deyip kollarıma atladığında onu kaldıramayacağımı biliyordu. Hafifçe sırtını okşadıktan sonra geri çekildi.

"Ben gidiyorum. Servis gelmiştir" dediğinde kafamla onayladım. Ayakkabılarını giydikten sonra bana el salladı. Merdivenleri inerken arkasından baktım ve daha sonra kapıyı kapattım. Doktorum vitamin eksikliğim olduğunu söylemişti bu yüzden erken saatlerde çok fazla ilaç kullanıyordum.

Yatak odasına girdim ve ağzı açık uyuyan Adin'e baktım. Her sabah aynıydı. Kuzey gitmeden önce abisini görmek istiyordu ama Adin hep uyuyor oluyordu. Bugün bir farklılık yaratıp onu erken uyandıracaktım çünkü bugün özel bir gündü. Yanına yaklaştım ve yanağına tokat attım.

"Aşkım iyi misin?" diye sordum. Elini yanağına koydu neler olduğunu anlayamıyordu. Kısık gözleriyle bana baktı. Hafifçe saçlarını sevdim. "Rüya gördün. Hadi kalk" dediğimde gülümsedi.

"Biraz daha uyuyacağım" dediğinde derin bir nefes aldım. "Uyan" kafasını olumsuz anlamda salladı arkasını dönmek için yeltendiğinde kolundan tuttum. Tekrar bana döndüğünde göğsüne ve koluna vurmaya başladım. Belimden tutup kendine çekti. Yatağa düştüğümde elini yanağıma yasladı.

"Niye vurdun bana?" diye sorduğunda yutkunup tavana baktım. "Anladıysan niye söylemiyorsun?" dedim.

"Soruma soru ha?" deyip yatakta doğruldu. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Bu cesaret nereden geliyor?" diye sorduğunda gülümsedim.

"Söylemem" sinsice sırıttı. "O zaman senin ceza vaktin gelmiş. Uşaklar hemen bu cadının kellesini getirin" diye bağırdığında güldüm ve kollarımı boynuna doladım.

"Hayır kralım lütfen. Ben sadece fakir bir cadıyım" kaşlarını çattı ve diğer bacağını belimin yanına koydu. Saçları alnıma değiyordu.

"Yalvarırsan belki affedebilirim küçük cadı" dedi ve burnuma dokundu. Şimdi her şeyin tam zamanıydı. Ona itiraf etmeliydim ve bu anı ölümsüzleştirmeliydim.

"Çünkü eğer beni öldürürseniz-" yaklaşıp dudağımdan öptü ve geri çekildi.

"Evet devam et lütfen" dedi. Çok stresliydim. Evlendiğimiz günden beri bu anı bekliyordum.

"Eğer beni öldürürseniz iki kişi ölmüş olacak" dediğimde kaşları çatıldı. Daha sonra gülmeye başladı.

"Evet haklısın pis cadı. Eğer sen ölürsen ardından kendimi de öldüreceğim" dediğinde gülümsedim.

"O zaman 3 can almış olacaksınız bayım" kaşları tekrar çatıldı. Ne söylemeye çalıştığımı anlamıyordu. Pijamamın cebinden ultrason görüntüsünü çıkarttım.

"Ve aynı zamanda bir çekirdek aileyi parçalamış olacaksınız" elimdekinin ne olduğunu görmemişti. Kaldırıp yüzüne doğru tuttum.

"Çünkü ben hamileyim" sesim titreyerek söylediklerime karşın bakışları donuklaştı. Ardından doğruldu ve yatağa oturdu. Bende aynısını yaptığımda gözlerimdeki yaşlar yanaklarıma hücum etmek için tek bir söz bekliyordu. Ela hareleri bana döndü.

"Sen?" kafamı salladığımda ağlamaya başladım. Hızlıca bana sarıldı. "Kurban olurum!" diye bağırdı ve saçlarımı okşadı. Ellerimi sırtına koydum ve gözyaşlarımı omuzuna akıttım. Tekrar oturduğunda gözlerinden akan yaşları gördüm. Elini karnıma koydu "Ne zaman öğrendin?" diye sorduğunda derin bir nefes aldım.

"Bir hafta önce" elimi elinin üzerine koydum. "Baba oluyorum" diye mırıldandı. Kafamı salladım ve "Baba oluyorsun" karnıma baktı ve "ya iyi bir baba olamazsam" dedi.

"En iyi baba olacaksın" dediğimde bakışları bana döndü. "Olacağım. En iyi eş ve en iyi baba ben olacağım" dedi. Hızlıca ayağa kalktı ve dolabı açtı.

"Nereye?" diye sorduğumda bana döndü. "Hazırlan. Alışverişe gidiyoruz" yanaklarımı sildim ve hızlıca ayağa kalktım. Tekrar bana döndü ve belimi kavradı. Bana sıkıca sarıldı. "Teşekkür ederim. Beni düzgün bir adam ve baba yaptığın için" dedi. Bakışlarım yatağın üzerindeki düğün fotoğrafımıza kaydı. Kırda dans ediyorduk. Arkada ağlayan Bartu ve Eylül vardı. Annemler hemen yanımızda dans ediyorlardı. Üzerimde dizlerimin üzerinde biten gelinliğim vardı. O gün kendimi en güzel hissettiğim ikinci gündü. Birincisi ise doğum günümdü.

Kendimi güzel ya da çirkin hissetsem de hep yanımda onlar vardı. Değersiz hissettiğimde değerli olduğumu anladığım yerdi onların yanı. Karnımdaki minik melek böyle bir ailede büyüyecekti. Bu nasıl güzel bir kaderdi.

Kader onunlaydı, ve biz de onunla olacaktık. Her şeye rağmen hep yaptığımız gibi birlik olacak birbirimizi koruyacağımıza söz veriyorum.

Benim hikayem bu kadardı. Hep mutlu olmak dileğiyle.

Mahru |yenilgi| •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin