"Cidden mi yani? Lunaparka gidip eğlenecek miyiz tüm gün?" Dedim sıkılmış bir şekilde. Buluşup sohbet ettikten bir süre sonra hepimiz sıkılmıştık ve Jiwoo bu fikri ortaya atar atmaz Jungkook ona arka çıkmıştı. Seokjin ve Jimin de bu fikri beğenmişti. Uzun zamandır doğru düzgün eğlenmiyorduk ama bunu da yapmamıza gerek yoktu bence.
"Çoğunluk kabul ettiğine göre sen de ayak uydurmalısın Hoseok. Hadi kalkın lunaparka gidiyoruz!" Jungkook coşkulu bir şekilde konuşurken ayaklanmıştık bile. "Neyse iyi olur. Gidelim." Ağzımda gevelediklerimi kimse duymamış ve biz de Seokjin'in arabasına binip en yakın lunaparka gitmiştik.
"Vialand'a gitsek daha güzel olurdu aslında. Orada ki oyuncaklar daha dehşetli ve eğlenceli." Dediğimde hepsinin bakışları bana dönmüş ve tek kelime etmeden yaklaşık bir dakika bana baktıktan sonra jeton almaya ilerlemiştik. Tamam, canım bundan sonra tek kelime etmezdim.
İstemediğimiz kadar jeton aldıktan sonra Jimin'in isteği üzerine atlı karıncaya binmiştik. Başta şaka yapıyor zannetmiştik fakat o gerçekten çok ciddiydi ve bunu yeterince gösterdikten sonra sorgulamadan jetonları yetkili kişiye verip herkes bir ata binmişti.
"Videoya alıyorum!" Diyen Jimin sayesinde oturuşumu düzeltip ata daha sıkı tutunmuştum. Bu ne saçma bir şeydi?
"Hey! KAÇMA!" Buna benzer birkaç ses duyarken bakışlarımız o tarafa dönmüştü. Yine siyahlı adamlar ve biz... Sanırım bela çekmeye başlamıştık fakat bu sefer bir değişiklik vardı. Polisler. Evet, polisler siyahlı adamları kovalıyordu.
"OLDUĞUNUZ YERDE DURMAZSANIZ ATEŞ AÇARIZ!" Polislerden biri bunu söylediğinde herkes bir yerlere saklanırken biz buraya çivilenmiş gibi olan biteni izliyorduk. Jimin ise izlemekle kalmıyor çekiyordu da. Neden çektiğini sorduğumda hatıra kalmasını istediği için bunu yaptığını söylemişti. Aman ne hatıra!
Adamlar ve onların peşinde ki polisler kaybolmuşlardı. Az önce yaşadığım korku yerini sakinliğe bırakırken atlı karıncanın süresi bitmişti. Bundan pek bir şey anladığım söylenemezdi. Zaten çocukken binerdim buna. Şimdi koca insanlar olmuştuk. Atlı karınca da neyin nesiydi ya?
"Amerikan filmlerindeymişim gibi hissettim!" Diyen Jimin'i takmayıp başka oyuncaklara göz atmıştım. "Neye binelim?" Dedim arkadaşlarıma. "Discovery! Evet, ona binelim." Jungkook'un heyecanla baktığı alete gözlerimi çevirdiğimde yutkunmuş olabilirdim.
"İyi binelim." Dedi Seokjin. "Hayır, ben binmek istemiyorum."
"Ne o? Korkuyor musun?"
"Evet, korkuyorum." Jiwoo kolumu tutup "Hadi abi! Bir kerecik bineceğiz sadece." Dedi. Bu kamikazenin yuvarlak şeklindeki hali gibi bir şeydi ve daha korkunçtu! "Lütfen abi. Ben yanında otururum." Koluma giren kardeşimle o tarafa ilerlemiştim korkuyla. Tamam, bunu yapabilirdim. Görevlinin bizi yönlendirmesiyle oturmuştuk. Hareket etmediği her saniye beni daha çok geriyor, kalbimin daha hızlı atmasına sebep oluyordu. Aksiyon mu yaratmaya çalışıyorlardı?!
Discovery sallanmaya başlamasıyla çığlık atmamak için kendimi tutarken kardeşimin elimi tutması beni biraz daha cesaretlendirmişti. Evet, birkaç dakika önce hepsine Vialand'a gidelim demiş olabilirdim. Orada daha çok korkacaktım ama Vialand daha havalıydı. Hem belli bir ücret ödeyip istediğimiz her şeye binebilecektik. Burada jeton parası vermek yerine ona gidebilirdik bence.
Tamamen ters konuma geldiğimizde gözlerimi sıkıca yummuştum. Bu gerçekten korkunçtu! Bir süre havada o şekilde asılı kaldıktan sonra sert bir düşüş yaparak tekrar aynı konuma gelmemiz nevrimi döndürmüştü.
Çığlıklar hava da uçuşurken ben ne zaman ineceğimi hesap etmeye çalışıyordum. Evet, ters bir şekilde dururken bunu düşünüyordum. "BU MÜKEMMEL BİR ŞEY!" Jimin bindiği alete hayranlığını ifade ederken Seokjin "BİR DAHA BİNELİM!" Demesi tepemin tasını attırmasına sebep olmuştu. "LÜTFEN BİR DAHA! BİR DAHA!" Akıl sağlığımı kaybediyordum galiba.
"SEOKJİN SENİ 5 KERE BİNDİRECEĞİM BEN! MERAK ETME!"
Discovery aynı hareketleri tekrarlamaya devam ederken arkadan acıklı bir müzik çalması iyice sinirlerimi bozmuştu. Eğlenmeye mi gelmiştik? Yoksa ağlamaya mı?
Nihayetinde aletin süresi dolduğunda görevli inmemiz için önümüzdeki demiri ve kemerleri açmıştı fakat ben inebileceğimden emin değildim.
Midem bulanıyor, başım dönüyordu. Fazla eğlenmek sağlığa zarardı bence.
Koltuktan indikten sonra başım döndüğü için üstünde kaban, saçları geriye taranmış ve elinde telefonuyla bir şeyler konuşan adamı Yoongi zannetmiştim.
Bir dakika! Bu oydu?
"Abi iyi misin?" Kafamı sallayarak Jimin'e ileri de duran adamı işaret edip "Bu Yoongi mi? Yoksa ben hayal mi görüyorum?" Dedikten sonra o da o yöne bakmıştı. Yüz ifadesi saniye saniye değişmişti. Şaşkın bir hal almıştı. "Onun burada ne işin var be? Bu adam mafya değil mi? Lunaparkta ne yapacak?"
"Polisten kaçan adamlar onun adamları olmasın?" Dedim. "Olabilir." Başka tarafa bakan Yoongi tam bizim durduğumuz yöne kafasını çevirdiğinde bizi görmüş ve tek kaşı havalanmıştı. Telefonunu kapatıp bize doğru yürümeye başlamıştı. Hayır, ama!
"Hoseok seni burada görmeyi beklemiyordum." Ben de Yoongi. Ben de. "Sen ne yapıyorsun burada?" Dedim. "Ufak bir koşuşturma oldu az önce. Etrafı kontrol ediyordum." Kendine dikkat etmesi gerekirken ayaktaydı. Deli miydi?
"Sen delirdin mi? İyileştin mi de ayaklanıyorsun?"
"İyiyim. Dün kontrole gittim. Doktor çabuk iyileştiğimi söyledi. Siz de sanırım eğlenmeye geldiniz?" Dedi sorarcasına. "Evet." Diye yanıtladım onu. "Güzel. Ben de katılabilir miyim? Belki konuşuruz."
"Olur!" Seokjin'in benim adıma konuşması pek hoşuma gitmese de belli etmemiştim. "Gondola binelim mi?" Dedi Jimin. "Hayır, gondol tehlikeli." Diyen kardeşim beni bir hayli şaşırtmıştı. "Discovery hiç tehlikeli değildi yani?"
"Abi en iyisi dönme dolaba binelim. Hatta biz Jungkook'la gidiyoruz bile." Sevgilisinin elini tutup o tarafa koştururken Seokjin ve Jimin de arkasından gitmişti. "Biz de gidelim mi? Belki dönme dolap en tepeye geldiğimizde durur da şehir ayaklarımızın altına serilir. Ben de bu güzel manzara karşısında seni seyrederim."
Jungkook ve Jiwoo bindikten sonra Seokjin ve Jimin de sıradakine binmişti.
Yoongi benden önce davranıp hala yerimde durduğumda "Gelmeyecek misin?" Demesiyle irkilmiştim. Dalmıştım çünkü. "Gelsene." Diğer yerler de oturan arkadaşlarım bana baktığı için daha fazla bekletmek yerine Yoongi'nin karşısına oturmuştum.
"Sana dediklerimi düşündün mü?" Dönme dolap hareket etmişti. "Yoongi sana inanmamı benden beklemen gerçekten komik."
"Neden komik?" Dedi. "Sence neden olabilir? Bunca yıl seni sevdim. Beni fark edebilmen için elimden geleni yaptım ama sen bilerek cevap vermedin. Şimdi ise attığım birkaç videoyu görüp benimle eğlenip üstüne de bunları söyleyip sana inanmamı bekleme benden."
"Ben gerçekten çok ciddiyim." Dönme dolap ikinci turunu tamamlarken tekrar tepeye doğru ilerlemeye başlamıştı. Rüzgar tenime değiyordu ve bu biraz üşümemi sağlamıştı.
Birbirimizi izlerken dönme dolabın durmasıyla dengemi kaybeder gibi olmuştum.
"Elektrikler mi gitti? Ya hayır ama! Tam da zamanını buldu." Dönme dolabın aşağısına baktığımda her şeyin çalıştığını görmüştüm. "Ben durdurdum." Bu ne zaman ve nasıl yapmıştı?
"Şehir ayaklarımızın altında ve ben en güzel manzaranın karşısındayım." Dedi. "Yoongi yapma."
"Bak gerçekten ciddiyim. Seni kandırmak gibi bir niyetim yok. Evet, bu durum benim hoşuma gidiyordu ama şimdi böyle değil." Ellerime uzandı ve tuttu. "Bize bir şans vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Beni bu hayatta sahiden seven kişi sensin ve seni kaybetmek istemiyorum. Hayatımın en değerli varlığı haline getirmek istiyorum."
_____
Üşenmedim attım size bir bölüm ehe shehejksDiscovery(?) konusunda emin değilim. Yani adı Googleda böyle yazıyordu. Ben adını başka bir şey diye biliyordum ama neyse önemli değil zaten.
Sonra ki bölüm de görüşürüz💖💕💘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
First Love |Sope✔
RomanceHoseok YouTube kanalı 1 milyon aboneye ulaştığında ilk aşkını anlatacağına söz vermişti.