28

223 22 2
                                    

Patlamış mısırı da patlattığıma göre seçtiğim filmi izleyebilirdim. Uzun zamandır aklımdaydı. Şimdi de boş kaldığıma göre oturup izleyebilirdim. Geçen gün Yoongi ve arkadaşlarını gördükten sonra yanımıza gelmişti. Onun peşinden geldiğimi zannetmişti. Seokjin'in arkadaşlarını beraber dinlemiştik bir süre. Sonra da bir yerlere gidip oturmuştuk. Yalnız kalmak iyi geliyordu bana.

Tam koltuğa oturmuştum ki kapının çalmasıyla yerimden kalkmak zorunda kalmıştım. Kim gelmişti ya? Filmimi izleyecektim!

Kapının deliğinden bakmayı tercih etmeyip anahtarı 2 kez çevirdikten sonra kolunu indirip açmıştım. "Selam." Kapının kenarına yaslanmış bana bakıyordu. "Selam?" Dedim şaşkınlıkla. Ben kenara çekilmeden içeri girmişti. Ceketini çıkarırken "Tek misin?" Dedi. "Evet, Jiwoo Jungkook'la beraber." Görümcecilik yapmak çok güzel oluyordu ama bir yere kadar yapabiliyordum işte. Jiwoo sonra kızıyordu. "Ne yapıyorsun tek başına?"

"Film izliyorum. Sen de bana katılsana." Beraber salona geçip televizyonun tam karşısında ki koltuğa oturmuştuk. "Olur. Uzun zamandır film izlemiyordum." Adam doğramaktan vakit bulamıyordu herhalde. "Geleceğini söyleseydin bir şeyler daha hazırlardım." Dedim. Mısır yetersiz kalacakmış gibi hissediyordum. "Kendini yormanı istemediğim için sürpriz yapmak istedim." Bir şey demek yerine filmi başlatırken ağzıma birkaç tane mısır atmıştım bile.

O da filme odaklanmıştı benim gibi. İlk birkaç dakika ikimiz de ses çıkarmadan filmi izlemiştik fakat bir süre sonra sıkılmış gibiydi. Mısırı ağzına atmak yerine oynamaya başlamıştı. Ben ise onu umursamayıp yemeye devam ediyordum. Heyecanlı bir filmdi ve şu an sadece onu izlemek istiyordum.

Elimi yine kaseye daldırdığımda bileğimden tutup kaseyi önümden almıştı. Ben daha neyin ne olduğunu anlayamadan dudaklarımızı birleştirmişti. Bu şekilde mi yani ama!

Bedenini bana çevirirken daha da yaklaşmıştı. Çok uzamadan dudaklarımızı ayırınca birdenbire terlemiştim. "Böylesi daha heyecanlı değil mi sence de?" Yağlı ve terli bir şekilde öpüşmek hoşuna gidiyorsa buna bir şey diyemezdim. "Elimi yıkasam iyi olacak." Kalkacak gibi olunca izin vermemişti. "Bir şey olmaz." Yüzü yüzüme o kadar yakındı ki nereye bakacağımı şaşırıyordum. O da ben daha fazla şaşırmayayım diye bu sefer de dudağımın kenarını öpmüştü.

Sanırım bakacağım yeri bulmuştum. Evet, tavan.

Minik minik kondurduğu öpücüklerin yolu boynumu bulmuştu. Sakin ve nazik bir şekilde bastırıyordu dudaklarını. Sanki alıştırmaya çalışır gibi ama ben alışamıyordum. Film oynamaya devam ederken koltukta saçma sapan bir pozisyonda ileriye doğru gidiyorduk. "Elim uyuştu Yoongi." Dedim. Evet, o yağlı elim. Rahatsız edici hissediyordum. "Saçına değecek şimdi. Bitleneceksin." Boynumda kıkır kıkır gülmesi beni de huylandırmıştı.

"Uzun zamandır bu şekilde hayaller kurmuyor musun? Şimdi ise kaçmaya çalışıyorsun." Göz devirdim dediklerine. "Komik değilsin." Yüzünü yüzüme eşitledi. "Komik olmaya çalışmıyorum zaten." Bileğimi kaldırdı. "Bu elin mi beni bitlendirecek?" Saçma bir sahne yaşıyorduk gerçekten. "Hı hı." Dememle dikkatlice baktı elime. "O zaman temizleyelim." Serçe parmağımı dudaklarının arasına hapsettiği an ağzım açık kalmıştı.

Dilini parmağıma sürterek temizleme işlemini kısa tutup sırada ki parmağıma geçiş yapmıştı. Hepsini mi böyle temizleyecekti?!

"Yoongi ne yapıyorsun?" Dedim al al olan yanaklarımı gizlemeye çalışarak. "Yalnız kalmak için sence de çok geç kalmadık mı?" Orta ve işaret parmağımı da aynı anda dudaklarının arasına aldığında gözlerini gözlerimden ayırmadı. Bunun sonu pek de iyi olmayacak gibiydi. Şu an da tek yapmak istediğim şey yüzümü bir yerlere gömmekti. İçim içime sığmamaya başlamıştı. Bir miktar heyecanla kalbim daha çok hızlı atıyordu.

First Love |Sope✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin