"beyler ben n'apacağım şimdi çıkışta?" sabahtan beri çıkışta ne yapacağını soran kuroo yine görmezden gelineceğini bildiği bir soru sordu. "ya oğlum sen değil miydin eğlendiğine emin olduğun sürece mesele yok diyen? eğlendir işte çocuğu amk." diye yanıtladı onu tanaka kafasını telefonundan kaldırmadan.
"hayırdır kuroo kimi eğlendiriyor, orospu mu olmuş?" dedi nishinoya tanaka'yı kalkması için dürterken. ryu "geç amın evladı geç." diye mırıldanırken kuroo noya'nın arkasından bir tekme savurdu, "terbiyesiz piç."
"kanka benim çok iyi bi' fikrim var." diye yükseldi arka sıradan hinata. kuroo arkasına döndü ve dinlediğini ifade edecek biçimde kafasını salladı. "bak şimdi koçum gidiyorsun önce çıkışta sınıfının önüne. sınıfın önünden, bak burası önemli, sınıfının önünden alıyorsun."
"bu ne aq keko musunuz?" diye göz devirdi noya. "ben değilim ama kuroo öyle." diyip devam etti shoyo, "sonra çocuğu alıp parka götürüyorsun gerisini de sen düşün."
"bence internet kafeye götür." diye seslendi tobio ve devam etti "kenma sever oyun oynamayı." kuroo hızla ayaklanıp "bak onu doğru dedin işte. aranızda bi akıllı bu çocuk. hepiniz ekmeğe basmış gibisiniz." dedi ve herkesin arasından geçip kapıya kadar gitti. "şimdi ben bi' çok sevgili tsukishima arkadaşımızı ziyarete gideyim özlemiştir beni." dedi ve sırıtarak koridorda koşar adımlarla dil sınıfına yöneldi.
"aramızdaki tek akıllının tobio olduğunu yeni fark etmesi kötü olmuş." dedi noya oturduğu yere iyice yerleşirken. tanaka da onu "camış gibi oturma bana yer kalmıyor." diyerek itekledi.
o sırada koridorda tsukishima'yı gören kuroo'nun yüzündeki gülümseme aniden silindi, "niye sınıfında değilsin lan sen?" diye çıkıştı sarışına. "hayırdır bana diye gelip başkasına mı bakacaktın?" yanıtladı onu kei sırıtırken. "yavşak herif yürü sınıfına gidiyoruz." dedi kuroo gözleriyle ileriyi işaret ederken, bir yandan da kei'yi itekliyordu.
o sırada arkalarından "tsukki!" diye bağıran bir ses duydular ve ikisi de aynı anda arkasını döndü. kei gözleriyle karşıdan yaklaşan yamaguchi'ye bir şeyler demeye çalışıyor gibiydi, kuroo ise bir ona bir de yamaguchi'ye bakıyordu.
"nereye gidiyorsun?" diye sordu tadashi hevesle. "kuroo'yla sınıfa gidiyoruz." diye yanıtladı onu kei. "ha sayısallara mı? tamam o zaman." çocuğun sesindeki hevesin soluşunu kuroo bile hissetmişti. tsukishima da hissetmiş olacak ki hızla cevap verdi, "hayır, bizim sınıfa gidiyoruz. gel birlikte gidelim."
tadashi'nin gözleri tekrar parıldadı, sessizce "olur." dedi ve yine sessizce ikiliye eşlik etti. sınıfa vardılar ve tadashi kei'yle konuşurken kuroo'nun tek yaptığı ders çalışan, arada kafasını kaldırıp akaashi'ye bir şeyler soran kenma'yı izlemekti.
bir ara göz göze geldiler, tetsuro gözlerini kaçırmadı. kenma da bir süre kaçırmamaya çalışıp, sadece çalışabilmişti ama başarılı olduğu pek söylenemezdi, ona gülümsedi. tebessümünü görünce kuroo bi anda kendine çeki düzen vermeye çalıştı ve bu, kenma'yı güldürdü. sonra hafifçe el sallayıp önündeki kağıda bakmaya devam etti kenma. kalemini sallayıp hâlâ gülümserken baktığı kağıda bir şeyler yazıyordu. tetsuro da onu izlemeye devam etti.
sonra zil çaldı ve kendi sınıfına dönmeye mahkum oldu tabii.
tekrar onun sınıfına gitmeye cesaret edememişti ama bütün gün, çıkışta onu görmenin hayalini kurmuştu. tekrar gülümsemesini görmek, hatta belki de o tatlı kıkırtısını duymak istiyordu. dakikaları, saniyeleri sayıyordu.
ve sonunda, beklediği o son zil çaldığında çoktan topladığı çantasını tek omzuna atıp neredeyse koşarak kenma'nın sınıfına gitti. kapıdan içeri hafifçe eğildi ve sakince çantasını toplayan minicik çocuğu görünce ister istemez gülümsedi. akaashi'nin ona söylediği bir şeyle sinirlenip gülerek omzuna vuruşunu, tatlı tatlı utanışını izledi hayranlıkla. sonra kenma'nın bakışları akaashi'nin kafasıyla kapıyı göstermesiyle kuroo'yu buldu ve yanaklarının kızardığını hissetti. tetsuro boğazını temizledi ve üstünü çekiştirdi.
kenma da çantasını aldı ve kapıya, onu bekleyen kuroo'ya yaklaştı. yaklaştıkça tetsuro tuttuğu nefesini kesik kesik verdi fark etmeden. "selam." dedi kenma yanına geldiğinde. "selam. nasılsın?" kuroo'nun gözleri parlıyordu.
biraz muhabbet ettikten sonra okuldan çıkarken kenma "nereye gidiyoruz bu arada?" diye sordu. "internet kafeye, oyun oynarız diye düşündüm."
"olur, oynayalım."
SELAAAAMMMMMMMM
gencler ben biraz ficim oldugunu falan unutmusum kusura bakmayin. geldim bastan okudum (baya komikmisim bu arada he) sonra dedim yb yazayim bari o kadar unlu olmusuzbu arada 2k falan okunmus la sagolun neuse gorusurzz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deskmate 'kagehina'
Fanfictionshinata: sey kageyama kizmazsan bi sey dicem ama kizmican? senin edebiyat notlari vardi ya onlara benim kedim isemis