"kageyama!!" arkasından gelen heyecanlı sesle olduğu yerde durup döndü kageyama. uzaktan hızla ona doğru koşan turuncu saçlı çocuğu gördüğünde yüzündeki tebessüme engel olamadı. ama hinata yaklaşınca gülümsemesini sildi yüzünden. "noldu, ne var?"
"hiç, yolda görünce yanına gelmek istedim. okula kadar beraber yürürüz diye falan." kageyama'nın aklı karışmıştı. hinata'nın hareketlerini arkadaş canlılığına ve fazla hareketliliğine vermeye karar verdi en sonunda. ama gerçekten arkadaşlar mıydı? kageyama bu konulara pek hakim değildi açıkçası ve ona nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. hem hinata zaten herkese böyle davranıyordu, gerçekten arkadaşlar mıydı yoksa kageyama aralarındaki ilişkiyi fazla mı büyütüyordu?
"niye ki?" hinata duyduğu soruyla afalladı, kageyama'ya dik dik baktı. ama çok düşünmedi, kageyama herkese böyleydi sonuçta. arkadaş olunması basit biri değildi. "arkadaşımsın çünkü. mal mısın olum? soruya bak ya." diye söylendi hinata. kageyama'nın kaşları havalandı, bir süre durup düşündü, sonra kafasını onaylar şekilde salladı. hinata bunu bilmiyordu ama kageyama, hinata'ya açık seçik konuştuğu için minnettardı.
okula kadar birlikte yürüdüler. hinata durmadan bir şeyler anlattı, kageyama onu dinleyip hinata'ya çok anlamsız gelen sorular sordu. sonra kageyama bir süre hinata'nın saçma şakalarına maruz kaldı, birkaçına güldü hatta. bu hinata'yı memnun etmişti. ve hinata, ilk kez birinin onu bu kadar dikkatli dinlediğini düşündü. kageyama herkesi mi böyle dinliyordu, yoksa arkadaşlarına, kendisine, özel bir durum muydu?
hinata bunları kafasında düşünürken kageyama'nın kafasında ilk kez dönüp duran sorular yoktu. çünkü zaten hepsini gönül rahatlığıyla sorabiliyordu, hinata onun arkadaşıydı ve her sorusunu cevaplıyordu. arkadaşlar birbirlerinin her sorusunu cevaplıyordu sanırım.
konuşurlarken okula kadar geldiler, sınıfa çıktılar ve sınıfta da konuşmaya devam ettiler. hatta kageyama izin verse hinata derste de konuşacaktı. ama şaşırtmayacak şekilde yaşanmadı bu. kageyama dersi dinlerken yanındaki hinata da bir ders anlatan hocaya, bir kageyama'ya bakıp durdu. kageyama bu bakışları hissetti ama ders boyunca sesini çıkarmadı. garipsemişti ama dersten sonra sorardı zaten. hinata onun arkadaşıydı.
ders bitiminde hinata tam sırasından kalkıyordu ki kageyama bir anda ona döndü ve "niye derste bana bakıyorsun amk, hocaya baksana." dedi. hinata bir an duraksadı, kageyama'ya o kadar baktığını fark etmemişti. "ha? ne bileyim arada gözüm takıldı. hem ders çok sıkıcıydı."
"he, tamam o zaman." dedi ve başını salladı kageyama. hinata'nın diğer arkadaşlarının yanına gideceğini bildiği için de başka soru sormayıp önüne döndü.
ikinci derslerinde hinata hocayı, sınıf arkadaşlarını ve kageyama'yı şaşırtarak derse katıldı. her ne kadar sıkıcı olsa da dinlemişti dersi. ve cevapları yanlış olsa da denemişti en azından. teneffüste kageyama'ya birkaç soru bile sordu hatta. kageyama büyük bir şaşkınlık ve sabırla ona anlattı soruları. hinata kolay anlamıyordu ama anlıyordu eninde sonunda.
okul çıkışında, hinata tam kapıdan çıkacaktı ki yine en sona kalmış kageyama'yı kitaplarını özenle ve yavaşça çantasına yerleştirirken gördü. ani bir düşünceyle onu bekleme kararı aldı. kageyama çantasını toplamayı bitirip sırtına taktığında hinata'nın onu beklediğini gördü. "neyi bekliyorsun?"
"seni bekliyorum yarram, neyi bekleyebilirim?" kageyama'nın kaşları çatıldı. her kafası karıştığında kaşlarını çattığını fark etmişti hinata. aklından geçeni anladı ve "arkadaşımsın ya hani it. hem zaten bizim evin önünden geçiyorsun her gün. birlikte gideriz işte sıkılıyorum yolda." diye böldü tam da bir şey diyecek olan kageyama'yı.
"hee. tamam gidelim." dedi kageyama ve yürümeye başladılar. yol boyunca yine hinata bir şeyler anlattı. kardeşinden bahsetti, kedisinden bahsetti. sonra kageyama da ablasından ve kendi kedisinden bahsetti. bir süre kedilerinden bahsedip onları karşılaştırdılar ve her seferinde kazanan kedi 'en azından benimki her yere işemiyor' argümanını kullanan kageyama'nın kedisi nisan oldu.
"kageyama mal mısın ya kedinin adını niye nisan koydun amk?" kageyama hinata'nın kafasına bir tane geçirdi ve "herkes eylül koyuyor abi değişik olsun dedim. ne yapsaydım ağustos mu koysaydım mis gibi isim işte."
"benimkinin adı daha güzel." dedi hinata omuz silkerek. kageyama güldü, "sebze adı koymuşsun aq patlıcan deseydin bi de."
"ya siktir git gayet güzel amk."
"sırf turuncu diye havuç koymuşsun adını lan kedinin."
"HAYIR ABİ GÖZLERİ DE GÜZEL DİYE KOYDUM." hinata'nın bu dediğine kageyama kahkaha attı. hinata ilk kez kageyama'nın kahkahasını duymuştu ve bu onu nedensizce iyi hissettirmişti. kageyama kendisine gözlerini diken hinata'ya gülüşünün arasından kafası karışmış bi şekilde baktı. tam neden öyle baktığını soracaktı ki hinata "geldik bizim eve, görüşürüz yarın." dedi ve el sallayıp gitti. kageyama aklında aynı soru dönüp dolaşırken eve doğru yürüdü. eve ulaştığında hinata'ya mesaj atıp sorma kararı aldı sonra. daha fazla düşünmedi, arkadaşı cevaplardı sorusunu.
tobiyama
niye oyle baktinshinata
neytobiyama
gitmeden
ben gulunce niye oyle baktinshinata
ne biliyim olum ilk kez o kadar guldugunu gordum
hem ben sana surekli boyle hesap mi vericem amktobiyama
hesap mi veriyosun kishinata
vermiyo muyum aq
surekli bi seyler soruyosuntobiyama
aklima takiliyo
arkadasimsin ya o yuzden soruyomshinata
ne garip elemansin yatobiyama
niye oyle dedinshinata
YOK BI SEY KAGEYAMA OYLESINE DEDIM YOK BI SEYtobiyama
he
tmm
(görüldü, 17.09)mrb.
kafamda kageyamayi asiri inek tiplemesine soktum cokkomik oluyo oyle dusununce cunku. hinatayi mal yaptim ders falan calistirir bi ara ona kageyama sakaa
neyse yine cok konustum by
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deskmate 'kagehina'
Fanfictionshinata: sey kageyama kizmazsan bi sey dicem ama kizmican? senin edebiyat notlari vardi ya onlara benim kedim isemis