sope: Contradiction

3

Akşama doğru uyandım, kalkarak saçlarımı karıştırdım, kapı açıldı, yoongi gelerek karşımda durdu.

"Hazırlan hadi"

Kafamı salladığımda eğilerek saçlarımı, anlımı ve burnumu öptü, dudaklarını öperek kalktım, üstümdeki t-shirtü çıkartarak dolabı açtım, belime kollarını sardı ve omuzumu öptü.

Bol siyah pantolon ve beyaz t-shirt çıkarttım, kolları arasında döndüğümde dudaklarımı öptü, karşılık verdim, elimde tuttuklarımı alarak yere attı ve üstüme geldi.

Kollarımı boynuna doladım, geri çekildik, kolları arasından çıkarak yerde olan kıyafetleri alarak giyindim, elimi tutarak öptü.

Evden çıkarak arabaya geçtik, çalıştırdı , ilerledik, sevdiğim şarkıları açtı, dışarı bakıyordum.

Onun birini beklediğini anlamam üç ayımı aldı ama bu bir sorun değildi, o benim yanımdaydı ve tek önemli olan buydu.

Taki bu canımı acıtana o bana yalan söylemeye başlayana kadar.

Bir yıl altı ay, ilişkimizin üzerinden geçmişti ama o hala bekliyordu.

Sonunda meydana geldik, arabayı park etti, indik, yanıma gelerek elimi sıkıca tuttu, ileride duran arkadaşlarımızın yanına gittik.

Bizi görünce güldüler, jimin bizi işaret etti.

"Oo bizim çift de geldi"

"Sanki kendisi jungkook ile nişanlı değilmiş gibi"

Güldüklerinde kafamı salladım, yoongi şakağımı öptüğünde kafamı omuzuna koydum, bu gece eğlenecektim.

Jin konuşunca ona döndük.

"Hadi gidelim, namjoon bana dondurma alıcak"

Söylediğine güldüğümüzde taehyung kafasını salladı.

"Az ye jin, şişko oldun"

Jin sinir ile namjoon'a döndü.

"Kilo mu aldım ben joon"

"Hayır bebeğim, dalga geçiyor biliyorsun"

Jin namjoon'a sarılarak sinir ile taehyung'a baktığında güldük ve ilerledik.

Yoongi' ye sarılmış ilerliyordum ki bir anda durduğunda ona baktım, kilitlenmiş gibiydi, kolumu boynuna saracak iken beni itti, şaşkınca kaldığımda ilerledi.

Gözlerim dolu onu takip ederken bir kadının yanına gitti, sarı saçlıydı, kadına baktı ve aradığı kişi olmadığını anladığında geri çekildi.

Diğerleri bize anlamlandıramayarak bakarken yoongi yavaşça yanıma geldi.

"H-hoseok ben"

Onu dinlemeden tokat attım, başı yana savruldu.

"Bu saçmalığa bir yıl dayandım, ne o,bir kadını mı bekliyordun? Bir kadın için mi bana bir yıl işteyim diyerek yalan söylüyordun, artık bitti, daha fazla canımı yakmana müsade  etmeyeceğim, şimdi o beklediğin tepeye gidip yeniden bekle"

Bana dönerek şaşkınca kaldığında elindeki arabanın anahtarını çekerek aldım ve onları orada bırakarak gittim, canım yanıyordu, canım yanmıyor kalbim ateşin içinde kavruluyordu.

Sesi yanıma gelmeye başladığında koştum, arabaya gelince bindim ve kilitledim, cama vurmaya başladığında anahtarı çevirip marşa bastım ve ilerledim.

Daha fazla buna katlanmayacaktım, bu yaptığı son damlaydı artık.