Dışarı çıkmıştık, canım dondurma çekmişti ve ileride dondurma satılıyordu, mızırdandım.
"Dondurma alalım"
Neredeyse kışa girecektik ve hava soğuktu, taehyung heyecan ile konuşacak iken yoongi onu böldü.
"Olmaz, hava soğuk hasta olursun"
"İstiyoruuumm yaa"
Koluna sarılarak konuşunca tek kaşını kaldırdı, bu beni ikiletme demekti, diğerleri bana güldüğünde kafamı eğerek kollarımı bağladım, yoongi belimi tutarak ilerlettiğinde gülerek standa gittik, ben dondurmalara bakarken konuştu.
"Vişne, karamel,vanilya,limon, hepsinden bir top, külah"
Adam onayladığında yoongi'nin koluna sarıldım, eğildiğinde yanağını öptüm, gülerek saçlarımı okşadı.
Adam külahı uzattığında aldım, yoongi ödemeyi yaptığında diğerlerinin yanına döndük, biraz bebek gibi olabilirdim ama bunu seviyordum.
Taehyung yanıma sırnaştı.
"Biraz versene hoşik"
"Olmaz"
Yoongi'nin arkasına geçtiğimde üzüntü ile baktı, namjoon taehyung'un saçlarını karıştırdı.
"Gel, alayım sana"
Taehyung namjoon'un koluna sarıldığında ilerlediler, jin gülerek kafasını salladı.
"Hiç değişmedi lan, kuzenim büyümüyo cidden"
Söylediğine jungkook kafasını salladı.
"Sende büyümedin amk, ikinizin bakıcısıyım resmen"
"Sus lan çam yarması, sen kuzen değilsin, cehennem zebanisi"
"Kes kes, aptal şişko"
"Jimin al şunu dövücem şimdi"
"Eskiden yediğin dayakları unuttun galiba"
"Seni velet"
Jin ayakkabısına atılınca jungkook jimin'in arkasına saklandı.
"Jimiin"
Jimin kafasını salladı ve jin'e baktı.
"Of hiç çekemem şimdi sizi, rahat durun'
Hepimiz sessiz kaldık, yoongi dudaklarımı öptüğünde karşılık verdim, geri çekilerek dudaklarının üstünde dilini gezdirdi ve kolunu belime sardı.
Namjoon ve taehyung yanımıza geldiler, namjoon jin'in elini öperek kenetledi parmaklarını, ikili güldüler.
Kafeye gittik, dışarıda oturduk, etrafa bakarken bir kız bize bakıyordu.
Kaşlarımı çattığımda yanımıza doğru geldi, sesi şaşkın ve özlem doluydu.
"Yoongi"
Sarı saçlıydı, güldüm, kalbim ağrımıştı, yoongi şaşkınca kalktı, gözlerim dolunca kafamı eğdim.
"Lora"
Kız gelerek sarıldığında yavaşça kalktım ve onları bıraktım, diğerleri de onları izlediği için beni fark etmediler, beni bırakacağı gün gelmiş olmalıydı.
Neredeyse avm çıkışına geldiğimde kolumdan tutuldum, yoongi beni kendine çekti.
"Nereye gidiyorsun beni bırakıp"
Kolu etrafımı sararken elini saçlarıma getirip okşadı, burnumu çektim.
"Eve gidiyorum, sen o kıza dön"
"Bebeğim açıkladım sana, ben onu değil seni seviyorum"
"O kız.."
"Kanserdi, bir birimizi görünce şaşırdık, kanseri yenmiş ve evlenmiş"
Kolları arasından çıkarak gözlerimi sildim, ellerini yüzüme koyarak yanaklarımı okşadı.
"Seni bırakacağımı mı düşündün cidden"
"Evet"
"Ov bu çok açık oldu"
Güldük, anlımı sıkıca öptü.
"Seni asla bırakmayacağım, yemin ederim, aramızda olan bağ çok güçlü hoseok, böyle yaparak beni de kendini de üzme, lütfen bunu yapma"
"Özür dilerim, ben sandım ki"
"Sanma hoseok, bu adam beni seviyor de ve aklını kötü şeyler ile doldurma"
Kafamı salladığımda burnunu anlıma değdirdi.
"Şimdi bana bir öpücük ver"
Gülerek dudaklarını öptüm, ellerimi yanaklarına koydum, belime sarıldı ve beni kendine çekti, seslice ayrıldık, burnumu öptü.
"Güzel bebeğim"
Kafamı boynuna sakladım ve kokusunu içime çektim, beni kucağına alarak geri döndüğünde saçları ile oynamaya başladım.
İçim rahatlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sope: Contradiction
Fiksi Penggemar"Bu saçmalığa bir yıl dayandım, ne o,bir kadını mı bekliyordun? Bir kadın için mi bana bir yıl işteyim diyerek yalan söylüyordun, artık bitti, daha fazla canımı yakmana müsade etmeyeceğim, şimdi o beklediğin tepeye gidip yeniden bekle"