Beni terk edeceğini bile bile ,içinde mutluluğa, kahkahaya dair bir şey olmayan evimin anahtarını bıraktım onun avucunun içine... İstemiyordum, eve gitmeyi istemiyordum. Okyanus ve utku ile beraber arabaya binmiş ve evimin önüne gelmiştik tek sorun şu ki... Pardon sorunlardan biri şu ki, Okyanus evimin nerde olduğunu sormamıştı bana, evimin nerde olduğunu nerden biliyordu? Bunu çok sorgulamamaya karar vererek düşünmeyi bıraktım. Vardığımızda titreyen ellerimle araba kapısını açtım, apartmana bakarken yutkundum ve derin bir nefes aldım bu ilk terk edilişim olmayacaktı, çoğu kişi terk etmişti beni bu hayatta annem, babam, Ayaz hatta ben bile terk etmiştim kendimi...
Başım hafifçe dönüyordu fakat aldırmıyordum, Okyanus apartmana girerken durdu birkaç saniye sessizce yere baktıktan sonra başını yavaşça bana doğru çevirdi "Merak etme, seni terk etmiyicem" dedi ve başını öne çevirerek apartmana yürümeye başladı.
Ne yani beni terk etmeyecek miydi? O zaman neden buraya gelmiştik? Anlayamıyordum, ama yine de mutlu olmuştum beni terk etmeyecekti, ben bile kendimi terk etmişken o beni terk etmeyecekti kapının önünde vardığımızda Okyanus derin bir nefes aldı ve bir şeyler mırıldandı, tam olarak anlamamıştım ama sanırım şunu demişti "tabi sen beni terk etmesen" bu ne demek oluyordu? Benim onu terk edeceğimi mi sanıyordu? Eğer öyle sanıyorsa yanılıyordu çünkü ben onu asla terk etmeyecektim. Yavaşça kapının kilidini çevirdiğinde kalbim deli gibi atıyordu, kapıyı açtığında yavaşça eve girdim Okyanus salona doğru yürümeye başladığında bende peşinden gittim fakat gördüğüm şey sayesinde dona kalmıştım...
O... O buradaydı, Ayaz beni yıllar önce terk eden kahramanımdı... yutkunarak ona baktım "A-Ayaz" yavaşça yanıma yaklaştı ve yüzümü avuçlarının içine aldı onun gözün içine bakarken yanaklarımdan yaşlar süzülmeye başladı "Şşş, Ağlama bak ben geldim" mükemel sesi kulaklarımda yankılanıyordu 9 yıldır beklediğim kişi gelmişti ve tam karşımda duruyordu...
"Geldin?"
"Geldim"
"Gidecek misin?"
"Gitmeyeceğim"
"Söz?"
"Söz"
Öyle mükemmeldi ki son 9 yılda daha çok olgunlaşmış ve yakışıklı olmuştu. Ellerimi tutarak yürümeye başladı "Nereye?" diye sormadım çünkü ben onunla her yere gitmeye razıydım...
Onunla ölüme gitmeye bile razıydım...
Sokağa çıktığımızda bir taksi bizi bekliyordu. ne olduğuna anlam veremesem de umursamıyordum, çünkü ben dünyaya bile anlam verememiştim... hayat anlayacağınız benim için baya bi anlamsızdı.
Takside oturup evin kapısına baktım Okyanus orda öylece hayal kırıklığı ile bana bakıyordu ben... onu... Terk etmiştim ilk başta o beni terk edecek sanmıştım ama ben onu terk etmiştim, kendimden utanmam gerekiyor muydu? kendimden nefret etmem gerekiyor muydu? Ben zaten kendimden hem utanıyor, hem nefret ediyordum yutkundum ve gözlerimi kapattım ve elimin üstünde bir şey hissettim Ayaz elimi tutmuştu... Takside ikimizde öylece sustuk, hiç bir şekilde konuşmadık gözüme bile bakmıyordu o arabanın camından etrafa bakarken ben ise ona bakıyordum, yüzünde bu güne kadar görmediğim bir ifade vardı, neydi bu... pişmanlık, hayır, hayır benim yanıma geldiği için pişman olamazdı öyle değil mi? ya, ya pişman olduysa? Başımı hızlıca iki yana salladım gözlerimin dolmaya başladığını hissedebiliyordum... "Ayaz neden geldin?" evet bu soru ben bile kendimden beklemiyordum. Başını yavaşça bana doğru çevirdi gözlerini görünce kalbim hızla atmaya başladı. Gözleri öylesine güzeldi ki gözlerini görmek için kendimden vaz geçebilirdim ki kendimden zaten vaz geçmiştim... O güzel dudaklarını aralamış tam cevap verecekti ki taksinin durduğunu hissettim.
Cidden mi?
Belki de ilk kez bir soruma cevap verecekti, beklide geçiştirecekti ama yine de ihtimal vardı. Ayaz taksiciye parasını ödeyerek taksiden çıktı ve bende onun arkasından çıktım. Sahile gelmiştik bu yüzümde büyük bir tebessüm oluşturmuştu. Beni burada terk etmişti hatta terk etmemişti o geri dönmüştü sadece gitmişti, sevdiği kişiyi bulmaya gitmişti.... Keşke keşke sevdiği kişi ben olsaydım Melek değil de ben olsaydım. O onu terk eden sevdiğini bulmak için onu seven kişiyi terk etmişti. Yere oturduğunda ona bakarak derin bir nefes aldım onu gördüğümde her şeyi unutuyordum o benim kahramanımdı diğer kızlarım kahramanları hep babaları olurdu ama hayır benim tek düşmanım oydu ve beni onun ellerinin arasından Ayaz kurtarmıştı.
Kendimi çok şanslı hissediyordum çünkü benim bir kahramanım vardı ruhumu kurtarmamıştı belki de fakat bedenimi kurtarmıştı... Onunla ne zaman gelsek ayaklarımı suya koyardım ve iki elimi yere yaslayarak otururdum ve yine aynı şekilde yaptım ve ona büyülenmişçesine bakmaya başladım. Ayaz derin bir nefes aldı ve dudaklarını araladı güzel gözleri benim gözlerime bakıyordu, "Kırmızı-" bana bana kırmızı demişti fakat hayır benim ismim Son du bunu ben söylemiştim ne yapmaya çalışıyordu. "Son ismim Son, Ayaz!" ona ilk kez bağırıyordum neden bu kadar sinirlendiğimin farkında değildim, ona bağırdığımda ilk önce afallamış bana şaşkınca bakmıştı fakat sonra yüzünde paha biçilmez bir tebessüm oluşmuştu bu tebessümün sebebini bilmiyordum fakat çok güzeldi öyle güzeldi ki... tebessümünün yanında ayın ve yıldızların güzelliği hiçbir şey etmezdi... Tekrardan konuşmaya başladı "Son özür dillerim" Ayaz benden özür mü diliyordu? Peki neden beni terk ettiği için mi? Eğer öyle ise bu saçmaydı çünkü o bana gideceğini ve bundan zerre pişmanlık duymayacağını söylemişti ben o zaman bile ona kızmamıştım, fakat o şu an benden özür diliyordu. "N-neden?" sesimin titremesine engel olamıyordum, derin bir nefes aldığını gördüm gözlerinde de pişmanlık vardı bu pişmanlığının özürü ile bir alakası var mıydı? Sorulardan nefret ediyordum, en çok Ayaz ile alakası olan sorulardan nefret ediyordum. Gözleri sanki benimle konuşuyordu bunu sorduğum için emin olup, olmadığımı soruyordu sanki güzel gözleri. Dudaklarını aralamış konuşacaktı ki işaret parmağımı dudaklarına bastırarak susmasını sağladım gözümden akan yaşları daha yeni fark etmiştim yutkundum "Korkuyorum... Söylediğinde seni affedememekten korkuyorum. Sus, sus lütfen bırak da hasret gidereyim seninle, doyayım sana hiç doymayacak olsam bile..." Dudaklarına bastırdığım işaret parmağımı kendime çektim ve kumların üstünde uzanarak ağlamaya başladım "Göz yaşlarımın bitiğini sanıyordum..." diye mırıldandım Ayaz başını bana doğru eğerek yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Nefesim kesilecek gibiydi, onun sıcak nefesi tenimi yakarken benim nefesim kesilmişti dudaklarını yavaşça aralayarak "bitmemiş, bitirmemi ister misin" bunu derken gözleri dudaklarımdaydı bu yutkunmama sebep olmuştu, nefesim kesildiği için konuşamıyordu dudakları hafifçe yukarı kıvrılınca nefesim tamamen kesilmişti. Aniden dudaklarını anlıma bastırınca afallamıştım, öylesine güzel hissediyorum ki kendimi hafiflemiş gibi hissediyorum huzuru bulmuştum sanki ve huzur çok güzeldi... Dudaklarını anlımdan ayırıp kendisini yanıma attı ve uzanmaya başladı.
O beni öpmüştü...
"Beni ilk kez öptün..." dedim sersemlemiş ve bir de büyülenmiş bir şekilde,
"Ve bu son olmayacak..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLAR SÖNÜYOR
Chick-LitBu kitabı; Kaybolanlara,yıldızla, ayla güneşle, okyanusla, denizle, yağmurla konuşanlara, yaşamak için sebep arayanlara, korkmuşlara, son verenlere adıyorum