"Hoşgeldiniz." Ağabeylerim hemen sırasıyla Avşin hanımın elini öptüler sonra sırasıyla diğerlerinin elini öpecekken izin vermemişlerdi , bende Avşin hanımın elini öptüm diğelerine de baş selamı verip kenarda beklemeye başladım. Agir'in aklına yeni gelmiş gibi bizi bizi içeri davet etti.
Ağabeylerim avluya geçerken bizde içeri salona geçmiştik. Zehra hoca benim yanıma otururken Avşin hanım baş köşeye oturmuştu. Burda sadece Zehra hocayı tanıyorum. Avşin hanım ise kulak aşinasıydı. Başka kimsesi tanımıyordum, şuana kadar yani. Artık hepsini tanıyorum.
Aysun abla Bawer ağanın eşiydi ve en büyükleriydi. Aysun abla ve Bawer ağanın iki oğlu varmış. Emirhan ve Emrehan ikizler. Bir küçüğü ise Hewin ablaydı, o'da Jiyan ağanın eşiydi. Onların ise bir oğlu vardı Berzan, 5 yaşında. Jiyan ağadan sonra Agir geliyor ondan sonra Rizgar ağa ve en küçükleri ise Zehra öğretmendi.
Bir buçuk saat kadar sohbet ettikten sonra evin gelinleri ve Zehra abla ile sofra kuramaya başladık. Ne kadar 'Sen misafirsin otur' deselerde yardım etmiştim. Yemekte beraber oturacaktık. Zehra abla erkekleri sofraya çağırırken bende mutfakta son bir eksik var mı diye bakınıyordum. İçeriye doğru yaklaşan ayak seslerini Hewin abla zannedip,
"Hewin abla galiba başka eksik kalma-ups" Rezil olmuştuk. Gelen Hewin abla değil Rizgar ağaydı.
"Selamın aleyküm yenge nasılsın?" Yenge?? Ne oluyor burda?? Selam verdiği için,
"Aleyküm selam ağa-"
"Hey! Ne ağa yaa o kadar yaşlı değilim ben ağabey desen yeter." Dik dik ona bakıyordum.
"Söyle bakalım a-ğa-bey ağabey."Sanki bir bebeğe anlatır gibi anlatıyordu. Dalga geçtiği aşikardı. Burda onunla daha fazla kalmam uygun karşılanmayacağı için,
"İyi günler ağam sofraya bekleniyorsunuz." Diyip yanından geçerek masanın olduğu avlıya çıktım.
"Üzgünüm biraz geç kaldım." diyerek ağabeylerimin arasına oturdum.
Baş köşede Avşin hanım sağ tarafında Bawer ağa hemen yanında, galiba Emirhan, Emirhan'ın yanına Emrehan onun yanına ise Aysun abla oturmuştu. Aysun ablannın yanına Zehra abla yanınada Agir ağa oturmuştu. Bu tarafta ise Hewin abla Berzan ve Jiyan ağa oturmuştu. Jiyan ağanın yanına Harun ağabeyim, ben ve benim yanıma Hamza ağabeyi im oturmuştu. İki dakika sonra isr Rizgar ağa gelerek masanın diğer ucuna oturmuştu.
Avşin hanımın afiyet olsun demesiyle herkes yemeğe başladı. Yemeğin ortalarına doğru Avşin hanım ağabeylerime bakarak,
"Siz bizim şirketlerde i çalışıyorsunuz?"
"Evet hanımım." Dedi Hamza abim kısaca. Sonra bana döndü.
"Peki sen güzel kızım oyuyor musun?"
"Evet efendim okuyorum."
Önümdeki tabaktan bir lokma çatala batırdım tam ağzıma atıcakken ağayıma değen şey ile Harun abimi dürttüm. Bana bakıyordu anlamsız gözlerle.Çok kısık bir sesle "Ağabey ayağıma sen mi vurdun?"
"Hayır,neden?"
"Hiç öyle ayağıma bir şey çarptı gibi hissettim."
Önüme dönmemle tekrar ayağımda bir şey hissettmem bir oldu. Tam karşıma baktım Agir ağa oturuyordu. Anamlamsız gözlerle ona bakınca sırıtmaya başladı. Anlaşılan oyun oynuyordu. Onu hiç takmadan yemeğime devam ettim. Geçen yarım saatlik sürede sürekli olarak ayağıma vuruyordu ama bir kere bile kafamı kaldırıp bakmamıştım. Yemekte sohbet dönüyordu ama beni ilgilendirmediği için tek kelime bile etmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük gelin
Teen Fiction--------- ••••••••••••••••••••••• ~~~~~~~~~~~~~~ Seviyordu genç ağa. Ne olursa olsun sevmeye devam edecekti. Dilde sadece 17 yaşında liseli bir kızdı. Ama ona uzun zamandır aşık olan Antep ağasından habersiz. "Binlerce kez beter olsun gece, senin ış...