Herkese merhabaaaa!
İyi okumalarrr!
🦋
Yaşlı Amca - Ve Ben
Sena Şener - Gerçek Değil
"Dinleyemem, inanamam
Yorgunum, ah, çok yorgunum."
🦋
Mahru'nun hastaneden çıktığı gün...
Hastaneden dışarıya ilk adımımı attım. Başımı kaldırıp masmavi gökyüzüne baktım. İçime derin bir nefes çektim.
Yaşıyorum.
Artık yaşamayı seviyorum.
Tedavimin büyük bir bölümü bitmişti. Geriye sadece ilaçlar ve terapiler kalmıştı. Bağımlılığımdan tamamen kurtulmak üzereydim. Hayallerimi gerçekleştirip yaşamımı dolu dolu geçirecektim.
Başımı Kader ablaya ve dayıma çevirdim. Dolu gözlerle beni izliyorlardı. Bu süreçte en az benim kadar yıpranmışlardı.
Kader abla gözlerini benim üzerimden çekip ileride bir noktaya odaklandı. Onun baktığı yöne baktığımda Buğra'mı gördüm.
Buğra'm?
Burada ne işi vardı?
Göz göze geldik. Donup kaldım, nefes bile alamıyordum. Buraya benim için gelmiş olamazdı, değil mi? Hem burada olduğumu kimden öğrenecek ki? Bana doğru bir adım attı. O adımla birlikte kalbim hızlandı. Elimi hemen kalbimin üstüne koydum. Yine mi atak geçireceğim? Hayır, hayır olmaz. Bitti derken olmaz.
Kader abla kolumu tuttu ve gülümseyerek konuşmaya başladı. "Güzel kızım, biz dayınla birlikte senin çıkış işlemlerini tamamlayalım. Sen de kara kızanımla konuş. Birbirinize anlatacağınız çok şey var." Kolumu bıraktı ve kalbimin üstüne koyduğum elimi tuttu. "Sakin ol güzel kızım, bu kadar heyecanlanma. Sakin sakin konuşun, tamam mı?"
Cevap veremedim, sadece başımı sallayıp onaylamakla yetindim. Kader ablanın dayımın elini tutup içeri girmesiyle birlikte Buğra koşarak yanıma geldi ve sımsıkı sarıldı. Bu an gerçek miydi? Gerçekten Buğra burada, bana sarılıyor, burnunu saçıma yaslıyor ve kokumu içine mi çekiyor?
Birden kollarını benden ayırdı ve geri çekildi. Panik içinde konuşmaya başladı.
"Çok özür dilerim Mahru. Yemin ederim dayanamadığım için yaptım. Biliyorum, senden izin almam gerekirdi ama dayanamadım. Bu izin almadan sarılmama bahane olamaz farkı-"
Lafını bitirmesine izin vermedim ve bir adım atıp kollarımı bedenine sarıp sımsıkı sarıldım. Ellerimin altındaki bedeninin kasıldığını hissedebiliyordum. Birkaç saniyelik duraksamanın ardından o da kollarını bana sardı. İçim sıcacık oldu. Midemde mavi kelebeklerin uçuşmaya başladığını hissediyordum. En az beş dakika süren sarılmamızın ardından kafamı göğsünden kaldırdım ve gözlerinin içine baktım.
"Kumsal Lokantası'na gitmem lazım. Sevdiğim birisiyle buluşacaktım ve onu bekletmek istemiyorum."
Cümlelerimin ardından aynı anda gülümsedik ve yeniden sarıldık.
🦋
Kumsal Lokantası'ndayım.
Bu pahalı yeri seçtiğim için kafamı duvara vurmak üzereyim. Karşımda Buğra oturuyor. Gözleri ben hariç her yerde. Sürekli parmaklarıyla oynuyor. En az benim kadar heyecanlı ve gergin.
Sanırım aramızdaki sessizliği bozmanın vakti geldi.
"Buğra,"
Kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı. "Hı?" Şu an yanaklarını sıka sıka sevmek istiyorum.
"Şey... Biliyorum bu lokantayı ben seçtim ama... Aslında buraya daha önce hiç gelmemiştim, sadece ismini duymuştum. Buluşma yeri olarak burayı seçmemin nedeni tamamen isminden dolayıydı. Şimdi burada ikimiz de rahat değiliz. Çiğ köfte yemeye mi gitsek?"
"Tabii. Olur, yani bana hiç fark etmez."
"O zaman kalkalım mı?"
"Kalkalım." dedi ve yanıma gelip ceketimi giymeme yardımcı oldu. Birlikte lokantadan çıktık ve sokakta yan yana yürümeye başladık. Aramızda yeniden sessizlik doğdu.
Bir süre yürüdükten sonra çiğ köfteleri aldık ve bir parktaki çardağa oturduk. İkimizin de heyecanı devam ediyordu. Buğra sessizliğe daha fazla dayanamamış olacak ki elindeki dürümü bıraktı ve gözlerini gözlerime dikti.
"Mahru..." Ellerini hırçınca saçlarından geçirdi. "Farkındayım bir anda bir sürü şey yaşadın, yaşadık. Şimdi nasıl davranmam gerektiğini bilemiyorum. Sana karşı yanlış bir davranış yapmaktan çok çekiniyorum. Bugün de iznin olmadan pat diy-"
Lafını kestim ve tüm dikkatini bana vermesi için elini tuttum. "Buğra, sarılmandan rahatsız olsam emin ol bunu sana söylerdim," Derin bir nefes aldım, ellerimi elinden çektim. "Bak, ben de sana karşı nasıl davranmam gerektiğini bilemiyorum. Üstelik sana yalanlar söyledim. Sense tüm yalanlarıma rağmen şu an buradasın, karşımdasın." Son cümlemle tüm vücudu gerildi. Cümlemin devamında olumsuz bir şey söylememi bekliyor gibi bir hali vardı. "Ama... Bence her şeyi unutup en baştan başlayabiliriz. Daha önce birbirimizi hiç görmemiş gibi yaparız, tekrar tanışırız. Bu sefer tamamen dürüst bir şekilde her şeyi doğru anlatacağıma yemin ederim."
Gözlerim dolmaya başladı. Bu parktan birlikte değil de ayrı ayrı çıkmaktan en az Buğra kadar korkuyordum.
Çantamı ve çiğ köftemi alıp ayağa kalktım. Buğra şaşkınca bakakaldı. Kolumu tutacakken elini geri indir. "Mahru hayır dur," Onu dinlemeden yandaki çardağa geçtim. Buğra kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakıyordu. Çiğ köftemden bir ısırık alıp üstüne ayranımdan içtim. Bir yandan köftemi yerken diğer yandan gözlerimle Buğra'yı süzüyordum. Ne yaptığıma anlam veremediği çok açıktı. Çantamdan peçete çıkardım ve ellerimi temizledim. Yarım kalan köftemi paketine geri koydum. Her şeyi toparladım ve Buğra'nın tam karşısında durdum. Buruk bir şekilde gülümsedim ve selamlaşmak için elimi uzattım.
"Merhaba, ben Mahru. Bir mahsuru yoksa sizinle oturabilir miyim?"
🦋
Bebeklerimmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmm
Son dakika kararıyla kitabı bir bölüm daha uzatıyorumkfjklsffdsllklf
14. Bölüm'de yavrularım her şeye en baştan başlayacak.
Arkadaşlık, birbirlerine yürüme... Ve dahası gelecek bölümde ahahahjdklsad
Kendinize iyi bakın.
İyi günleriniz olsun.
Bolca öpüldünüz :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bak Bana | Yarı Texting
Short Story@mahrufirat: Merhaba, ben Mahru. Dün konserde seninle birlikte Sena Şener'le fotoğraf çektiren kişiyim. Acilen gitmen gerektiğini, fotoğrafları şimdi atamayacağını söyleyip Instagram hesabını verip gitmiştin. @mahrufirat: Müsait olduğunda fotoğrafla...