10. Bölüm: Önceki Hayat (Son) : Izdırap

19 3 0
                                    

Adım adım, düşmez bir gurur ve dik bir omurgayla ilerliyordu.

Canlılığı sezdiği yöne, cansız olan o ilerliyor.

Lakin.

Omuzları düşüktü ve gözleri puslu. Çenesi gerilirken dolsa dahi gözleri, duraksamadı.

İlerlemekten başka çare yoktur.

Omuzları titredi ve sonunda sol eliyle gözlerini kapatarak ilerlemeye devam etti.

Ilık sıvı parmaklar arasından sızsa bile, boğazından ince hıçkırık çıkıp titrekçe sızlansa bile.

Hakkı yoktu tek bir saniye dahi durmaya.

Zorundaydı.

Bitikti ama ilerlemek zorundaydı.

Kolunu kaldırdı ve durmadan akan gözyaşlarını sildi.

Nafile.

Tekrar tekrar akarak yerini dolduruyordu yaş damlaları.

Gözleri ne kadar kendini tutsa da puslanarak görüşüne engel oluyordu.

Şimdi görüşü kaderi gibiydi aynen.

Puslu.

Belirsiz.

"Hepsi.."

Kısık bir sesle konuşuyordu.

"Yalandı"

"Hepsi yalandı..."

Acıları, sevinçleri, hüzünleri, tüm mutlulukları... her şeyi..

Yalanmış meğer.

Koluyla bir defa daha silerek başını kaldırdı. Yumruklarını sıkıp daha da ileri atılarak.

Kalbi atmıyordu ama nedense bir çarpıntı hissediyordu.

Nefes almıyordu lakin boğulduğunu hissediyordu.

Baştan ayağı çürümüştü ama organlarının varlıklarını duyumsuyordu.

Ve...

Hatırlıyordu.

Yalan olanı değil de asıl olanı.

Küçük bir çocuk, mutlu bir aile.

Bir baskın.

Meşaleler...

Saldırganca tavırlar. Şiddet, bağrışma, yetersiz tepkiler...

Haydutlar, hırsızlar ya da her ne ise...

Ülkeleri yok edildi ve her bir birey köle olmak üzere dağılıverdi.

Her biri ayrıldı.

Köle olarak satıldılar.

Modern hayat denen şey eğer yalandan ibaret ise...

Hiçliğin Hükümdarlığı: Sıfırın TanımsızlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin