Hikayeden bağımsız ekstra şeyler eklenmiştir!
------------
"Herkes niye peşinde? O lanet olası süvarliler bile senin için sıraya girmeye hazır." Bi adım attı. Nerdeyse dip dibeydik. "Seni bu kadar özel kılan ne?" Sanki sorduğu sorunun cevabını bana...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𝟚.𝔹𝕠̈𝕝𝕦̈𝕞 𝕦𝕞𝕒𝕣ı𝕞 𝕜𝕖𝕪𝕚𝕗 𝕒𝕝ı𝕪𝕠𝕣𝕤𝕦𝕟𝕦𝕫𝕕𝕦𝕣.
❀•°•═════ஓ๑♡๑ஓ═════•°•❀
"Ne yani kızmadınız mı?"
"Öfke, boşa harcanan duygudur. Nadiren kullanıyorum. Sana neden kızayım?" Dedi kuzgunun başını okşarken.
"Sana yaşlı dedim."
"Yaşımdan utanmıyorum Viki. Yani bana yaşlı dedin. Doğruyu söyledin ama bunu dalga geçerek, saygısızca bi şekilde kullandın."
Beklemediğim şekilde, büyük olgunlukla karşılamıştı beni.
Sözüne devam etti. "Umarım bu korku sana yetmiştir. Aksi halde bu durumlarda seninle uğraşmak istemiyorum."
Kuzgun kolundan uçup giderken hafif bi şekilde gerçek olmayan gülümsemesini sunup gitti.
Yanımda ki öfkenin varlığını hissediyordum. Annem ateş topuna dönmüştü resmen. "Biraz konuşalım." dedi kısık bi sesle.k
Bakışlarım ona dönerken diğer taraftan Mimi elimi tuttu. "Daha sonra konuşursunuz. Geç oldu sabah erken saatte antrenmana başlamamız gerek."
Annem tam lafa atlıyacakken diğer taraftan Winchesto onun omzunu tuttu. "Biraz yardımına ihtiyaçım var bakar mısın?"
Annem önce ona sonra bana baktı. Derin bi nefes alıp "Tamam." Dedi ve gitti.
Mimi'ye uydurduğu yalan için teşekkür edecekken. "Hiç öyle bakma! Eragon'un gözünden düştün. Artık seni ciddiye alacağını sanmıyorum."
"Uğraşsaydı daha mı iyiydi yani?"
"Bilmiyorum. Tek bildiğim," Kollarını gerdi ve esnedi. "Yorgun olduğum. Hadi gidelim."
Çardağa baktım. Sonra çardağa bakan pencereye 'Aptal ben!' Gözlerim bi süre daha orda oyalanırken mavi gözlerin parladığını gördüm. Büyük ihtimal orada oturmuş. 'Çocuklar işte.' Diye düşünüyordu.
ᬊ
Yüzüme değen hahif dokunuşlarla uyanmıştım. Gıdıklanan yeri kaşıdım. Elimi yorganın altına sokarken bi şey elimi çok pis ısırmıştı. "Ağh, Sabah, sabah ne işin var burada?" Beyaz kuzgun gelmiş. yatağımın üstünde başta kanatlarını yüzüme sürerek beni uyandırmaya çalışmış olmayınca da ısırmıştı. "Bok böceği." Saate baktığımda Antrenman için erken olduğunu da anlamıştım.
"Ne oldu?"
Kuş açık camdan dışarı uçtu. Pencereden baktığımda ormana gittiğini gördüm. "Beni mi çağırıyor?" Uykumu aldığımdan bile emin değildim. Hala üstümde yorgunluğu hissediyordum ve daha güneş yeni doğuyordu. Dünya'da yaptığım gibi güneşi mi selamlayacağız?
