İyi okumalar.
----------------
Karanlık, yaşlı çürümeye mahkûm ağaçların içine girdiğimizde ortama ışık sağlayan geçit birkaç saniye içinde kapandı. Serin, sisli ve karanlık ormandan derin uğultular ve tuhaf sesler yükseliyor.
Gölgenin dizginlerini sıkıca tutup Owen'a döndüm nemli küçük bir patikada duruyorduk Owen atı çevirerek etrafa göz attı.
Atının üstünde bir tur etrafinda döndükten sonra bana dönüp konuştu.
"Anlaşılan büyücü Adolphus bizi çok uzağa göndermiş fısıltı ormanının diğer ucunda sayılırız" dedi, başı ile ormanın daha sığ ve karanlık olan tarafını göstererek.
" bu taraftadan gitmeliyiz" dedi.Leona isyan eden birkaç mırıltı çıkararak atını önden ormana doğru sürdü.
Owen'a cevap vermeden başımı sallayarak Leona'nın peşinden ilerlemeye başladım.Ormanın derinliklerine indikçe karanlık bir hal alan sis ve tuhaf uğultular tüylerimi ürpertiyor, fısıltı ormanının neredeyse tamamı yapraksız ağaçlar, koyu renkli çalılar, karanlık sis, çamurlu yüzey ve küf kokusundan oluşuyor.
Önde Leona ortada ben ve arkamda Owen olacak şekilde dar patikada ilerlemeye devam ettik.
Ormanın içine girdikçe artan küf kokusu genzimi yakmaya başladığında gözümü Leona'dan ayırıp koyu loş sislerle örtünmüş ormana göz attım.
Giriş kısmına göre çok daha kötü olan ağaçlar, derinden gelen ürkünç uğultular ile kaşlarımı çattım.
Ormanın üstüme bıraktığı psikoloji yüzünden midir bilmiyorum duyduğum çığlık benzeri sesle yerimde duruldum.
Gölge durmam ile rahatız olmuşçasına kişneyip yerinde tepindiğinde onu umursamadan Owen'a döndüm."Bu sesi sen de duydun mu?"
Owen olumsuz anlamda başını sallayarak aramızdaki az mesafeyi kapatıp yanımda durduğunda, Leona da on metre ileride durup bize dönerek konuştu.
"Neden durdunuz? hızlı olalım bu yerden biran önce çıkmak istiyorum!" Dedi huysuz bir sesle.
Duyduğum küflü zeminde yürüme ve çıtırtı benzeri sesler ile sağ elimi huysuzca tepinip kişneyen gölgenin boynuna koyup sakinleşmesini fısıldadım.
Gölge yerinde durulduğu zaman gözlerimi kapatıp derinleri duymaya çalıştım.
Birkaç saniyelik sessizliğin ardından netleşmeye başlayan, uzaktan gelen toynak sesleri, çıplak ayakla küflü zeminde çıkan ses, tuhaf tıslamalar ve fısıltılar.
Burada yanlız değildik!" Yakalayın!"
Duyduğum tek kelime ile hızla gözlerimi açıp etrafımızda alev çemberi oluşturdum.Küflü ıslak zeminin kokusu ısıyla buluşunca ağır bir hal almıştı. Ateşin ardından netleşen sesler ile Leona ve Owen iyice yanıma yaklaştı.
"Bilmediğimiz bir direniş olmalı veya isyan eden ittatçiler." Dedi, Owen tereddütle.
Etrafımızdaki alev cemberini şiddetli bir rüzgara dönüştürdüğümde, birkaç büyücü, kurtadam, sentor, cadı ve vampir vardı sayıları onu geçiyor. Ellerinde gördüğüm mızrak ve oklar onların direnişçi olduğunu kanıtlıyor.
Gölgenin sırtından indiğimde Leona'nın,
"Lesita atına bin bu güvenli değil!" Diye uyarmasını umursamadan geniş çemberin sınırında durdum.Karşıdaki varlıklardan birinin en yakınında durduğumda kan kırmızısı gözleri loş ortamda bile rahatlıkla belli oluyordu.
Solgun ve beyaz teni siyah saçları kırmızı gözleri ve sert çene hatları vardı.
Üzerindeki eski kıyafetleri ormanın neminden çamur olmuş göz altlarında beyaz tenine tezat morluklar oluşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GELLA'NIN KAYIP ALFASI
FantasíaSadece insan olmayı dinlemiştim. İstemediğim hayat, istemediğim mecburiyetler ve korktuğum gerçekler. Kaçmak, saklanmak ve umursamamak bir yere kadar yanımda olacaktı. Pişmanlıklar, hatalar ve büyük düşmanlar er yada geç kapımı çalacaktı. Korkaklığ...