Başlıyoruzzzz
"Çocuklar, son verdiğim ödevden herkes sorumlu!" dedi matematik hocası. Okulun ilk günü bile ödev verebilecek bir kapasitesi vardı. Onu dinlemek yerine defterime göz çizmek daha da cazip geliyordu. "Nazlı?" başımda dikilen matematik hocasına baktım. "Buyrun hocam" dediğimde hocanın ciddiyeti 1 metre öteden belli oluyordu.
"Dinliyor musun dersimi?" diye sorduğunda önden gelen gülüşmelere göz devirdim. Matematik hocasının gözleri kitabımdaki göz çizimlerine kaydı. "Görsel sanatlar dersi ilkokulda kaldı diye düşünüyordum." demesiyle Cemre ile bakışmaya başladım. Cemre beni kurtarmak ister gibi "Hocam hatırladığım kadarıyla matematik dersi de en son ilkokulda kaldı diye düşünüyordum." dediğinde hoca ellerini birbirine bağladı.
"Yok, ilkokulda kalmadı aslında. O senin ilk okuldan beri matematik dersini dinlemediğin içindir." dediğinde Cemre gülmekle yetindi. Zil çalmasıyla matematik hocasına samimiyetten fazla uzak bir gülümseme ile baktım.
Bir şey demeden çıkan matematik hocasına son bir kez bakıp ayağı kalktım. Efe yanıma gelip" Bugün erken çıkıcam. Plan iptal. "dedi. Cemreye baktığımda heyecandan ne diyeceğini bilemiyor gibiydi." Aaaa öyle mi oldu. Tüh sensiz olmazdı zaten. " dediği an bana baktı. Dudağını ısırdı. Stres olunca dudağını dişlemek gibi huyu vardı." Yani sen komik olduğun için şey ettim." dediği an Efe gülüp kolunu Cemrenin omzuna attı." Cadı kendini açıklamana gerek yok. " kibirli bir ifadeyle bana baktı. "Ben olmasam acaba ne yapardınız, Ah ahhh." dedi iç çekerek.
Göz devirip "Ben kantine gidiyorum. Çok acıktım." dediğimde Cemre kafasını salladı. Efe bir şey diyeceği an hemen yanından uzaklaştım. Bir de zamanımı onunla boş muhabbet ederek harcayamazdım. Kantine indim ve tostumu aldım. İçecek olarak çay aldım. Tekrar inmek istemediğim için de Cemre ve benim için iki çikolata aldım. Kantinden çıktım. O kadar zor haraket ediyordum ki. Küçük bir rüzgar esse her şey yıkılacak gibiydi. Merdivenlerden çıktım.
Sağıma döneceğim sırada duvar gibi sert bir cisme çarptım. Kafamı kaldırdığımda bunun gerçekten de duvar olduğunu fark ettim. Nasıl ya? Hani bunun yakışıklı biri olması gerekiyordu normalde.
Çok beklersin.
Elimin acısıyla irkildim ve elime baktım. Çayımın yarısı elime dökülmüştü. Hızlıca lavaboya doğru gideceğim sırada bir daha duvara çarpmamla sinirden çılgına dönecektim.
"Ya ben senin duvar gibi anan-" gördüğüm manzara ile susmayı tercih ettim. 20li yaşlarında, uzun, yakışıklı, kaslı, Yüce Rabbimin özene bözene yarattığı bir adam duruyordu karşımda. "Anlamadım?" dediğinde genzime çikolata kokusu dolmuştu. "Çikolata mı yedin?" dediğimde adam sanki inme inmiş gibi bana bakıyordu. Yanlış bir soru mu sormuştum?
Öğretmen çıkarsa ne halt yiceksin. Düzgün konuşmayı dene.
Adam beni süzdü. Elimdeki yarısından fazla dökülmüş çaya baktı. Tekrar benimle gözleri buluştuğunda güldü. "Lavabo ileride solda, insanlara çarpmamaya çalış." dedi ve yanımdan uzaklaştı.
Bu neydi şimdi? Kendini havalı sanan züppe. Bir halta da yaradığı yoktu. Yakışıklı olabilirdi, big boy olabilirdi, belki çikolata da kokuyor olabilirdi. Ama bu bana akıl verebileceği anlamına gelmiyordu.
Abartma.
Sus iç ses!
Aman be...
Hızlıca yemeklerimi kenara koyup lavaboya girdim. Elime soğuk suyun temas etmesiyle yüzümü buruşturdum. Fazla canım yanmıştı. Zilin çalmasıyla lavabodan çıkıp yiyeceklerimi aldım. Sınıfa doğru giderken Cemreyle karşılaştım. "Nerelerdesin yaaa." dedi ağlamaklı bir tonda. "Bi tane züppeyle karşılaştım. Onunla uğraşıyordum" dediğimde anlamak ister gibi gözlerini kıstı. "Amaaaan boşver Hadi ders başlayacak. " dedim ve sınıfa doğru yürüdük.
Sıralara oturmuş hocanın gelmesini bekliyordum. Bir yandan da Efenin getirdiği buzu elime tutuyordum. "Kızım kaç kere dedim sana. Bela mıknatısı gibi her haltı çekiyorsun başına. Azıcık dikkat etsen ölür müsü-" Efenin cümlesini kesen şey kapı açılmasıydı.
İçeriye o adam girmişti. Çüş! Öğretmenmiydi?!
Ben demiştim.
Adımları öğretmen basasına kadar devam etti. "Günaydın." dedi ve gözlerini sınıfta gezdirdi. Gözlerimiz birleştiği de o da beni burda görmeyi beklemiyor gibiydi. Dudağının kenarı kıvrıldı. Cemre bir bana bir o adama bakıyordu. "Lan siz ne ayak-" dediği an Ecrin sesli bir şekilde konuşmaya başladı. "Şükür artık gözümüz gönlümüz bayram edicek." dediğinde Ecrine doğru baktım.
Adamı öyle bir süzüyordu ki ben bile rahatsız olmuştum. Arka sıradan Ecrinin kankası yağmur konuşmaya başladı. "Yeni enişte."dedi ve Ecrine göz kırptı. Bunu sessiz söylediğini düşünüyordu. Ama fazlasıyla sesli bir şekilde konuşuyordu. Salaklar. Koskoca adam gelip 12. Sınıf kızlara mı bakıcaklardı. Çocuk çocuk düşünceler.
Herkes oturmuş pür dikkat o adamı dinliyordu."Kendimi tanıtayım." dedi ve yerinde dikleşti. Bakışları fazla keskindir, ama bi o kadar da yumuşak.
"Ben Kaan Akgün. 26 yaşındayım. Edebiyat öğretmeniyim. İlk sizinle öğretmenlik deneyimim olucak. Güzel anlaşacağımızı düşünüyorum." dedi ve tekrar sınıfta gözlerini gezdirdi.Göz ucuyla bana baktı. Elime kaydı gözleri. Hemen gözlerini çekti ve yutkundu. Acıdı mı acaba bana?
"Ben sizi çok sevdim yaaa." dedi Ecrin. Biraz daha ağzını yaya yaya konuşursa her halde ağzını parçalayacaktım. Dayanamıyordum. "Ne mutlu bana" demekle yetindi Kaan hoca.
Hoca deme lazım olur ehehehehe
Hayırdır iç ses? Sen herhalde yanlış kişiyle konuşuyorsun. Ben Ecrin değilim.
"Hadi hepiniz sırayla tanıtın kendinizi. Bende sizi tanıyayım." dedi ve en baştan herkes kendini tanıtmaya başladı.sıra Ecrine gelmişti. "Ben Ecrin Gültekin. 18 yaşındayım. Sporla ilgileniyorum. Futboluda severim. Baya bilgisayar oyunları da oynarım." dedi. Saçmalıyordu. Tek bildiği şey makyajdı. Bunu şuan neden yapıyordu. "Bide şey en çok romantik kitaplar severim. Kitap da okurum çok." dedi.
Göz devirdim ve derin bir "Offfff" dedim. Birazcık sesli söylemiş olmalıyım ki Kaan hocanın gözleri beni buldu. Daha benim tanıtma sırama vardı. "Peki ya sen?" dedi bana bakarak. "Daha bana sıra gelmedi." dedim. Hak yemek istemezdim.
Yeme beni
Tamam, yalan yok kendimi tanıtmak istemiyordum. Az önce adama 'Çikolata mı yedin?' diye sorduğum için utanıyordum.
"Ama benim şuan seni tanıyasım geldi." dediğinde Ecrin ve bir çok kişinin bakışları beni buldu. Boğazımı temizledim. "Ben Nazlı, Nazlı Akyüz. 18 yaşındayım." dedim sadece. "Eeee?" dedi Kaan hoca. "Nee eee?" diye karşılık verdim.
İlk günden disipline mi gidiceksin? Azcık tatlı dilli ol.
İç sesim haklıydı. Ama ben böyleydim. Yapabileceğim bir şeyim yok. "Bu kadar mı?" diye sorduğunda başımı 'Evet' anlamında salladım.
"Çikolata sever misin?" diye sorduğunda donduğumu hissediyordum. Parmak uçlarım karıncalanmaya başlamıştı. "S-severim." dedim ve önüme dönüp defterime göz çizmeye başladım.
Sakin ol Nazlııııı. Ne bu heyecan? Abartılacak bir şey yok.
"Az önce çikolata yedim." dediğinde tekrar kafamı ona çevirdim. "Afiyet olsun." dedim. Konuyu kapatmak istiyordum. Ama daha da batırıyordum. Zilin çalmasıyla sınıftan herkes çıkmaya başladı.
Kaan hoca da çantasını toparladı ve ayağı kalktı. Benim elime baktı ve çantasını açıp bir yanık kremi aldı eline. Adım adım yanıma gelip bana doğru uzattı. Kafamı kaldırıp baktığımda kaşları ve yüz ifadesi keskindi. "T-teşekkür ederim hocam." diyebildim sadece. Hiç bir şey demeden çantasını alıp sınıftan çıktı.
Bu son senemi sakin ve sessiz geçmesini istiyorum. Ama gidişat böyle göstermiyordu.
Yenidenn, yandı tüm ışıklar yenidennnn
Kaan hocama asık oldum 846383 kocam olmaya hak kazandı.
Şaka bir yana ilk bölümü nasıl buldunuzzz???
Öpüldünüz baiii

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Edebiyat Hocam
ChickLit"Anlayamadım ben yine. " dediğimde göz devirdi. "Neyini anlayamadın?" diye sordu. Sırf onunla biraz daha yakın olmak için salağa yatmak zorundaydım. "Sorunun şurasını anlamadım işte" dedim ve parmağımla sorunun bir kısmını işaret ettim. İlk önce sor...