Hiç mi dönüp bakmamıştım? Hiç mi anlamadım, görmedim, bilmiyor muydum? Hayatım boyunca oldukça az insanla iletişime geçmem miydi yoksa en nihayetinde gerçek kendini göstermiş miydi bana? Kont bundan bir süre önce -ben malikaneye gelmeden evvel- bu tür kısımları baştan sona planlamıştı. Öncelikle malikaneye ben varacak ve bu süreçte varis Hwang ile onun sadık kişisel hizmetçisi vasfı ile beraber onunla ilgilenecektim. Böylelikle ister istemez bizim yalnız varis ile yakınlaşmış olacaktım. Sonrasında alfa malikaneye geldiğinde ikinci kısım başlamış olacaktı ve zaten bu kısım bizim için en önemli olandı. Sahte kont malikanede yaklaşık 1 hafta konaklayacak ve bu kasvetli yerin misafiri olmuş olacaktı. Bu aşamaya kadar başarılı bir biçimde geldiğim için kendimi tebrik etme ihtiyacını bastıramıyorum. Buraya gelene kadar özellikle bu romantik akşam yemeği kısmı için Wooyoung defalarca Changbin'nin dükkanında prova yapmıştı. Ben varis Hwang'ın bu denli güzel olduğunun bilincinde olsaydım şayet Wooyoung'a tüm bu provaların gerekli olamadığını söylerdim. Ben hala ortak salonda dikilip Wooyoung ile Hyunjin'nin romantik bakışmalarını izlerken içimden geçenlere engel olamıyordum. Wooyoung,, utanmaz herif.
Bakışlarımı çirkin bir yüze sahip enişteye çevirdiğimde ister istemez vücudum bir anlığına titremeye başlamıştı. Enişte yemek masasının en başında Wooyoung'u sert bakışlarıyla süzüyordu. Beni bu planda en çok bu korkunç ve garip görünümlü enişte korkutuyordu.
''G... g... güzelliğiniz.. Dilim tutuldu..''
Bu ahmak herif biraz daha rol yapmaya devam edecek olsa ciddiyetimi bozmakta zorlanacaktım. Aklıma Changbin'nin o tahta dükkanında Wooyoung'un bu an için yaptığı provalar gelmişti
- Yang Jeongin malikaneye varmadan evvel -
''Böyle kekeleyip yüzünü kızartırsan... O kibirli omegalar kendilerini üstün hissederler ve sana açılırlar, tamam mı?''
Wooyoung alfa Changbin'nin tahta dükkanında gezinirken tahta gıcırtısı her bir taraftan yankılanıyor. Öylece minik dükkanın içinde bir o yana bir bu yana geziniyor ve malikaneye giriş yapacağı gün için prova yapıyordu.
''Hadi ama Jeong, bir de sen dene!''
Elime aynayı aldım ve sesimi düzeltmek amacıyla boğazımı temizledim. Ben aynaya odaklanırken Wooyoung yanıma geldi ve prova yapacağım anı izlemeye koyuldu.
''Bir, iki, üç.''
''Evet Jeong, iyi ilerliyorsun. Bu gidişle o mirasın tümü bize ait olacak ve ben o günü görebilmek için her şeyi yapmaya hazırım.''
-
Zihnimde canlanan görüntülerin ardından gülmemek için kendimi zor tutmuştum. Cidden bu an için alfa ile defalarca prova yapmış ve her şeyin en ince ayrıntısını düşünmüştük. Akşam yemeği kısaca Wooyoung'un varise olan iltifatları, hoş sözleri ve eniştenin alfaya olan garip bakışları ile geçmişti. Ortak salonda benimle beraber iki hizmetçi vardık ve saatlerce onlar yemek yerken öyleyece dikilmek durumunda kalmıştım, bacaklarım hafiften ağrımaya başlamıştı bile. Alfanın rol yeteneği onca yaptığı provaların hakkını verecek bir şekildeydi çünkü varis Hwang bu akşam yemeğinden etkilenmişe benziyordu. Şimdi herkes odalarına dağılmış ve akşam yemeği sona ermişti. Benimle beraber salonda dikilen hizmetçi omega yemek sona erdiğinde başıyla masayı onunla birlikte toplamam gerektiğini işaret etmişti. Bense elbette bunu yapmamış ve öyleyece omega Hwang ile birlikte odasına çıkmıştım. Ben yalnızca bu saf varisin hizmetçisiydim. Şimdiyse varis yarı sarhoş ve bitkin bir biçimde odada öylece yarı açık yarı kapalı gözlerle duruyordu. Dokunsam düşecek gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
be heir × hyunin
Fanfiction1930'larda geçen mevzuat kendisini kont olarak tanıtan bir dolandırıcının, gizemli ve saf görünen Japon varisi omega Hwang Hyunjin'nin zenginliğini ele geçirmek için onu kendisine aşık etmeyi planlar. Bu planı gerçekleştirmek amacıyla tanıdığı olan...