mavi spinel taşı, zarifliğin

130 22 35
                                    

Hayalini kurduğum o parlak yaşama ulaşmam doğup büyüdüğüm bölgede oldukça imkansızdı. Sizi temin ederim ki gelecekte değişik meyvelerin tadına bakmak istiyordum ve ben bunu halk arasında ne zaman dile getirsem o aptallar her defasında benim uçuk hayallerime gülmüşlerdi. Bunun sebebinin tahmin edilmesi asla güç değil. Fakiriz, çelimsiz bir duruşa sahibiz ve bir o kadar da cahiliz. Dürüst olmak gerekirse ben belki bir yere kadar annem ve teyzemden bir şeyler kapmış olabilirim bu nedenden dolayı kişisel olarak son maddeyi kendimce eliyorum. Nihayetinde sonuç değişmez çünkü orada yaşayan bir insan için gereksiz parlak hayallere sahip olmam halka ironik gelebilirdi hep. Ben tüm bu tepki ve alaylara rağmen hayallerimden asla vazgeçmemiştim çünkü biliyordum. Bu tarz bir fırsatın beni bulacağını çok iyi biliyordum. Hwang Hyunjin benim yaşadığım köyden bir anlığına geçecek dahi olsa dönüp defalarca bakılacak türden birisiydi. En başında prestijli bir aileden geliyordu ve ayrıca güzel olduğu kadar yakışıklıydı. Bunların yanında oldukça şey yaşamış olmalıydı çünkü ona şarkı söylediğim o ilk gecede annesinin malikanenin bahçesinde ağaca kendini astığını sayıklamıştı. Aslında bu soylu ile ortak bir noktamız varmış.

Benim ne yapıp ne edip sahte kont ile görüşmem gerekiyordu çünkü en başında böyle konuşmuştuk. Onunla bir şekilde teke tek kalacak ve dikkat çekmeyecek bir biçimde planın bir sonraki adımını konuşacaktık. Benim bu malikaneye girişimden sahte kontun gelişine kadar ki kısım planın birinci kısmıydı. Bu süreçte alfanın benden istediği şeyler kişisel görevlerimi yerine getirmem ve dikkat çekmeden ortama ayak uydurmamdı. Bence bu aşamayı oldukça başarılı bir şekilde gerçekleştirmiştim. Nihayetinde ikinci aşama içi n Wooyoung ile görüşmem gerekiyordu. Muhtemelen onunla buluşmak için çaba sarf etmeme gerek kalmayacaktı, kendisi bir şekilde benimle yalnız kalmanın bir yolunu bulurdu.

Biz varis Hwang ile yalnız kaldığımızda ancak odağımı uzun sarı saçlı omegaya verebilmiştim. Kocaman pencereden dışarıya bakıyordu ve kapı açılana dek ben onu izlemiştim, o ise bahçeyi. Kapıyı açan o aptal omegalardan yalnızca biriydi.

''Bay Hwang müsaade buyururlarsa kont Wooyoung hizmetçinizi ufak bir iş için odasına çağırıyorlar.''

Evet, tam olarak bahsettiğim buydu. Alfanın yanına gitmemle birlikte planımızın ikinci aşaması tamamen başlamış olacaktı ve asıl kısım buydu. Hizmetçi halen cevap beklercesine omega Hwang'a baktığında bende onun ne diyeceğini merak ederek varise dönmüştüm. Varis ise hiçbir şey söylememiş, yalnızca başını aşağı yukarı olumlu anlamda sallamıştı. Bunu üzerine görkemli olan varisin odasından çıkmış ve önden hizmetçi olacak bir biçimde kontun odasına doğru ilerlemiştik. Nihayet odaya vardığımızda hizmetçi kapıyı ben içeri girebileyim diye aralamıştı. 

''Beni mi emretmiştiniz beyim?''

''Girebilirsin.''

Sahte kontun sesini duymamla beraber zaten hali hazırda aralanmış kapıdan içeriye girmiştim. Alfa arkası dönük bir biçimde aynaya bakarak kravatını düzeltiyordu. Onu görmemle beraber arkamda duran hizmetçiyi unutmamış ve sahte konta saygımdan dolayı bir defa eğilmiştim. Ardından arkamı dönmüş ve hizmetçiye bakarak kapıyı kapatmıştım. Hizmetçi omega üzgün gözlerle kapıyı kapatışımı izlemekten başka bir şey yapamamıştı. Bilirsiniz, buradaki aptal omegalar uzun bir süre boyunca alfa yüzü görmediğinden dolayı en ufak alfa kokusu onları etkileyebiliyordı. Wooyoung dikkatini aynadan çekip kapıya doğru vermişti ve aynı şey benim için de geçerliydi. Halen kapının ardında duran hizmetçinin gölgesinin gidişini izlemiştik usulca. Omega kapının önünden ayrıldığında ancak konuşabilmişti alfa.

''Köyde herkes seni konuşuyor Jeongin.''

Ardından yavaş hareketlerle arkama yerleşmiş ve ellerini omuzlarıma çıkarmıştı. Ardından ellerini masaj yapar bir biçimde omuzlarımın üzerinde hareket ettirmeye başlamıştı. Wooyoung'un bu tarz hareketlerine alışan bene bunlar enteresan gelmiyordu elbet. 

be heir × hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin