yazar notu:
genelde bölüm başına not yazmam bölüm sonuna eklerim. ancak bu sefer bizzat eklemek istedim çünkü yaklaşık 1 aydır bölüm atmıyorum. sabır gösterenler için teşekkür ederim. iyi okumalar, bölüm sonunda görüşürüz.
-
''Kertenkele Derisi'ni yazan Japonla aynı kişi olduğu düşünülüyor. Hamburg'dan gelen bir gemideki Japon bir denizciden alındı. Öyle bir yolculuğun ardından bu kitabın diğer kardeşleriyle beraber kitaplığımda yer almasından...''
Titreyen ellerime bir bakış attığında ancak dikkatimi ona vermiştim. Özellikle şu son dakikalarda sağlıklı davranamaz olmuştum.
''Yer almasından... duyduğum hazzı tasavvur edebiliyor musunuz? Jeongin bak! Aynen bu şekilde konuşuyordu.''
Derin bir nefes verdiğimde de, ara ara bıkkınlıkla titreyen ellerimi kontrol ettiğimde de anlamamıştı. Öylece devam ediyordu.
''Hyunjin inan o piçin bu aptal kütüphanede ne gibi şeyler gevelediği bu dakikadan sonra seni ilgilendirmemeli.''
''Bekle, bekle. Henüz değil.''
Sıkıntılı bir nefes verdiğimde anlamıştım henüz bitmediğini. Ben bu kütüphaneyi alt üst ettiğimden beri transa geçer gibi öylece anlatır olmuştu. Sapık eniştesi o aptal erotik kitaplarını havuza fırlattığımı görecek olsaydı neler olurdu tahmin edemiyordum. Belki bağırır, belki de çıldırır? Ancak hayır. Yalnızca delirir miydi? Yoksa başka bir tepki mi beni bekler olurdu? Hakikatinde halihazırda bir deli değil miydi?
''O kitaplar..''
Yorgun bir şekilde işaret parmağını öylece havaya savurdu, ardından pek fazla gücü kalmadığından dolayı parmağını yere indirmek zorunda kaldı. Bana uzattığı kitabın içeriğini öğrendiğim an çılgına döndüğüm dışında neler hatırlayabiliyordum bilmiyordum. Ardından kütüphaneyi karıştırmış ve her bir kitabı kontrol etme ihtiyacı hissetmiştim. Evet, bu kadarı halihazırda zihnimdeydi. Sonrasında...
"İnsanları bir kara delik misali..."
O kendince konuşmaya devam ediyorken ben halen olanları zihnimde toparlamaya çalışıyordum. Düşünüyor, düşünüyor ve daha fazla düşünüyordum. En sonunda zihnimde canlanan anlarla beraber pozisyonumu değiştirip oturur hale gelmiştim. Ancak şimdi hatırlar olmuştum.
''Bana gerçekten anlatmak istiyorsan şu an seni dinliyorum.''
Şaşırarak olduğu yerde aynen benim gibi oturur hale gelmişti. Az önceki sızmış halinden eser kalmamıştı. Benim takıldığım durum yarım yamalak değil, sırasıyla bilmekti. Zira şu durumda bile ondan pek fazla şey bekliyor olmam bencilce olabilirdi.
''Baştan sonra?''
''Evet, baştan sona. Ancak bu dakikadan sonra bu konuyu kapatıp yeni bir sayfa açacağız.''
Cümlemi bitirmemin ardından gözleri uzaklara dalmıştı.
''Yaklaşık 7'li yaşlarımdan beri buraya gelip rutin halinde bu kitapları canlandırdığımı hatırlıyorum.''
Ağır bir başlangıç yaptığını kanıtlamak ister gibi öylece suratıma bakmıştı. Lakin bunu kanıtlamak için gözlerinin bu denli anlamlı bakmasına lüzum yoktu. Ben zaten halihazırda biliyordum. Bana bakıyordu ancak aynı zamanda bakmıyor gibiydi. Açıkçası şu anda bile güzel görünebiliyordu.
''Her gün karşılaştıkça burası üzerime geliyordu. Yengem hayatta iken onunla buraya geliyorduk ancak o öldüğünde özellikle değişmeye başladığımı hissediyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
be heir × hyunin
Fanfiction1930'larda geçen mevzuat kendisini kont olarak tanıtan bir dolandırıcının, gizemli ve saf görünen Japon varisi omega Hwang Hyunjin'nin zenginliğini ele geçirmek için onu kendisine aşık etmeyi planlar. Bu planı gerçekleştirmek amacıyla tanıdığı olan...