Finalden vazgeçtim.. Oturup düşündüm ve 10. bölümde gerçekleşecek finalin aceleye geleceğine karar verdim. İyi okumalar dilerim
-vavenza
Daha önce varisin odasından bahsetmiş miydim bilmiyorum ancak bahsetmemişsem büyük ayıp etmişimdir. Oda buradaki tüm odalara kıyasla -ki bütün odaları görmediğim tenzih edilecek olursa- daha büyük ve daha görkemliydi. Bunun yanında fazlaca kullanışlı olan bu oda şüphesiz bir biçimde varisin en çok vakit geçirdiği yerdi. Açık olmak gerekirse odanın kendisine ait olmasından dolayı bunu dile getiriyor olmam dahi saçma gelebilirdi lakin benim bahsettiğim durum bu değildi. Yaşadığı durum itibari ile fazlaca asosyal olan Hwang'ın kendisi için yapabileceği tek değişiklik bahçeye çıkmasıydı. Bunun dışında tüm gününü odasında geçirir ve belirli zamanlarda o tuhaf eniştesi ile saatlerce kütüphaneye kapanırdı. Şimdi düşündüğümde anlıyordum, varisin odası benim bu malikanede en çok rahat ettiğim yerdi. Ancak sebebi ne lüks altın kaplamalar ne de varisin pahalı takılarıydı. Varisin kendisiydi beni oraya çeken. Kabul etmem gerekecek olursa varisin zevahiri beni zaten kendisine çeken ilk şey olmuştu. Hatta bazı geceleri Wooyoung'un planı ve diğer her şey hakkında düşündüğümde hayal ettiğim çoğu şey değişikliğe uğramıştı. Bunun yanında ilk zamanlar düşleyebileceğim tek şey pahalı takılar iken bir anda bunları düşlemeyi bırakın aklımın ucuna gelmez olmuşlardı. Bunları tetikleyen şeyin Wooyoung olduğunu biliyordum. Onun varise her yaklaşımında tahminlerimin aksine tepki veriyor ve bundan rahatsızlık duyuyordum. Bu rahatsızlık sona ereceğine bir kar topu misali kabarmış ve daha da belirgin bir hale bürünmüştü. Özellikle bazı anlarda varise acıyor ve sanki namütenahi bir biçimde onunla bu odada olacağımı düşünüyordum. Yanıldığımın farkına varmam pek uzun sürmemişti, özellikle şimdilerde.
Şu an karşımda sakince kitap okuyan bu omegadan dayak yediğim gecenin üzerinden yaklaşık birkaç gün geçmişti. O gece varis odasına adım dahi atmamış ve bunun yanında ona ulaşmama da izin vermemişti. Her yerde aramama rağmen onu bulamamış, tüm gece boyunca meyus bir halde oturmuş ve onu beklemiştim. O gece gelmemişti. Sonraki günün sabahı hiçbir şey olmamış gibi odaya dönmüş ve bana karşı tek kelime dahi etmemişti. Bu durum beni korkutuyordu. Hala ürküyordum çünkü o geceden sonra aramız eskisi gibi olmamıştı ve bu durum beni günden güne çaresiz bir ruh haline sokuyordu. Günlerce ne tepki vereceğimi bilememiştim aynen Wooyoung'un evlilik teklifini kabul ettiğini duyduğum andaki gibi. Evlilik planları önceden düşünüldüğü gibi olacaktı. Eniştenin maden ziyareti sırasında mirasla birlikte Tokyo'ya kaçacak ve evleneceklerdi. Sonrasında plan basitti, varis dört duvar arasında sıkışıp kalacaktı. Deli olarak bilinecek ve belki de ömrünün tamamını orada geçirecekti. Bende onlarla beraber Tokyo'ya gidecek ve bu aşamalara bir bir şahit olacaktım.
Kapının çalınmasıyla birlikte karşımdaki omega dikkatini önündeki kitaptan çekip kapıya doğru bakmıştı.
''Girin!''
Kapıdan içeriye giren kadına göz gezdirdiğimde anlamıştım onun kim olduğunu. Bu kadın ilk gün bana rehberlik yapan kadındı, hani şu iğrenç bordo gözlükleri olan. Varise yönelik saygı maksadıyla eğildikten sonra içeriye girmiş ve varisin yanına doğru hızlı adımlarla ilerlemişti. Karşımda her zamanki güzelliğiyle duran bu omega parmakları arasında bulunan kitabı tamamen kapatıp komidine bıraktığında dakikalardır onu izlediğimi fark etmiştim.
''Efendim, rahatsızlık verdiğim için üzgünüm. Enişteniz sizi çağırıyor, acil olduğunu söyledi.''
Kadının cümlelerine karşılık varis yine de ifadesini bozmamış ve başını hafifçe aşağı yukarı sallamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
be heir × hyunin
Fanfiction1930'larda geçen mevzuat kendisini kont olarak tanıtan bir dolandırıcının, gizemli ve saf görünen Japon varisi omega Hwang Hyunjin'nin zenginliğini ele geçirmek için onu kendisine aşık etmeyi planlar. Bu planı gerçekleştirmek amacıyla tanıdığı olan...