26

1.7K 43 5
                                    

Sınırı geçilmek için en ufak bir hareket bile göstermesenizde yayımlıyorum bölümü

Sadece emeğimin hakkını almak istiyorum

Neyse İyi okumala

-

Deniz ve Mesut

3.kişiden

Deniz ellerindeki teri pantoluna sürüp adımlarını masanın kurulacağı yere atarken nefesleri tekliyordu.

İlişkinin bu tarafında olmak biraz garip geliyordu ona. Genelde baskın olan, ilişkiyi önemsemeyen oyken şu an baskın taraf Mesut'tu.

Dün gece olabilecek iyi ya da kötü tüm ihtimalleri aklından geçirmiş hatta kurduğu kötü senaryolarla bir nebze ağlamıştı da.

Ordan oraya koşturan insanları görürken dudağının kenarı kıvrıldı. Mahallenin bu özelliğini seviyordu. Evet bazı kişiler birbirlerinin arkasından konuşup duruyor olabilirlerdi ama bu birlik beraberlik havası sıcacık ediyordu içini.

"Deniz, oğlum hoş geldin." Aslı yenge onu karşılarken bakışları etrafta gezindi. Onu arıyordu.

"Geç otur hadi, ezan okunur birazdan." Deniz kafasını salladı hafifçe. Yanıp tutuşsa da içinden geçenler yerine, "Annem daha gelmedi mi?" Diye sordu. Ailesiyle hala arası iyi değildi bu yüzden pek haberi yoktu onlardan.

Aslı'nın kaşları çatılsa da irdelemeden, "Birazdan o da gelir oğlum," dedi.

Deniz bir sandalye çekip erkeklerin tarafına otururken çoğu kişi masaya gelmişti. Ezana tahmini 2 dakika vardı.

Babası, hemen karşısına otururken anlığına bakışları birleşti. Deniz tepki göstermeden bakışlarını kaçırırken babasının iç çektiğini hissetti.

Babasından duyduğu sözler içine oturmuştu resmen. Hiç anlamadığı bir anda öylesine ani gelmişti anlamamıştı. O anları düşündükçe içi gidiyor, pek ağlamayan bir kişiliğe sahip olmasına rağmen göz pınarları doluyordu.

"Oo Deniz'im," Ali Deniz'in sağ tarafındaki sandalyeyü çekip oturdu. "İyi gördüm seni, Mesut seni zorlanıyor herhalde."

Dudakları alayla kıvrıldı. 1 haftadır aynı evde kalmalarına rağmen tek kelam etmemiştiler.

"Zorlamaz mı abi," Tam o anda evden çıkan Mesut'la göz göze geldi. "Nefes alacak zaman bırakmıyor. Çok yoruluyorum."

Mesut'un ıslak sıcak saçları alnına düşerken kahverengi gözleri Deniz'i görmesiyle parlamıştı. O da Deniz gibi heyecanlıydı ama bunu biraz daha zaptetmeyi öğrenmişti.

Kapılmadan direkt çocuğun yan sandalyesine otururken ona dönen ışıl ışıl bakışlarla kendini bulutların üstünde hissetti. Hayatında pek çok şeyi umursamayan, ergen küçücük birinin nasıl böyle hissettirdiğini anlam veremiyordu.

Tabi birde erkek olması vardı.

Tam o anda ezan okunurken çorbalar dağılmış ve herkes yemeklerine başlamıştı. Deniz her an aklından söyleyeceklerini aklından geçirirken yemeğin hemen bitmesini istiyor, onunla birlikte kalıp ona göre büyük cüssesine sığınmak istiyordu.

Babası, "Bu gece eve gel," dediğinde diğer seslerin uğultusunda zor duymuştu. O an, Mesut'un onları dinlediğini biliyordu.

"Gelmeyeceğim," dedi sertçe. Babasına karşı kurduğu o duvar aslında içten içe o kırgınlıklarından oluşuyordu ve ne kadar sağlam tutarsa şu anda o kadar iyiydi.

Küçük Bir Gelinim MeselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin