Tuhaflar da Sever (Gay) -Tamamlandı

Amigo

Masamdaki telefonda bildirim ışıkları yanınca ışık hızında telefonu elime aldım. Ecel mesaj atarsa anında görmek istiyordum. Ama tabi ki de son olanlardan sonra -yani öpüşme şeysinden sonra- bir şeyleri denemeye karar vermiştik. Ne olduğumuzu söylememiştik. Sevgili miyiz? Sanırım hayır. Flört mü ediyoruz? Öfff bilmiyorum. Sadece onu seviyorum ve onun da beni sevmesini istiyorum o kadar.

Ama o daha bana bir mesaj bile atamıyor!!! Gıcık herif. Bir de bana hep cüce diyor yok onu da demezse küçültücü laflar edip duruyor. Neymiş efendim çok kısaymışım. Yok efendime söyleyim kuş kadarmışım. Öhhh yani bizde eşşek kadar adamız canım!! Sen iki metresinde sanki çok mu bir şey becerdin yani? Hâlâ mesaj ve arama yok! Hay ben senin arama lan arama. Bundan sonra açanın ben de ta— dililililili~ (ecel arıyor ve açması iki saniye sürmedi arkadaşlar)
-Alo cüce
+Efendim Ecel Bey?
-Akşama işin var mı?
+Bilmem ne diyeceğine göre değişecek.
-Bizim çocuklar halı saha yapalım diyorlar. Amigo olarak bizim takıma seni yazayım diyordum.
+ He yani ben oraya minicik etek ve ponponla geleyim? Bu mudur fantezin?
- Hayat buraya o şekilde gel de herkesin gözünü yerinden çıkarayım. Gösteriyim sana farklı bir fantezi ne dersin?
+ Sana da iyilik yaramıyor be. Hem ben seni düşündüm hep yoksa etek giymeye de çok hevesli değilim bi kere.
- Heveslendiğin zamanları da görürüz güzelim.
+Iyy iyice kırolaştın sende be. Neyse tamam ben amigo elbiselerini hazırlayayım akşam kesin geliyorum. Öptimmm byeee
- Bak beni getirtme oraya hayat elbise melbise y-klik (telefon kapanma sesi)

Hehe yani tamam amigo elbisem yok belki ama aklımda harika planlarım vardı. Eskiden kalma yurt dışında aldığım ama Türkiye şartlarında hiç giymediğim pullu bir üst ve ona uyumlu şortları çıkarmamın vakti gelmişti. Ayrıca ponpon olarak da kurdele satan bir dükkandan bir iki kurdele alabilirdim. Yani tam ponpon değil de uzun kurdele olurdu işte o da idare eder. İnşallah planımı uygularken bu huysuzun elinden kaza çıkmazdı. Ateş olsa cürmün kadar yer yakar beyefendi efelenmesi de bana sadece. Tamam arada bir korkmuyorum değil. Bir kaç kez başkalarına bakışını yakaladım sanki böyle aşırı tehlikeli bir bakış böyle insanın içine işleyen türde. Sonra bana döndüğünde normal bakıyor gibi gelmişti. Gerçi onun yüzü bir dolu yarayla ve sert simasıyla başlı başına korkutucuydu zaten. Benim abartmam olabilirdi yani bilmiyorum. Bildiğim tek şey onunla ve sinirleriyle bu akşam biraz oynayacak olduğum nihahaha.

Geçmek bilmeyen saatlerin ardından nihayet işten çıkmış ve istediğim şeyleri giymiştim. Ponpon kısmını boş verip giysilerimi örtecek türden bir palto ve yedek giysilerimin olduğu çantayı da elime aldım.
Gözüme hafif bir sürme ve yanaklarımın üzerine de pullarla uyumlu glitter sürmüştüm. Saçlarıma bandana taksam çok yakışırdı ama yoktu bende öylece bırakmıştım. Bence çok hoş görünüyordum. Kimsenin görmemesi için hızlı adımlarla yürümeye başladım. Böyle bir görünüşle paltom olmadan çıksam bile yurt dışında kimse bana garip garip bakmazdı, bara gidebilir ve erkek avlayabilirdim. Ahh cidden şu sıralar oraları özlüyordum. Ecel olmasa belki giderdim ama onu severken uzaklaşmak en son istediğim şey olurdu. Hem oradaki bir yerden sonraki aşırı hızlı hayat pek bana göre değildi. Adamlar direk sevişmek için birilerini arıyorlardı resmen delilik.

Ecel'le sözleştiğimiz yere geldiğimde park edilmiş araçların içlerinden onun arabasını bulmaya çalıştım ama yoktu. Birden arkamda bir kol belime dokununca hafif çığlık atıp arkamı döndüm. Bana gülümsemeyle bakan adamı görmek beni rahatlattı. Bana sırıtan adama karşılık bende suratıma şeytani bir gülücük yerleştirdim. Bir kolunu belime doladığında ve bana sarılmak için hamle yaptığında bile üzerimi paltomdan dolayı fark etmemişti. Sarılmasına yarım yamalak karşılık verip hemen fark etmesini engellemek adına aramızda mesafe açtım.
-Arabanı göremedim yoksa yürüme mesafesinde miyiz? diye sordum.
+ Hayır, yürüme mesafesinde değiliz. Bir şeyler lazım olur diye büyük bir arabayla geldim. dedi ve eliyle bir yeri gösterdi.