Zıt Anlam

95 17 8
                                    

Günler günleri kovalarken, Ecel ve ben birbirimize gerçekten alışmıştık. Çoğunlukla benim evimde ve geri kalan zamanlarda onun evinde vakit geçiriyorduk. O gün olanlardan sonra farklı olan tek şey arada bir birbirimize dokunmamızdı. Ama asla ileri gitmiyor ve bir sonraki aşamaya geçmiyorduk. Aslında benim hazır olmadığım kadar, o da hazır değildi. Mesele sex değildi. Bunu hiç tanımadığı insanlarla da yapabilirdi. Mesele duygulardı. O sevmeyi hâlâ kabullenemiyordu. Sevgiyi hissediyordu ama buna isim koymak onun için o kadar zordu ki. Belki de sevmeyi haketmediğini düşünüyordu.

Kapı zilinin çalmasıyla, ocakla bakışmamı sonlandırıp kapıya koştum. Gördüğüm manzara cidden şaşırtıcıydı çünkü ne kadar Ecel'i yaralarıyla görmeye alışkın olsam da kapıma asla dayak yiyip gelmezdi! Kim ne yaptı bilmiyorum ama suratı gerçekten iyi benzetilmişti ve sanırım başında bir yerlerden kan damlıyordu. İlk başta şoktan bir şey yapamasam da sonra gözlerim kocaman bir şekilde "yuh" diye tepki verdim. 2 metrelik devi de dövebiliyorlardı demek ki. Kapıyı geçmesi için daha çok açtığımda sendelediğini fark edip, ezilme tehlikemi görmezden gelerek koluna destek oldum ve onu içeri doğru yürütmeye çalıştım. Koltuğa oturtana kadar pertim çıkmıştı.

İlk yardım malzemelerini getirip Ecelin önüne oturmuştum. Nerden ne yapmaya başlayacağım konusunda elim ayağıma dolanmıştı. Sadece salak bir ifadeyle suratına baktım o da dikkatle beni inceliyordu. Acaba ambulansı mı aramalıydım? Aşırı derece meraklıydım ama o sanki konuşmamaya yemin etmiş gibiydi. Şu an istediğim cevapları alamayacağımı bildiğim için her şeyi boş verip, yardım malzemelerin içinden tentürdüyota yöneldim. Ecel elimi tutmuş ve tendürdüyottan oksijenli suya götürmüştü. Ah tabi ya ilk önce yaraların temizlenmesi gerekiyordu. "Madem bu kadar titiz davranacaksın en başında kendini korumalıydın." dedim fısıldayarak. "Vurmalarına izin veren bendiğm bi kereğ" dedi. Ağzını yayarak konuşmuştu. Leş gibi alkol kokuyordu.

Bir dakika bir dakika? Sarhoş muydu o? Pek içmezdi ama içse de bunu hayatta dışarıdan fark ettirmezdi. Hele böyle bir yamuk konuşma hiç ona göre değildi. Birden bu hali suratımı gülümsetti. Ses çıkarmadan işimi yapmaya devam ettim. Yüzünü temizleyip yaralarına baktığımda aslında o kadar da kötü bir şeyinin olmadığını gördüm bu içimi rahatlattı. Başından gelen kesik küçük bir çizgiydi de çok ciddi durmuyordu. Yaralarını sarıp işimi bitirdiğimde çok daha iyi görünüyordu. Yine de doktora gitmesi iyi olurdu ama bunu kabul eder miydi bilmiyordum. "Doktora görünmelisin, ben elimden geleni yaptım şimdilik." dedim. Soğuk bir şekilde bunları söylemiştim çünkü yaralı ya da sarhoş diye gardımı indiremezdim. Böyle bir durumda olması hiç hoş değildi. Koca adam bir de ona vuranlara izin verdiğini söylüyordu!

"Gitmeme gerek yok." dedi. Sesi düzgündü görünüşe göre biraz daha ayılmıştı. "Peki, Bay Koca Devim seni bu hale ne getirdi bana anlatacak mısın? Sormayacaktım normalde ama burda meraktan ölüyorum da biraz." dedim karşısına geçip bacak bacak üstüne atarak. Bir yandan da gözlerimi kısıp, yalan söyleme yoksa yakalarım bakışı atmaya çalışıyordum. Ya da sadece sinirli olmasını umduğum bir bakışla bakıyordum işte herneyse. "Anlatmama değmez inan bana Hayat. Bu arada bu lakabı beğendim. Yani şu deve cüce olayı baya akıllıca olmuş." dedi sırıtarak. Evet bana cüce diye seslenmesini sinir bozucu buluyordum ama ona dev dediğimde hep içimden gülüyordum. Dev varsa cüce de vardı sonuçta. Zıt olsalarda ayrı ayrı düşünmezdiniz. "Anlatma sen zaten hiç bir şeyi bana anlatma.Kalk da yatağa git bende şuraları toparlayıp gelirim." dedim. Ayağa kalkmış dağılan eşyaları toplamaya başlamıştım.

Birden arkamdan beni saran kollar yaptığım işi engelledi ve beni yatak odama sürükledi. Bu onun birlikte uyuyalım deme şekliydi. İtiraz etsem de yenileceğimi bildiğimden beni tutan kollarla odama gittim. Ecel her geldiğinde giysiye ihtiyacı olduğu için artık benim evimde eşyaları vardı. O kendi giysilerinin olduğu yere gidip üzerini değiştirirken bende eşyalarımı alıp banyoya giyinmeye gittim. Evet her şeyi görmüştü ama bu utanmayacağım ya da aşırı rahat olacağım anlamına gelmiyordu. Sonunda işimi bitirdiğimde yatağa yatmak yerine oturarak beni beklediğini gördüm. Bu görüntü nedense gözüme çok hüzünlü gelmişti. O dev adam gitmiş yıkılmış bir insan gibi duruyordu.

Ecel sonunda beni fark ettiğinde yanını işaret ederek "Gelsene biraz." dedi. Neden bunu yaptığımı anlamasam da yanına oturdum. "Hayat bana hep kendimi anlatmam için gözüme bakıyorsun ama ben anlatamıyorum ya." dedi. Evet, cidden onun hikayesini duymak istiyordum. Şimdi bu ne alakaya maydonoz anlamadığım için kafamı sallamakla yetindim. "Sana bugün bazı şeyleri anlatırsam benden kaçmayacağına söz verir misin?" dedi. Gözlerimin içine gerçekten bunu duymaya ihtiyacı varmış gibi baktığı için "Ben senden kaçmam daha doğrusu kaçamam. Sende çok iyi biliyorsun bunu ama yine de bunu duymak istiyorsan; söz veriyorum senden kaçmayacağım." dedim. Bayat laflar gibi duruyordu ama söylediklerimi kesinlikle öylesine söylememiştim.

Uzun bir nefes alıştan sonra konuşmaya başladı. "Benim ismimin neden Ecel olduğunu sorguladın mı hiç?" dedi. Evet anlamında kafamı salladım. Aslında bununla ilgili komik bir teorim vardı ama bunu ona söylemeyecektim. Polat hayranı olan baba oğluna Memati isimini koymayı yakıştıramayıp Ecel koymuş olabilirdi mesela. Yani neden olmasın. "Ne düşündün bilmiyorum ama bunun uzun bir hikayesi var Hayat, sen adın gibisin hayat vaadediyorsun.Ben Ecel'im ölümün kokusu var bende" dedi. Normalde isimlere sadece isim gözüyle bakan biriydim. İsimlerimiz arasındaki anlamları hiç düşünmemiştim. O andan itibaren isimlerimiz arasındaki zıtlık boğazımda bir yumru oluşturdu. Bundan sonra da anlayacaktım, Ben; Hayattım o ise Eceldi.

"Ben doğarken annem ölmüş, sonra da babam annemin ölümüne dayanamayıp intihar etmiş. Bir zaman arada kaynayan ben ne hikmetse ölmemişim. Bunun üzerine benden korkanlar bana ölümün bebeği gözüyle baktıkları için bu ismi vermeyi uygun görmüşler. Amcam beni alana kadar, kimse bana yaklaşmak dahi istememiş. Bunları sonra duydum. Sanki onları ben öldürmüşüm gibi." dedi ve derin bir nefes aldı. Hangi akılsız, mantıksız, cibilliyetsiz insan bir bebeğe bu sorumluluğu yükler de böyle bir isim verir?Çok sinirlenmiştim. Aynı zamanda bir o kadar da yaşadığı şeyler için Ecel'e üzülmüştüm. Hiçbirimiz kolay şeyler yaşamıyorduk belki ama bu kadarı fazlaydı. Destek olduğumu göstermek adına koluna girdim ve başımı göğsüne yasladım. Anlatmaya devam etmesini istediğimi belirtir şekilde kafamı salladım.

"Amcam beni alıp evine götürdüğünde onun daha hiç çocuğu yoktu. Beni kendi çocuğu gibi görürdü. Sonra kız kardeşim oldu. Her şey iyi ilerliyor derken kız kardeşimin hasta olduğunu öğrendik. Yengem uğursuz olduğumu ve evden gitmem gerektiğini söyledi. Kendilerinin başına gelmesi önemli değildi önemli olan kızıydı. Amcam karşı çıktı ama tüm bunları sorumluluk edinen ben evden kaçtım. Kendime çok da iyi olmasa da hayat ve yeni aile buldum. Onlar da beni kendi çocukları gibi büyüttüler. Hatta Ecel ismi öyle hoşlarına gitti ki, beni istedikleri şekilde eğittiler ve beni kullanarak bazı işler yaptırdılar. Bunu çok normal karşıladım ve hiçbir tehlikeyi kendime rakip görmedim "dedi. Konuşmanın sonuna geldiğinde sanki her şeyi o değilde başkası yaşamış gibi duruyordu. Sanki bunca acıya katlanan o değildi de sokaktan geçen biriydi. İlk kez bir insanın isminden nefret etmiştim ve o insanın ismi belki de bu dünyada en sevdiğim kişiye aitti.

Kafamı kaldırıp suratına baktığımda gerçekten yorgun görünüyordu. Bu yüzden daha fazla laf kalabalığı yapmamak adına ona sarılıp yatağa uzanmasını sağladım. En azından onun yanında olacağımı ve böyle saçma bir neden yüzünden ondan ayrılmayacağımı bilmesi gerekiyordu. Birlikte yine derin bir uykuya dalmadan önce dudaklarını her zamanki gibi saçlarımda hissettim. Bunu hep yapıyordu. "Çok güzel kokuyorsun." diye fısıldadı. Kalbim hızını arttırdı. Elimle elini bulup avucunu açtım ve içine küçücük bir öpücük bıraktım. Bu his güzeldi, onunla olmak çok iyi hissettiriyordu. Ne olursa olsun geleceğe endişelenmek yerine anın tadını çıkaracaktım. Eğer gerçekten o Ecelse ve bende Hayatsam; eğer o devse ve ben cüceysem, bu zıt anlamlar bizi eşitleyecekti ve bizde orta yolda duracaktık. Buna inanıyordum.

———Son——
Kısa oldu ama kurguyu baştan itibaren bu yöne yazdığım için olması gereken bir bölümdü.
Bütün her şeyin sırası var. Şimdi Ecel'in hayatından bir kesit yakaladık. Birçok ailesi olan evsiz bir adam o. Yine de içindeki insani duyguları kaybetmemiş.
Neys görüşürüz bakalım.

Tuhaflar da Sever (Gay) -TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin