Yıllarca kendimizi besin piramidinin en üstünde gördük. En zeki varlıkların bizlerin olduğuna inandık. Doğada düşünebilen tek varlık olduğumuzu kabul ettik. Hırslarımız, kendimizi beğenmişliğimiz birbirimizi öldürmemizden başka bir boka yaramadı. Varoluşumuzu, hayatı, amaçlarımızı sorguladık durduk. Ne için? Sadece yaşamak yerine neden kendimize sorular sorarak vakit kaybettik. Kıçımızdan uydurduğumuz tanrılara, milletlere, toprak sınırlarına, kavgalara, fikir akımlarına... neden ihtiyaç duyduk? Güzel vakit geçirerek ölümü beklemek en güzel son iken, başımızı neden belaya soktuk? Tabi ki insan olmanın, var olmanın verdiği egodan dolayı. Her an ölebiliriz ve varlığımız sonlanabilir. Ancak bunu bildiğimiz halde kafamızdaki ölümsüzlük arzusundan kurtulamıyoruz. Biz insanlar kendini beğenmiş orospu çocuklarıyız.
Uzaylıların kopya dünyasına bakarken bunları düşünüyordum. Bu sahte dünyada pekala yaşlanmayı bekleyebilirdim. Burada tanıştığım insanlarla ve robotlarla sikişir günümü gün edebilirdim. Ama varoluşun egosu buna izin vermiyordu. İlla ki uzaylılara insan olduğumu, var olduğumu kanıtlamam lazımdı. Gidip bir sahil şehrine yerleşip, huzur içinde yaşamak varken uzaylılarla savaşarak dünyama dönmek için canımı tehlikeye atmak insan olmanın verdiği bir aptallıktan kaynaklanıyordu. İnsanlık tarihini götüne rahat batanlar yazmıştı. Şimdi, bende uzaylılara biraz insanlık tarihi dersi verecektim.
***
Adem ve Ceykıp'a kaçırıldığımı düşündüğüm tarihten bu yana başıma gelen saçma sapan olayları bir bir anlattım. Ağızlarını yaya yaya güldüler. Ahsen'i anlatmaya başlayınca ciddileştim, bu tavrım onlara da yansıdı. Ama Ahsen'in kanser olduğunu söyleyince yine koyuverdiler kendilerini başladılar gülmeye. Acayip bozuldum. Hani ters bir laf etseler atlayacaktım üstlerine. Ceykıp:
- Ulan demedin mi 'Hassiktir her şey beni mi buluyor?' diye? Bu uzaylılar seni iyi makaraya almışlar.
Ben:
- Bilmiyorum, Ahsen'i çok seviyorum. Ne derse inandım hala inanırım. Onun robot olmadığına eminim.
Adem:
- Sana hafızanı yönetebiliyorlar derken bizi götünle mi dinledin?
Ben:
- Ne demek şimdi bu? Bana aptalmışım gibi davranmayın!
Adem:
- Ahsen aslında senin hafızanda var olan biri. Çevrendeki bütün robotlar gerçek hayatında var olan insanlara göre yaratılmış. Bunu fark etmediğine göre hakikaten aptalsın. Uzaylılar senin psikolojini anlamaya çalışıyor. Bunun içinde beynindeki bütün anıları, olayları kullanıyorlar. Ahsen dediğin robot aslında dünyada gördüğün bir kızdan kalan bir anı parçası. Seni etkileyip hafızanda yer ettiğinden dolayı uzaylıların malzemesi olmuş ve onu karşına çıkartmışlar.
Ben:
- Bu söylediklerin sadece varsayım. Bana bundan daha fazlası lazım. Sevdiğim kadının robot olduğunu anlayabilmem için bir kanıt ver bana.
Ceykıp "Hay hay! Hadi bizi kızın evine götür de gerçekleri öğrenelim." dedi. Yeni tanıştığım iki adamı sevdiğim kadını inceletmek için eve götürmek hiç doğru gelmiyordu. Ama gerçeği öğrenmek zorundaydım. Ahsen'e olan güvenim sonsuz olsa da, aklımda hiçbir şüphe kalsın istemiyordum.
***
Eve vardığımızda Ahsen baygın bakışlarıyla bizi karşıladı. Öptüm, kokusunu içime çektim. Evden çıkarken bildiklerimle şuan bildiklerim arasında uçurumlar vardı. Ama Ahsen'i sevdiğim gerçeği hiç değişmemişti.
Adem ve Ceykıp'ı akrabam olarak tanıttım. Onlarda sahte bir samimiyet gösterip beni onayladılar. İkisi de pür dikkat Ahsen'i izliyordu. Ahsen bir süre konuştuktan sonra bakışlardan rahatsız olup çay demleme bahanesiyle yanımızdan ayrıldı. Mutfak kapısı kapanır kapanmaz Ceykıp:
- Gerçeği öğrenmek ister misin?
- Evet, dedim.
- Ama bu seni biraz üzecek.
- Sorun olacağını sanmıyorum, dediğim anda Ceykıp kalkıp mutfağa yöneldi. Merakla onu takip ediyordum. Mutfağa girdikten sonra cüssesinden beklenilmeyecek bir çeviklikle Ahsen'in arkasına geçip kemerinden çıkardığı bıçağı çekti. "Dur! Yapma!" diyene kadar Ahsen'in kafası bedeninden ayrılmıştı bile.
Ben çığlık atıp Ahsen'in üzerine kapaklandım. Müthiş bir acı bedenimi kaplamıştı. Ahsen'in yüzüne baktım. Hala gözlerini açıp kapatabiliyordu. Ceykıp:
- Bu orospu çocuklarıyla yedi yılım geçti. Gördüğüm an tanırım, dedi.
Ahsen'in vücudundan mavi bir sıvı süzülüyordu. Şaşkınlık kelimesi kendimi ifade etmeme yetmez, resmen dumura uğramıştım. Ben bu robot uğruna tanımadığım bir insanı öldürmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE LALE DENEYLERİ
Science FictionÇılgın zamanlardı... Kadınlar göt cebinde telefon taşıyordu. *** Hikayeyi 33 bölüm olarak tamamladım. Ancak takip eden kalmayınca son 3 bölümü yayımlamaktan vazgeçtim. Teşekkürler.