14

176 15 2
                                    

Bir yoldayım yürüyorum. Ahsen'in tarif ettiği dükkânları görüyorum. Birkaç sokak geçiyorum, önüme bir yol çıkıyor. Karşıya geçip birkaç sokak daha geçiyorum. İçimde öyle bir nefret öyle bir kin var ki! Gücüm yetse önüme çıkan her binayı dümdüz edip, bu sahte evrenin anasını amına ineceğim. Kafamda şarkılar çalıyor, hüzünlü şarkılar. Ağlamamak için dişlerimi sıkıyorum. Her adımım bir öncekinden daha hızlı. Birazcık dursam veya yavaşlasam gözyaşlarımla baş edemeyeceğim. Koşmaya başlıyorum. Damlalar yüzümden savruluyor. Biraz daha hızlansam havaya yükselip uçacakmışım gibime geliyor. Bir taş, ufacık bir taş göğe yükselmemi önlüyor. Taş ayakkabımın altına giriyor, kayıp düşüyorum.

***

Yere düşmemle ağlamaya başladım. Bağıra bağıra ağladım. Allah, kitap, dünya, düzen... herkese, her şeye sövdüm. Naralar atıyordum. Bulunduğum sokakta yaşayanlar balkonlara, pencerelere doluştular. Çöktüm dizlerimin üzerine, Ahsen'in masum yüzü geldi aklıma.

***

Girdim apartmandan içeri. Üçüncü kat demişti Ahsen. Atlaya atlaya çıktım basamakları. Solda kalan kapıya bastım tekmeyi. "Küt" diye çınladı çelik kapı. Çekildim bekledim. Oğlanın biri çıktı. Korkuyla bana bakıyordu.

- Selim sen misin lan! diye inlettim apartmanı.

Oğlan kem küm etti. İki sağlam tokat çektim oğlana "Selim yetiş!" diye bağırmaya başladı. Oğlan bağırmaya başlayınca iyice dellendim aldım altıma. Cinnet geçiriyordum. Oğlanı duvardan duvara fırlatıyor yerden kalkmasına izin vermiyordum.

O sırada kapıda biri gözüktü. Uzun saçlı, mavi gözlü, tilki suratlı bir oğlan... Orospu çocuğunu anında tanıdım. Tam Ahsen'in tarif ettiği gibiydi. Selim'i gördüğüm gibi yumruğu alnına yerleştirdim. Selim ne olduğunu anlamadan bir de karın boşluğuna patlattım, iki büklüm kaldı. Çektim oğlanı kendime bir sağ çektim merdivende yuvarlanmaya başladı. İndim yanına bir tane daha vurdum yine yuvarlandı. En aşağı inene kadar bunu döve döve yuvarladım. En son aşağıda Selim'in her yanı kan içindeydi. Kanı aktığına göre Selim de insandı. Tükürdüm üstüne. Bu anasını siktiğimin yaratığını hangi insan doğurmuştur, hangi vicdansız bunu 'evlat' diye sevmiştir ki!

***

Polis geldi, kelepçe vuruldu. Selim insansa ben kimdim, ben insansam Selim kimdi? Koymuştum götüne dünyasının da, evreninin de, uzaylısının da. Üstüm başım kan içindeydi. Polis aracında radyo açıktı. Radyoda bir ses "Dünyada bir yerdeyim ben..." diyordu. Ben nerede olduğumu bilmiyordum.

THE LALE DENEYLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin