"Reo, neden bana pas vermiyorsun? Hep Chigiri'ye atıyorsun." Nagi mola verdikleri sırada, koşuşturmaktan alnında boncuk boncuk terler birikmiş, ferahlamak için bankların yanında suyunu yudumlayan Reo'ya yaklaştı.
"Ona atmak istiyorum da ondan." Dudağından damlayan suyu elinin tersiyle silerken gayet rahat bir şekilde konuştu mor saçları tepesinde gevşek bir tokayla bağlı oğlan.
Nagi aldığı cevapla sessizleşti, Reo'yu süzen yorgun bakışları hafifçe kısıldı, kederli bir ifade tüm yüzünü esir aldı.
Bir kaç defa bir şey söylemek için dudaklarını çaresizce oynatsa da, takım arkadaşları gelince konu hızla değişti.
"SİKİP ATIYORUZ!" Shidou bağıra çağıra geldi, yılışık hareketlerinden ödün vermeksizin Reo'nun dibine kadar gelip bir kolunu omzuna atarken mor saçlı onun bu haline alaycı bir tebessüm takındı.
"Biraz daha benden top çalmaya devam edersen kafanı kale direğinde parçalayacağım. İbne herif." Rin de kendini bankta oturmuş, havlusuyla terini silmekle meşgul olan Hiori'nin yanına atarken tehditkarca söyleniyordu.
çok geçmeden dağılan saçlarını özensiz bir topuza almayı bitiren Chigiri'de yanlarına geldi, moladan hemen önce attıkları o göllerine ithafen Reo'yla havada küçük bir "çak" yaptılar.
"Çok kolaylar. Shidou bir de Sae'yi çağırmakta ısrarlıydı. O gelse skor farkı kaç olurdu bilmem."
"Hey, ayıp oluyor!" Uzaktan işittikleri sesle, yaptıkları küçük daireye doğru gelenlere çevirdiler bakışlarını.
İsagi ve takımı ellerinde su şişeleriyle diğerleriyle birleşti. Aldıkları soğuk suları paylaştılar, İsagi, özellikle elindeki şişeyi susuz kalmış Rin'e uzatarak sırıttı.
"Epey iyisin."
"Sen de epey kötüsün."
"Bu kadar kaba olma Rin."
İkili atışırken araya Karasu girdi.
"Yeniliyor olsak da baya eğleniyorum ben. Daha çok halı saha atalım beyler."
"Aynen." Dedi Otoya, Karasuyla yumruklarını tokuştururken.
Mola esnasında bir süre daha sohbet ettiler. İsagi morali epey bozuk gözüken, sesi sedası çıkmayan ve gözlerini Reo'dan başka bir yere çevirmeyen Nagi'yi fark edince yanına yaklaştı.
Kendine gelmesi için sırtına sert bir darbe vurduktan sonra dirseğini uzun cüssesine rağmen omzuna dayadı.
"Kendine gel. Eğlenmeye geldik."
Nagi bir süredir odaklandığı Reo'nun acısını bir hayli iyi saklayan çehresinden ayrılıp başını gülümseyen mavi gözlere çevirdi. Mahçup bir şekilde dudaklarını birbirine bastırdı, gülümsemeye karşılık verdi. "Haklısın."
birbirlerine içtenlikle gülümsediği esnada, Reo'nun bir süredir arkadaşlarında olan dikkati bu ikiliye kaymıştı. Gördüğü manzara moralini bozunca sessizleşti fakat belli etmemek adına bakışlarını onlardan çektiği an Nagi tekrar ona dönmüştü.
Bir türlü birbirlerinin kıskanç bakışlarını yakalayamıyorlar, iki tarafta diğerinin umrunda olmadığını düşünmeye devam ediyordu.
Maçın ikinci yarısından sonra herkes bir kaç saat içinde tekrar görüşmek üzere evlerine döndü, duş alıp temiz kıyafetler giydiler ve kimisi abur cubur, kimisi fazladan bir kaç alkol daha alarak Mikagelerin konağına gelmişti.
Ekip tamamlandığında, Reo onları büyük bahçelerinde hazırladığı mekana geçirdi.
Hoş bir atmosfer yaratan avlunun lambaları çimenlerin arasından ışıldıyor, üzerinde pahalı alkollerin ve sayıları kadar bardağın bulunduğu gösterişli gümüş tepsiyle beraber geniş, düz bir örtü yere serilmiş bulunuyordu. Çember oluşturarak yerleştiler, ve vakit kaybetmeden, çekinmeden eğlenerek içtiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐒𝐭𝐨𝐥𝐞𝐧 𝐓𝐫𝐞𝐚𝐬𝐮𝐫𝐞 | 𝐍𝐚𝐠𝐢𝐫𝐞𝐨
Fanfiction"Bana göre ben senindim, ama sen benim değildin. Çünkü sen Reo Mikage'sin, ben ise senin hazinen. Senin için parlamak istediğim sürece kiminle olmamın ne önemi vardı?"