2.1

418 47 72
                                    

Üç günlük yazlık tatilinden döndüğü akşam kapıdaki kargo kolisiyle karşılaşmıştı. Reo'nun evinde duran şahsi eşyalarıyla dolu bir kutu. Kramponlarından antrenman suitlerine, eşofman takımlarından formalarına...

Reo'nun ona bizzat kendi aldığı tüm bu eşyaları hiçbir şey söylemeden geri göndermesini anlamlandıramadı Nagi. Tek bildiği sabah okulda Reo'yu bulduğunda, onunla konuşmanın ve arayı düzeltmenin daha da zor olacağıydı.

Ertesi sabah sınıfa geldiğinde Reo yerinde yoktu. Geç kalmıştı, ilk dersin ortalarında sınıfa girdi fakat daha önce hiç olmadığı kadar bitap gözüküyordu.

Bu halini tüm sınıfın fark ettiğine yemin edebilirdi Nagi, ancak Reo etrafına bile bakmadan sırasına oturup kitaplarını çıkararak dersi dinleyebilecek durumdaymış gibi gözükmeye çalıştı.

Teneffüs zilini duyduğu an yerinden fırladı Nagi. Yanağını yumruğuyla desteklerken, parmaklarının arasında çevirdiği kaleme çökmüş göz altlarıyla boş bakışlar atan Reo'nun sırasına iki elini dayadı.

"Reo!"

Pozisyonunu bozmadan, lavanta gözlerini yukarı kaldırıp beyazlıya soğuk bakışlarını dikti ismin sahibi.

"Neden eşyalarımı geri gönderdin?"

"Açıkça senin oldukları için."

"İyi de, bu ne demek oluyor? Onlar sizin evde duranlardı. Size geldiğimde onları giyiyordum."

"Artık beraber futbol oynamayacağız Nagi."

"Ne?" Nagi'nin kaşları çatıldı. Bastıran endişe ve korku gözlerini perdelemişti.

"Niye bu kadar şaşırdın? En son ne zaman oynadığımızı hatırlamıyorum zaten ben. Çok bir şey değişmeyecek." Reo olduğu yerden kalktı, bu konuşmayı bitirmek istercesine sınıfın çıkışına doğru yol aldı. İsmini işitmesine rağmen umursamadan çıktı, lavaboya doğru giderek Nagi'den uzaklaşmak istedi.

Fakat içeri girdikten hemen sonra Nagi'de kapıdan girdi.

"Bunu yaptığına inanamıyorum.. Beni bu işe sen kattın ve şimdi böyle şeyler söylüyorsun. Söz vermiştik."

"Ooo... sözümüzün lafını utanmadan edebiliyorsun demek. Sözümüzü sen unuttun."

"Hayır sen. Ben senin için çabalıyorum."

"Tabii aynen... Beni bırakıp giden sendin Nagi."

"Ben seni bırakmadım. Senin için İsagi'yi geçtim. Sen ve ben beraber daha güçlü oynayacaktık."

"Neyden bahsediyorsun sen? İsagi'yi geçip geçmemen umrumda değil. Ben sadece beraber olalım istemiştim."

"Öyleyse niye beni bırakıyorsun?"

"Bitti çünkü amına koyayım. Hem arkadaşlığımız hem de futbol hayatım. Babam şirketin başına geçirecekmiş beni. Tüm futbol programlarımı iptal ettirdi. Futbolcu olma hayallerimi gözlerimin önünde yıkacağını söyledi ve yaptı. Ara sıra vakit geçirme amaçlı oynayabilmek için ona yalvarmam gerekti Nagi... Sen sahil kenarlarında eğlenirken benim hayatım sikildi. Şimdi anlıyor musun neden siktiğimin eşyalarını sana geri postaladım?"

"Ne?"

"Ne ne? Her şeye "ne" diyip trenin öküze baktığı gibi bakma bana. Yaşama isteğim kalmadı benim. Artık rahat bırak beni."

"Yapma Reo.."

"Pardon, hoşuna gitmemiş olmalı işine gelmeyen şeyleri duymak.." Alaycı şekilde mırıldandı Reo, omzuyla Nagi'ye çarpıp kapıdan çıktı ama Nagi koridora attığı ilk adımında onu kolundan kavrayıp durdurdu.

𝐒𝐭𝐨𝐥𝐞𝐧 𝐓𝐫𝐞𝐚𝐬𝐮𝐫𝐞 | 𝐍𝐚𝐠𝐢𝐫𝐞𝐨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin