Bölüm 1 - Sonun Başlangıcı

104 11 52
                                    

Bu bölümün şarkısı kesinlikle bu olurdu.

22 Şubat 2023 Sabah Saatleri

Odamın duvarları düz bej rengindeydi ve hangi köşesinde kaç çatlak var biliyordum. Çünkü yirmi üç yıl boyunca sadece odasına kapandığında kendini güvende hisseden bir kız olarak büyümüştüm. Ayrıca bana sormamışlardı bile. Bej renginden nefret ederdim. Tıpkı hayatım gibi monoton, soğuk ve sıradan gelirdi. Ama tabi ki odamın renginden başka bana sorulmayan çok şey vardı bu hayatta. Mesela bir üvey baba isteyip istemediğim. Boya şurada dursun, çok daha önemli detaylar için benim fikrime bile başvurulmazdı.

Annem ben çok küçük yaştayken tanışmıştı o korkunç şeytanla. Evimizin kapısından bir gün tek başına değil de onunla girdiğinde ''Bak kızım.'' Demişti. ''Her küçük kızın bir babaya ihtiyacı vardır.'' Ah! Benim zaten bir babam vardı. Yalnızca toprağın altında çürümüştü o kadar. Yeni bir babaya ihtiyacım yoktu. Yıllar boyunca yaşadığı zulümleri bilmesem, annem beni değil kendini düşündü, benim için bir babaya değil de kendisi için gerçekten sevmek istediği bir kocaya ihtiyacı var sanırdım. Ama bu tezim yıllar geçtikçe çürüdü. Üstelik daha tam olarak büyümemiştim bile.

İlkokula gidiyordum. Tüm döngü işte tam o zaman başladı. Buz gibi bir kahvaltı gelirdi önüme. Annemin yüzüne bakardım. Çünkü anlam veremezdim. Karşı sandalyede oturan adamın önünde dumanı tüten yemekleri gördükçe neden benim için de aynısını yapmadı ki diye düşünürdüm. Sonra büyüdüm ve anladım. O şeytan yalnızca acı çektirmek için, huzursuzluk çıkartmak için ve beni ağlatmak için koyduruyordu o tabağı önüme. Korkutarak ve zorla. Annem istese karşı çıkardı diye hiç düşünmedim. Belli ki bel bağladığı ve ona katlanmak zorunda olduğu bir sırrı vardı. Ben odama geçtiğimde fısıldaşmalar duyardım. Bir gün annemin ''Her şeyi bilmesen ve sana muhtaç olmasam çoktan kızımı da alıp, gitmiştim. Ama biliyorum sen bizi ölüme bile sürüklersin.'' dediğini duydum o kadar. Birkaç kez öğrenmeye çalışsam da annem hep beni susturdu ve o klasik cümlesini kurdu. ''Senin iyiliğin için. Büyüdüğün yerden ayrılıp, kötü adamların eline düşmek ister misin?'' Hayır anne derdim. Hayır istemem. Ama biliyor musun? İstemediğim başka şeyler de var. Mesela o şeytanla aynı evde yaşamamak ve hatta aynı hayatta bile yer almamak.

Son cümleyi hiçbir zaman anneme söyleyemedim. Söylesem de bir şey değişmeyecekti. Biz bu evde ayaklarına prangalar vurulmuş esirlerdik. Yalnızca aynı odanın içinde hareket eder ama dışarı çıkamazdık.

''Freya!''

Yine de bu sesi her sabah duymayı seviyordum. Annemin o kadife sesi... Dünya'nın en güzel melodisi gibiydi. Ondan başka kimsem yoktu. Bir amcam, teyzem, dayım hatta bir kardeşim bile yoktu. Bir gün annemin de gidecek olması düşüncesi göğsümü delip geçiyordu.

''Geliyorum anne.''

Her zamanki yerime oturdum. Yine harika bir kahvaltı masası kurulmuştu. Ama ben yalnızca kendi tabağımdakileri yiyebilirdim. Buz gibi olan yumurtaya baktım ve içimden öğürme isteği geldi. Soğuk yumurtadan nefret ederdim.

''Biliyor musun? Ben de soğuk yumurtadan nefret ederim! Tabağı al ve şu şeytanın yüzüne fırlat.''

''Git başımdan!'' diye fısıldadım. Yedi yaşındaki çocukluğum kahvaltı masasının etrafında koşturmaya başladı. ''Korkak, korkak!''

Belli bir yaşa geldiğimde görmeye başlamıştım onu. Çok çaresizdim ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Çünkü yalnızdım ve o şeytan beni dövmüştü. ''Üzülme.'' Diyerek biri omzuma dokundu. ''Biz her şeyin üstesinden geliriz. Sana kötü olmayı öğreteceğim.'' Çocukluğumun hayali duruyordu baş ucumda ve tekrar etti. ''Sana kötü olmayı öğreteceğim. Unutma biz bir bütünüz.''

TANRILAR MECLİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin