Bölüm 10 - Midgard Diyarındaki Kurbanlar

38 5 10
                                    

Küçük, tatlı yıldızlarınızı bekliyorum.🌟

Yorgunluktan tutulmuş omuzlarımı esnetip, ağrıyan şakaklarımı ovuşturdum. Bu yaşıma kadar yaşadığım en uzun ve en zor gece olmuştu. Kendime dinlenmek için biraz zaman tanımam gerektiğini fark edip, yatağa oturduğumda ne kadar yorulduğumu anladım. Ellerime baktığımda kurumuş kan lekelerini görebiliyordum. Nabzını yoklamak için adama dokunduğumda bulaşmıştı. Anlaşılan Nancy'den aldığım su ile onları yeteri kadar temizleyememiştim. Karanlıkta iyi görmemiş olmalıydım. Her ne kadar bedenim daha fazla ayakta durmayı reddetse de zorla yataktan kalktım ve ellerimi yıkamak için lavaboya yöneldim. Şunlardan kurtulsam iyi olacaktı.

Önce üzerime terden iyice yapışmış elbiseyi güçlükle sıyırıp, ondan kurtuldum. İç çamaşırlarımla kalmamı umursamadan saçlarımdaki tokayı çıkardım ve buklelerimin omuzlarıma dökülmesine izin verdim. Saç tellerim gevşemiş ve başım biraz da olsa rahatlamıştı. Lavaboya eğilip, soğuk suyu yüzüme çarpınca gelen rahatlama hissi tarif edemeyeceğim kadar güzeldi. Elime bol miktarda aldığım sabunla kan lekelerini iyice temizlemeye çalıştım. Ellerimden akan koyu kırmızı renk lavaboya yayılıyordu. Görmezden geldim ve tamamen bitmesi için elimi çabuk tuttum. En sonunda yeteri kadar silindiklerinden emin olduğumda ovuşturmaktan neredeyse tahriş olmuş ellerimi suyun altından çektim ve biraz da olsa gözlerimi kapatarak sessizliğin tadını çıkardım. Kapağını kapatıp oturduğum klozetin soğuk zemini tüylerimi diken diken etmişti ama umursamıyordum. Olduğum yere yığılsam şaşırmazdım bu yüzden oturmak üzere gözüme kestirdiğim ilk yer burasıydı.

Odin'in ayaklarımın dibine doğru diz çökmesinin gece boyunca yaşadığım en çarpıcı an olduğunu söyleyebilirdim. Günlerdir kendime sorup durduğum ben kimim sorusunun cevabını öyle net ifade etmişti ki içimde kıvılcımlanan alevleri hissetmemem elde değildi. Tanrıça Freya.

Odin benim sonsuza kadar yeminli korumamdı. Bu yüzden başından beri her şeyi biliyor ve beni korumaya çalışıyordu. Beni kaçırmak için tüm o şeyleri bu kadar kısa sürede ayarlayabilmesine şaşırmamak lazımdı. Yüksek ihtimal izimi sürdüğü ilk andan beri bunun planını yapıyordu. Elimde olmadan dudaklarımın kenarları yukarıya doğru kıvrıldı. Hayatımda ilk kez biri benim için böyle şeyler yapıyordu. Beni koruyordu, bana sadıktı ve belki de bana sevgi duyuyordu.

Oturduğum klozetin üstünden tam karşımda durup beni yansıtan aynaya baktım. Gözlerimin altı çökmüştü. Cildim solgun görünüyordu ve gerçekten dinlenmeye ihtiyacım vardı. Yavaşça ayaklanmalı ve yatağıma doğru yol almalıydım.

Kapının hafifçe tıklanmasıyla olduğum yerde kaldım ve doğru duyup duymadığımı anlamak için kulak kesildim. Ardından Odin'in sesi bulunduğum ortama yayıldı.

''Freya, uyudun mu?''

Hafifçe banyomun kapısını araladım. Bana odanın kapısının dışından sesleniyordu. Aceleyle banyodan çıkıp, dolabımın kapağını açtım ve giyecek bir şeyler aramaya başladım.

''Hayır, uyanığım.'' Bir yandan uyanık olduğumu anlaması için ona seslendim.

Kapı açılıp da Odin içeriye girdiğinde hala giyecek bir şeyler aramakla meşguldüm ve iç çamaşırlarımla karşısında öylece kalakaldım.

''Özür dilerim, girmek için müsait olup olmadığını sormam gerekirdi.''

''Sorun değil'' dedim. Ona bakmıyordum. Ama gözleri o kadar üzerimde geziniyordu ki bunu hissedebiliyordum. Bulduğum siyah pijama takımını aldım ve hızla üzerime geçirdim. ''Gelsene.''

Pencerenin tam önüne karşılıklı olarak konumlandırılmış ahşap renkli koltuklardan birine oturdum ve diğerini de oturması için Odin'e doğru işaret ettim. Yavaş adımlarla ilerleyerek karşımdaki koltuğa oturdu ve beni dikkatlice süzdü. Elinde iki fincan kahve vardı. Birini bana doğru uzattı. Üzerinde dumanı tüten ve mis gibi kokan kahveyi aldım ve kocaman yudumladım.

TANRILAR MECLİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin