A reason for being, the thing that gets you up in the morning
********
"... Öyle işte, sizde nasıl gidiyor?" Jisung iç çekti.
"Yorucu, ya hyung bir şey soracağım."
"Geldi yine bir şey sorma perileri, sor hadi." Jisung dudak büzerek Chan'a dil uzattı.
"Benim perilerim hiç gitmiyor, peri benim bir kere. Neyse, sence Minho Changbin hyungla arkadaş olmamızı dert ediyor mudur?" Chan bir süre düşündü.
"Eminim ediyordur, ama onun önünde Changbin'le yaptığın herhangi bir şeyden çekinirsen o zaman daha da çok sorun yaratır. Bu yüzden Minho var diye dikkatli olmaya çalışma, siz yan yanayken ne kadar rahat ederseniz Minho da o kadar sizden şüphelenmeyi bırakır." Jisung mırıldandı.
"Bunu aklımda tutacağım... Ya sen kıskanmıyor musun?" Chan duraksadı.
"Ben mi?"
"Hani Changbin hyungu seviyorsun ya?" Chan kaşlarını çattı.
"Sen ve sevgilin bunları nereden çıkarıyorsunuz?" Jisung dirseklerini onun bacaklarına dayayıp, yani Chan'a ufak çaplı bir işkence edip, doğruldu.
"Hyung, o zaman onu neden öptün?" Chan bir süre duraksadı.
Changbin ile konuşurlarken Changbin de ona Chan ile önceden öpüştüklerini söylemişti ve Jisung onu sinir edip durmuş, en sonunda Changbin'den güzel bir dayak yemişti.
Changbin bunu söylememiş olsa Jisung Chan'a bildiğini söylemezdi, sonuçta bilmemesi gereken bir şeydi.
Chan kızaran yanakları eşliğinde elini ensesine attı.
"Sen bunu nereden biliyorsun?" Jisung sırıttı.
"Changbin hyung anlattı." başını yana yatırdı. "Onu o günden beri seviyorsun değil mi?" Chan derin bir nefes alıp bakışlarını kaçırdı.
"Ama bizim bir şansımız yok ki..." Jisung ona işkence etmeyi bırakıp dirseklerini Chan'ın bacaklarından çekerek yanında oturdu ve omzuna tek kolunu sardı.
"Neden böyle düşünüyorsun?" Chan tekrar ona baktı, gözleri bile ne kadar zor durumda olduğunu belli ediyordu.
"Changbin benim yirmi beş yıldan uzun zamandır arkadaşım Jisung, beni benden iyi tanıyan ve her şey için koşulsuz güveneceğim tek kişi. Onun bana karşı hisleri yoksa Changbin'i kaybederim, bu ne demek biliyor musun? Kendi kimliğimi kaybetmek demek, çünkü Changbin benim için benden daha önemli." Jisung büyüğüne sıkıca sarıldı.
"Belki de öyle olmaz?"
"Öyle olmaz mı? Changbin'in beni sevmesi imkansız gibi bir şey, o beni eminim sadece arkadaş olarak görüyordur." Jisung ona cevap veremeden Minho odaya girdi, işten yeni gelmişti ve ikilinin sesleri üstüne adımlarını hemen salona çevirmişti.
"Changbin bebeğimden mi bahsediyorsun? Hani şu, sana onu öpebileceğini söyleyen olan?" Chan öbür yanına oturan Minho'ya baktı.
"Bunu sadece yardımcı olmak için söylemişti!" Jisung ve Minho aynı anda kahkaha atmaya başlayınca Chan göz devirip ayağa kalkmaya yeltendi. "İkinizi de sikeyim." Minho onun omzunu tutup kalkmasını engelledi.
"Çok tatlısın hyungie..." Jisung ayağa kalktı.
"Minho bak, biz şimdi arkadaşız tamam mı? Sen gay değilsin düşün, ama olabilirsin de. Biz şimdi bunu anlamak için öpüşeceğiz ama arkadaşız, ikimiz de birbirimizi sevmiyoruz." Minho ayağa kalkıp sevgilisinin belini kavradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ikigai
FanfictionJisung ve Minho'nun çok güzel giden bir ilişkileri vardı, fakat işler bir anda bitmiş, Minho'nun yaptığı ufak bir şey yüzünden bütün ilişkileri parçalanmıştı. Nasıl toparlayacaklardı? Toparlayabilecekler miydi?