3: Hayat Şartları

6 4 1
                                    

Korkularım vardı bir çok insanda olduğu gibi, bende kabuslarımdan korkardım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Korkularım vardı bir çok insanda olduğu gibi, bende kabuslarımdan korkardım. Çoğu gece nefes nefese uyanırken çoğu gece bir kaç saat kendime gelemezdim ama neyim olduğunu sorduklarında ise hiç bir sorunum olmazdı. Sorunsuz bir insana dönüşür ve hayatında hiç sorun yaşamamış bir insana dönüşürdüm. Tamamen kişilik meselesi olmuştu bu bende.

Üstelik en başından beri söylediğim bu yalandan ne pişmandım ne de artık rahatsızlık duyuyordum. Çünkü bir insandım ve yalan söylemeye ihtiyaç duyuyordum bende. Ve bambaşka şeyler için yalan söyleyip huzurları kaçırmak yerine bu yalanı söyler kendimce bir görevden daha kurtulmuş olurdum. Haklı olup olmadığım ise doğru söylemek gerekirse umrumda değildi.

Yüzüme şaşkınlık içinde bakan kahve gözlere döndüm. Biraz şaşırmış biraz ise şüpheli bakıyordu. İçinden kim olduğumu sorguluyor olabilirdi. Belki de beni yeni tanımaya başladığı için düşündüğü kişi olmamam onu şaşırtmıştı. Yada benim zekam onu büyülemişti. Tamam büyülenmişe benzemiyordu...

"İşinize odaklanın Mirza hanım. Benim işim sadece beni ilgilendirir." Değip bir daha arkasına bakmadan az önce oturduğu masaya doğru ilerlemeye başladı. O adamın Yiğit Bey'i tanımadığına emindim ama kanıtlayamazdım.

Çıkış kapısına doğru ilerleyip otelden çıktım. Görevimi yapmış ve onu uyarmıştım. Gerisi onun problemiydi.

Yolda yürümeye başlarken gördüğüm ilk taksiyi durdurup bindim ve babamın dükkanının adresini verdim. Yolum çok uzun değildi fakat kafamı cama yaslayıp gözlerimi kapadım. Başımda orta derecede denilebilecek bir ağrım vardı ve gözlerim acık kaldıkça ağrı biraz daha vuruyordu. Yol boyunca gözlerimi dinlendirmek güzel bir çözüm yoluydu benim için.

Taksi şöförüne ücreti uzatıp indim arabadan. Deniz kıyısının yanında yürümeye başlarken karşılaştığım kişiyle birlikte durdum.

"Gelmeseydin hiç, akşam oldu zaten."

"Akşam olduysa seni evine doğru yolculayabiliriz o zaman." dedim imayla. Cihan amca gözlerini kısıp bana baktı.

"Sen git evine" işkolik bir adamdı ve tek başına kaldığı evine gitmektense çalışmayı tercih ederdi hep. Anlayamadığım insanlardan biri de Cihan amcaydı işte. İşi bırakıp eve gitmek onun için küfür gibiydi.

"Babam nerde?"

"İçeride morali bozuk oturuyor. Ne oldu yine? Bana da anlatmadı bir şey."

"Genel meselelerimizden biri işte. Hepsi teker teker geldiği için gün yüzü göremedik henüz." Dedim tatlı olduğunu düşündüğüm bir gülümsemeyle.

"Sizin akrabalar mı?" Kaşları çatılmıştı. O da bir kaç sefer akrabalarımızla tanışma şerefinde bulunmuş ve bize hak vermişti.

"Akraba değip yüzüme daha fazla vurma istersen. Bir süre sonra can acıtıyor."değip ona bakmadan dükkana girdim. Babam her zamanki masasında oturmuş yüzü asık bir şekilde önünde duran kağıta bakıyordu. Ruhen o kadar yorgundu ki bu yüzüne de yansımıştı. Genç olan yaşlarında yüzünde buruşukluklar çıkmıştı ve saçları, sakalları beyazlamaya başlamıştı.

MİRZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin