9: Birazcık

4 3 0
                                    

Buğulu olan gözlerim netleştiğinde yattığım yerden hızla kalkıp oturdum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Buğulu olan gözlerim netleştiğinde yattığım yerden hızla kalkıp oturdum. Bir yataktaydım ve burası daha önce görmediğim bir yerdi. Odanın tam sağ tarafı mutfak alanı olurken sol tarafının bir ucunda koltuklar ve televizyon vardı. Yatak ise iki ayrı odanın artasında kalmıştı. Burası tamamen koyu tahta, krem ve mavi renkleriyle döşenmişti. Üç kapı haricinde hiç kapı yoktu ve bu burayı tuhaf bir duruma sokmuştu.

Asıl konu bana ne olduğuydu tabi. Ve ben kimin evindeydim?

Asansör sesi geldiğinde mutfak bitiminden başlayan küçük hole doğru ilerledim. Kırmızı kapısından tanıdığım kadarıyla buranın Yiğit bey'in katı olduğunu tahmin ettim. Asansör sesi yakınlaştığında hızlı adımlarla sessizce yatağa gidip yattım ve gözlerimi kapadım. Patronumun odasındaydım ve yapabileceklerim kısıtlıydı.

Asansör kapısının tık sesi geldiğinde Yiğit bey'in sesi gelmeye başlamıştı. "Evet bu gün erkenden gideceğini söyledi fakat bana inandırıcı gelmedi. Takip et bakalım bizi kime götürecek?" Yanıma oturup kibarca, yüzüme gelen saçları çekti. Telefonu yanımdaki komidine koyduğunu tahmin ettiğimde bana biraz daha yaklaştı.

"Keşke seni buraya kapatabilsem." Tekrar telefon sesi geldiğinde bunun benimki olduğunu anladım. Telefon melodim çoğu insanda vardı ve bende farklılık yaratma adına telefon müziğimi uzay melodisi yapmıştım. Ve bu müziği henüz kimsede duymamıştım.

Telefonum sessize alındığında titreşimi hala duyabiliyordum. Yataktan kalktığında ise ayak seslerinden mutfağa ilerlediğini anladım. Arkasının dönük olduğunu tahmin ettiğimde yatakta kıpırdayıp ufak sesler çıkartarak kalkıp ayaklarımı sarkıttım.

"Ne oldu bana? Niye burdayım ve saat kaç?" Yiğit bey arkasını dönüp yanıma geldiğinde endişeli bir şekilde yüzüme baktı.

"Sen bayıldın. Niye olduğunu hatırlıyor musun?" Durup düşünmeye başladım. En son odama gidiyordum ve gördüğüm çocukla beraber arkamı dönüp Yiğit bey'e çarpmıştım. Ve sonra o oyuncak. Evet o benim son noktam olmuştu.

"Aslında hatırlamak istemiyorum." Dediğimde kaşlarını çattı. "Fobim var. Ben çocuklardan ve bebek şeklindeki oyuncaklardan korkuyorum."

"Kız çocuğunu gördün ve..." dedi o anı hatırlar gibi. Başımı evet anlamında salladığımda bakışlarını kaçırdı. Bunu o da beklemiyordu belkide.

"Peki şimdi iyi misin?"

"Evet, aşağıya inip çalışmama devam edebilirim." Kalkmaya yeltendiğimde omuzlarımdan tutup beni durdurdu.

"Az önce uyandın ve çalışmaya devam etmek mi istiyorsun?"

"Evet"

"Çalışamazsın ama"

"Neden?"

"Çünkü mesain bitti. Saat yedi bucuk." Ona şok içinde bakarken elim yanımdaki telefonuma kaydı. Bu olamazdı. Kaç saattir uyuyordum ben? Ah evet bu olmuştu! Saat 19:38'i gösteriyordu. Neredeyse yarım gün baygın kalmıştım.

MİRZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin